Meskun mahal muharebelerinde çatışma sahası dört ana bölüme ayrılır:
- Şehirlerin üzerindeki gökyüzü,
- Gökyüzüne uzanan, gözetleme noktası, saldırı ve saklanma olanağı sunan binalar,
- Binalarla çevrilmiş adeta labirenti andıran geniş ve dar sokaklar ve
- Önümüzdeki günlerde Gazze Şeridi’ni işgal etmeye başladığında İsrail ordusunun (IDF) karşısına en büyük zorluğu çıkaracak olan yeraltı tünelleri.
Bu yazıda dördüncü maddede sözü edilen tünelleri ve bunları kontrol altında tutan Hamas’a bağlı İzzetin El Kassam Tugaylarını ele alacağız. Askeri uzmanlar Gazze’deki savaşın; bomba ve dronların ulaşamadığı, gelişmiş uyduların çaresiz kaldığı, uzunluğu 500 km’yi bulan yeraltı tünellerinde gerçekleşeceği konusunda hemfikirler.
Tünellerin Tarihi
Mısır ve Gazze arasındaki ilk tünel 1983 yılında inşa edildi. O dönemde tüneller, Filistinli direnişçilere silah sağlamak için kullanılıyordu.
İsrail, Gazze Şeridini ablukaya aldığında Gazze’nin ihtiyaçlarını karşılayan sınır kapılarını kapattı. Bir süre sonra gıda ve inşaat malzemeleri gibi ürünlerin geçişine izin verdiği Ebu Salim kapısını açtı. Fakat bu kapıdan alınan malzemeler Gazze’nin günlük ihtiyacı olan malzemelerin yarısını bile karşılamıyordu. İsrail ciddi anlamda kota uyguluyordu. 2006 yılında İslami Direniş Hareketi ya da daha iyi bilinen adıyla Hamas, El Fetih’e karşı parlamento seçimlerini kazandığında Gazze kuşatması başladı. Hamas, 2007 yılında Fetih’le savaşıp onları Gazze’den çıkardığında İsrail, Gazze ablukasını daha da sıkılaştırdı.
O tarihlerde Mısır da Refah Kapısını kapatınca Gazze’de kıtlık başladı. Kıtlık döneminde zaman zaman açılan kapıdan bir milyona yakın insanın alışveriş için Mısır’a geçmesi Mısır tarafının iştahını kabarttı ve politikalarında değişikliğe gitmelerine neden oldu.
2008 yılında Mısır’ın uygulamaya koyduğu açık kapı politikası ile Mısır-Gazze arasında açılan tünel sayısında patlama yaşandı. Bu tarihten sonra ise tünellerin sayısı devamlı arttı. Son verilere göre Gazze’nin 1,5 milyar dolarlık ithalatının %60’ı tüneller aracılığıyla yapılıyordu. İthalatın geri kalan kısmı İsrail’in kontrolündeki Ebu Selam Kapısından gerçekleştiriliyordu. Refah Kapısından ise sadece insan geçişine izin veriliyordu.
Tünellerin İnşası
Gazze’ye gidenler Ebu Selam sınır kapısının Mısır tarafında kapının batısında 5 km uzaklıkta tünellerin girişini gizlemek için kurulan çadırların kolaylıkla görülebildiğini aktarırlar.
Mısır tarafı, tünellerin varlığını resmi olarak reddetse de bölgenin ekonomisine getirdiği hareket, iki tarafın da akraba toplumlar olması, politik çıkarlar gibi nedenlerle tünellere göz yumdu.
Mısır tarafında tüneller genellikle ev ya da bahçelerin içinden başlar. İnşa sürecinde ilk adım baca şeklinde bir kuyu kazmaktır. Bu kuyu yaklaşık 1,5 metre çapında, 5 metre derinliğinde olur ve yanları çimento sıva yapılarak güçlendirilir. Daha sonra baca 20 metre derinliğe inene kadar kazılır. Derinlik askeri amaçlı kullanılan tünellerde 40 metreye kadar ulaşabilir. Bu noktada tünelin yatay kısmının inşası başlar. Bu inşa süreci işin en zor kısmıdır. Tünel kazıcılar harita ve koordinatlara göre ilerler, aksi taktirde başka bir tünelle karşılaşma olasılığı yüksektir.
Tünellerin kullanım amacına göre yapı kalitesi, genişliği ve gizliliği değişmektedir. Bazı tünellerin genişliği motorlu araç geçecek kadar büyük olurken, bazıları sadece bir kişinin geçeceği büyüklükte olabilmektedir.
Gazze içinde, Hamas militanlarının kullandığı tünellerin gizliliği ve kalitesi en ileri seviyededir. Hamas idareyi eline aldıktan sonra tünellerin kullanımına vergiler ve birtakım kurallar getirmiştir. Hamas’ın gelirinin beşte birini bu tünellerden alınan vergilerin oluşturduğu değerlendirilmektedir. Ayrıca tünel inşası ciddi bir iş sektörüdür. Resmi olmayan rakamlara göre en az 6.000 kişi bu sektörde istihdam edilmektedir.
Askeri Açıdan Tüneller
Tünellerin savaşlarda kullanılması yeni değildir. Tarihten günümüze tünel savaşları ile ilgili birkaç ciltlik kitap bile yazılabilir. Misal, yakın tarihimizde Birinci Dünya Savaşında İngilizler, maden işçilerinden oluşturdukları tünel taburları ile Almanlara ciddi kayıplar verdirmişlerdir. ABD, Vietnam Savaşında devasa yeraltı komplekslerine karşı çaresiz kalınca “Tünel Fareleri” adı verilen, yalnızca tabanca ve el feneriyle donanmış küçük bedenli askerlerden oluşan birlikler kurmuştur. Ancak bu birlikler beklenen faydayı sağlayamamıştır. Tünellere giren askerlerin büyük bölümü sağ kalsa bile kayboldukları için geri dönememiştir.
Buradan Gazze tünellerine geçecek olursak, 500 km uzunluğu bulan tünel kompleksinin içine girecek İsrail kara gücünün, ABD ordusunun “Tünel Fareleri” ile aynı kaderi paylaşması büyük olasılık.
Gazze’deki askeri amaçlı tünellerin içinde uzun süre kalmak mümkün. Hamas’ın lider kadrosu orada saklanıyor. Orada komuta kontrol merkezleri var. Tüneller elektrik, aydınlatma ve demiryolu hatlarıyla donatılmış. İsrail’deki Reichman Üniversitesi’nde yer altı savaşları uzmanı olan Dr. Daphné Richemond-Barak, Hamas’ın son yıllarda tünel inşaatı ve yer altı savaş yöntemlerinde mükemmelleştiğini söylüyor.
İsrail ordusu tarafından “Metro” olarak isimlendirilen tüneller 2008, 2014 ve 2021 yıllarında yapılan operasyonlarda ana hedefti. 2021 yılında toplamda 100 km’lik tünel hattının zarar gördüğü belirtiliyor. Bu tüneller yeniden inşa edilmemiş veya değiştirilmemiş olsa bile bu, Gazze’de muhtemelen yüzlerce kilometrelik karmaşık ve derin tünel altyapısının hala kullanıldığı anlamına gelir.
Nitekim, Hamas tarafından 7 Ekim’de düzenlenen terör saldırısında onlarca sivilin öldürüldüğü Kfar Az bölgesinin yakınında bir tünel çıkışının keşfedilmesi, İsrail tarafını şoke etti. Eğer bilgi doğrulanırsa, söz konusu tünelin İsrail’in kurulumunu 2021 yılında tamamladığı gelişmiş tünel önleme algılama sensörleriyle donatılmış yer altı beton bariyerinin de altına inşa edildiği anlamına gelir.
Hamas’ın Askeri Kanadı El Kassam Tugayları
Hamas’ın askeri yapılanması iki ana teşkilattan oluşur:
- İlki Gazze içinde güvenlik ve düzeni sağlayan iç güvenlik teşkilatı,
- İkincisi ise İsrail’e karşı saldırıları planlamak, gerçekleştirmek ve Gazze Şeridi’ni içeriden savunmakla görevli İzzeddin el Kassam Tugayları.
İsrail Silahlı Kuvvetleri’nin Gazze Şeridi’ne girmesi halinde, iç güvenlik teşkilatı, İzzeddin el Kassam Tugaylarının emrine girer. Bunun dışında farklı partilerin bünyesinde hareket eden ve sayıları 6.000’i bulan silahlı unsurların bir kısmı Kassam Tugay’larının emrine girer.
İzzeddin el Kassam Tugayları Gazze Şeridi’nde konuşlanmış, her biri ortalama 1.000 militana sahip olan 6 bölgesel tugaydan oluşuyor. Her tugayın en az 3 taburu her taburun da 2 ya da 3 bölüğü vardır. Her bölük savaşçılar, tanksavar görevlileri, sabotajcılar, sağlık görevlileri şeklinde üç müfrezeden oluşuyor. Tam bir hücre yapılanması ile hareket ederler. Çekirdek kadroya Gazze dışından kimse alınmaz. Paralel hiyerarşide müfreze komutanları dahi birbirlerini tanımaz. Eylemlerde kar başlığı takarlar.
İzzeddin El Kassam Tugayları dışında, iç güvenlik teşkilatında görevli militan sayısı 13.000 civarındadır. Dolayısıyla Hamas’ın kontrolündeki İzzeddin el Kassam Tugayları ve iç güvenlik kuvvetleri mensuplarının toplam sayısı 19 bini bulmaktadır. Diğer silahlı guruplarla toplam sayı 25 bine ulaşmaktadır. Tugaylar kuzeyden güneye doğru konuşlanmıştır.
İsrail Ordusu Gazze’ye Kara Operasyonu Başlatmaktan Çekiniyor mu?
Hamas’ın 7 Ekim günü gerçekleştirdiği terör eylemi ve uyguladığı vahşet sonrası İsrail’in meşru müdafaa şeklinde dünya kamuoyuna duyurduğu sivillerin de hedef alındığı hava operasyonları ile siyasi bir sonuç alması imkansız. Askeri açıdan “Piyadenin ayak basmadığı yerde zaferden söz edilemez” prensibi gereği kara operasyonu olasılığı kuvvetle muhtemel.
Başlıktaki sorunun cevabına gelirsek… Evet, İsrail tereddüt ediyor, çünkü 2014 yılında düzenlediği operasyonda başarısız olmuştu. Bu savaşın gerçek sürprizi Hamas’ın binlerce roketi nerede ve nasıl imal edip fırlattığı değil, iyi militanlara sahip olmasıydı. El Kassam militanları şehirleri nasıl iyi kullanacaklarını biliyor. Modern tanksavar füzeleri veya uzun menzilli keskin nişancı tüfekleri de dahil olmak üzere çok etkili ekipmanlarla donatılmış durumdalar. 7 Ekim katliamında ekranlarda yüzleri görülen eli silahlı teröristlerle El Kassam militanlarını karıştırmamak gerek. O guruplar terör saldırısı için El Kassam Tugaylarına eklemlenen unsurlar.
Hamas’ın ikinci bir şansı da İsrail’in hedefinin belirsizliği. İsrail ordusunda bir fetih mantığıyla Gazze’yi dümdüz edip bayrak dikmek motivasyonu yok. Ayrıca, yıllardır ve zaman zaman uygulanan operasyonlarla baskı altında tutulan Gazze’nin potansiyeli de terör saldırısında görüldü.
Hamas 7 Ekim katliamı ile pandoranın kutusunu açtı. Aslında askeri açıdan bakıldığında durum tam bir çıkmaz. Her iki tarafın da manevra alanı çok kısıtlı. Hamas’ın giderek daha sofistike yetenekler kazandığı biliniyordu, ama bu son saldırı sonrası taktiksel kapasitesinin tahminlerin ötesinde olduğu görüldü.
Hamas; karada duvarları, havada meşhur hava savunma sistemi demir kubbeyi aşmayı başardı. Şimdi ise son saldırısı sonrası geri çekildiği yer altında İsrail ordusunu bekliyor. Öte yandan İsrail ordusu kendi iradesini Hamas’a nasıl dayatacak? Gazze’ye girmek ve bir kara operasyonu gerçekleştirmek mümkün. Bir şekilde altından kalkacak donanım ve tecrübeye sahip olsalar da bu operasyon çok zor. Ve bu durum İsrail güçleri için giderek daha ölümcül hale gelebilir. Görünen o ki, Hamas militanları ile İsrail Ordusunun yer altında karşı karşıya geleceği ve çoğunlukla yer üstündeki sivillerin üzerine mermilerin yağacağı bir savaş daha kapıda. Umarım dünyanın güçlü devletlerinde aklıselimi temsil eden bir güç vardır ve bu savaşa engel olur.