2012 yılının sonuna doğru yaklaşılıyordu. Henüz birkaç yıl önce Deniz Baykal’ın yerine CHP Genel Başkanı olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun beklenen çıkışı yapamamasından dolayı ondan beklentiler azalmıştı. Partide ulusalcı kadrolar halen çok etkin olduğu için Kemal Kılıçdaroğlu partinin çizgisini Deniz Baykal’ın bıraktığı şekilde devam ettirmek zorunda kalıyordu.
Birçok ismin rüyalarını CHP Genel Başkanlığı koltuğu süslerken parti içinde bu makam için en fazla CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce çaba gösteriyordu. Muharrem İnce, akıcı ve baskın konuşması ile dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyordu.
Kırılma Noktası
21 Kasım 2012 tarihinde mecliste iktidar partisi ve CHP tarafları arasında çıkan söz dalaşından sonra dönemim Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç kürsüye çıkıp Muharrem İnce hakkında zehir zemberek açıklamalarda bulundu. Bülent Arınç, Muharrem İnce ile ilgili olarak;
“Bugün TBMM’de 549 milletvekili var. Bunlar hakkında da 500’den fazla dokunulmazlık dosyası var. Hatta bir milletvekilinin bazen 20’den fazla dosyası var. Onların da BDP’li arkadaşlarımız olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Ne bugünkü dokunulmazlık dosyaları içinde ne de geçmişte milletvekillerimiz hakkındaki dokunulmazlık dosyaları içinde ‘cinsel taciz’ iddiasıyla bir dosya bulunmuyordu ama maalesef şu anda var. Bu tek dosyanın, tek suçlamanın da sahibi Muharrem İnce’dir. Bu, yüz karası bir olaydır. Her türlü suçlama yapılabilir ama cinsel taciz iddiasıyla bir milletvekili hakkında fezleke bugüne kadar düzenlenmemiştir. Dolayısıyla Muharrem İnce’nin, ahlaktan bahsedilmesi gerekiyorsa en son konuşması gerekir.” ifadelerini kullandı. Bu açıklamalardan sonra tüm meclis şok oldu. Muharrem İnce durumu kurtarmak için dokunulmazlığının kaldırılması çağrısında bulunmuş olsa da iktidar partisi AKP tarafından verilmek istenen mesaj verilmiş oldu.
Kızdırmayacak Muhalefet
Bu olay Muharrem İnce için, yapacağı muhalefetin dozajı adına bir kırılma noktası oldu. Artık esip gürlemiyor, dar alanda (Türkan Saylan, Ali Tatar, Kuddusi Okkır, türban, laiklik vb.) AKP’lilerin de hoşuna gidecek tarzda muhalefet yapıyordu. Muharrem İnce, CHP Grup Başkanvekilliği görevini 2014 yılı ağustos ayına kadar sürdürdü. İnce’nin hedefi daima CHP genel başkanlığı koltuğuna oturmak oldu. Kemal Kılıçdaroğlu’nu yıpratmak adına partinin tek adam kontrolünde olduğunu ve Atatürk çizgisinden ayrıldığını savunup durdu.
Artık partide eski zihniyete sahip küçük bir grubun temsilcisi olan Muharrem İnce genel başkan olamadı ama partinin yakasından da düşmedi. Sürekli tekrarlayan bir çıban gibi kendini hatırlatıp parti içi huzuru bozup geri çekildi.
2018 yılı Cumhurbaşkanlığı ve genel seçiminde “kazanacak aday” konusunda uzlaşma sağlayamayan muhalefet partileri kendi adaylarını çıkardılar. Seçim sonucunda kazanma beklentisi olmayan Kemal Kılıçdaroğlu açısından seçimler, Muharrem İnce ve ekibini tasfiye etmek için araç olarak kullanılabilirdi ve öyle de oldu.
“Adam Kazandı” Hezeyanı
Muharrem İnce Cumhurbaşkanı adayı olarak sürekli iddialı açıklamalarda bulundu. Hatta seçimden birkaç gün önce seçim güvenliğine destek olup caydırıcılığı sağlamak maksadıyla seçim günü “50 bin avukatla Yüksek Seçim Kurulunun önünde olacağım.” dedi. Henüz birkaç gün önce bu açıklamaları yapan Muharrem İnce seçim gecesi “Adam kazandı!” hezeyanı ile tarihe geçti. 50 bin avukat ile YSK’nın önünde olacağını söyleyen İnce, seçim gecesi kameraların karşısına çıkma gereği dahi duymadı. Ona gönül verenleri ve seçmenlerini Erdoğan’ın yaptığı açıklamalara mahkûm etti.
Seçimin ertesi gününden itibaren doğal olarak “Neden?” sorusu sorulmaya başlandı. Bu sessizlik hakkında birçok tez ortaya atılmış olsa da önemli bir iddia gazeteci Levent Gültekin’den geldi. Medyaskop yayınına konuk olan Levent Gültekin şu ifadeleri kullandı:
“İnsanlar sana çok basit bir soru soruyor: ‘Sen o gece çıkıp niye bir cümle etmedin?’ Niye bir cümle etmediğini herkesin bildiği, fakat benim de söylemeye utandığım o insanların da utandığı söylemediği şey şu: Muharrem Bey, o gece seçimin hemen bitiminden itibaren alkol almaya başlıyor. Saat 11’e kadar tahmin ediyorum ki biraz fazla alıyor. O saatten itibaren televizyonların karşısına çıkamayacak duruma geliyor ve eve kapatıyorlar. Eminim. Bu kesin. Ben emin olmadığım bilgiyi paylaşmam. Şimdiye kadar hiç paylaşmadım.”
Gazeteci Levent Gültekin ifadelerinin Muharrem İnce tarafından yalanlanmasından sonra;
“O geceki karanlık noktaların yarattığı umutsuzluğu dağıtayım derken paylaştığım bu gereksiz bilgiden dolayı herkesten özür dilerim. Tekrar edeyim kaynağım sağlam olsa da esas olan muhatabın yaptığı açıklamadır.” açıklamasını yaptı.
Dikkat edilirse Levent Gültekin, “söylediklerimde yanlışlık var” demiyor. Nezaketen özür diliyor ama diğer yandan kaynağının sağlamlığını da vurgulayarak bunun gereksiz bir bilgi olduğunu söylüyor. Özetle “Her doğru her zaman söylenmez” diyor.
Bitmeyen İhtiras
Yeni dönemde Muharrem İnce’yi destekleyen milletvekili sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu. İnce bunu bir türlü hazmedemiyordu ama çekip gidemezdi de. Çünkü 7 ay sonra yerel seçimler vardı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşananlar hafızalarda halen yerini koruyorken Muharrem İnce hiç de normal olmayacak şekilde yerel seçimlerde İBB başkanlığına aday yapılması için kamuoyu oluşturmaya çalıştı. Bir gazeteye yaptığı açıklamada;
“İlk kez söylüyorum: İstanbul adaylığı için varım. İstanbul’da CHP’nin yaklaşık 250 bin üyesi var. Üyelerin tamamının katıldığı bir önseçim yapılsın. Buradan çıkarsam adaylığa varım. Türkiye demek, İstanbul demektir. 250 bin üye az değildir. Bu üyelerimiz harekete geçerse biz bu seçimi kazanırız. İstanbul’u kazanırsak bu başarıdan bir Türkiye hikâyesi çıkar ve Cumhurbaşkanlığı seçimini alırız.” dedi.
Neyse ki Muharrem İnce aday yapılmadı ve Kemal Kılıçdaroğlu büyük bir risk alarak Ekrem İmamoğlu’nu İBB başkanlığı için aday gösterdi. Yerel seçimlerde birçok büyükşehri CHP’nin kazanması ile Kılıçdaroğlu parti içinde güç kazandı.
Erdoğan’ın Yanında
CHP genel başkanlığı için şansının kalmadığını gören Muharrem İnce, ekibini de yanına alarak CHP’den istifa edip Memleket Partisini kurdu. Geçtiğimiz aya kadar silik bir görüntü veren Muharrem İnce, mayıs ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi tekrar parlatıldı.
Her fırsatta Erdoğan’ın gitmesi gerektiği söyleyen İnce, mayıs ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine Erdoğan’ın işini kolaylaştıracak şekilde Cumhurbaşkanı adayı oldu.
Muhalefet partilerinin son çeyrek fasılda Erdoğan’a karşı seçimi kazanmak için en güçlü olduğu dönemde Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına aday olarak çıktı. Muharrem İnce, konuşmalarına “Erdoğan gitmeli” diyerek başlıyor ama devamında Millet İttifakını ve icraatlarını eleştiriyor. CHP’li belediyeleri Erdoğan’dan daha radikal şekilde eleştiriyor. Açıklamaları “havuz medyasından” hiç düşmüyor.
İnce’nin bu tutumu AKP eski Milletvekili Hakan Şükür’ün şu açıklamalarını akıllara getirdi;
“Bakın ben size kelimesi kelimesine söyleyeyim; ülkenin bugünkü Cumhurbaşkanı (Erdoğan), bana ve benim bulunduğum ortamda birçok milletvekili ve bakana, Muharrem İnce’yle ilgili, “O karşı tarafta bizim adamımız” dedi.
Samimiyet Testi
HDP’nin Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemesinden dolayı Muharrem İnce, Millet İttifakına yönelik PKK ile ilişki iddiasında bulunuyor. HDP, Kemal Kılıçdaroğlu’nu “Hiçbir şey talep etmeden demokrasinin önünü açmak için” destekleyeceklerini açıklamıştı. Yani herhangi bir makam veya koltuk talebimiz yok diyor.
HDP benzer tavrı 7 Haziran 2015 seçimlerinde de göstermiş, kurulacak olan hükümeti bakanlık talebi olmadan destekleyeceklerini açıklamışlardı.
Aynı seçimde Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli’ye kurulacak olan hükümetin Başbakanı olmasını teklif etmişti.
Muharrem İnce’nin teröristlikle itham ettiği HDP ve tek adam olma peşinde dediği Kemal Kılıçdaroğlu “Erdoğan gitmeli” söylemlerinin arkasında icraatları ile durdular.
Son Görev
Muharrem İnce, cumhurbaşkanlığı seçiminde olası “ikinci tura” kalamayacağının farkında. Bu süreçte, geçen seçimde kendisini destekleyen seçmenin de tepkisini topladı. Yani ona bundan sonra CHP kapıları sonuna kadar kapalı.
Diğer tarafta ise AKP ve Erdoğan için Muharrem İnce seçimlerden sonra daha fazla kullanılamayacak kadar yıpranmış olacak. Özetle Muharrem İnce, Erdoğan için kamikaze görevini üstlenmiş durumda.
Yazımı noktalamadan önce Muharrem İnce’yi destekleyen “Z Kuşağı”na da değinmek istiyorum.
Erdoğan nasıl yıllardır temiz Anadolu insanının “dini” duygularını suistimal ederek oy devşirmeye çalışıyorsa Muharrem İnce de sizin “özgürlükçü” duygularınızı suistimal ediyor. Bu yüzden dans ediyor, atom fiziğinden bahsediyor ve gençlerin söylemlerini kullanıyor.
Metot aynı argümanlar farklı.
Umarım sandığa giderken tüm bunlar göz önünde bulundurulur ve uzun zamandır can çekişen demokrasimiz tekrar nefes almaya başlar.