1.Bölüm: TBMM 15 Temmuz’u Araştırma Komisyonu Sonuç Raporu Hakkında Genel Bir Değerlendirme
Hazırlayanlar: Av. Bayram Bayır – Av. Orhan Turan
15 Temmuz’dan sadece 10 gün sonra, yani 26 Temmuz 2016’da Meclis’teki 4 siyasi partinin ortak önergesiyle Meclis Araştırma Komisyonu kurulması önemli bir gelişmeydi. Üstelik, 15 Temmuz’la ilgili ağzını açanın saatinde gözaltına alındığı OHAL atmosferinde bu konunun meclis çatısı altında araştırılacak olması çok kıymetliydi. Bu konuyla alakalı birçok hususun medyanın manipülatif elinden alınıp, vatandaşın temsil edildiği yasama meclisi tarafından tartışılarak ve değerlendirilerek gerçeklerin ve ayrıntıların ortaya konulacak olmasının sayısız faydaları bulunuyordu. 15 Temmuz gecesiyle ilgili akıllardaki sorulara cevap verilmesi, dinlenilecek kişilerin iktidar baskısı olmadan fikirlerini beyan edebilmesi ve gerçeklerin konuşulacak olması bu faydalardan sadece birkaçıydı.
Komisyon tarafından; devam eden 15 Temmuz davalarının yargılamalarına halel getirmeyecek şekilde, konuyla doğrudan ilgili olanların, müdahillerin veya şahitlerin beş duyu organları ile edindikleri tecrübe ve izlenimleri dinlenecek, o gecede önemli yer tutan kışla, askeri birlik ve emniyet binaları gibi mekanlar ziyaret edilerek bizzat yerinde incelenecek, olayın ayrıntıları kamuoyunun gözü önünde ve basına açık olarak şeffaf bir şekilde sebep ve sonuçlarıyla ortaya konulacaktı.
Ancak, sonda söyleyeceğimizi başta ifade etmeliyiz ki, “15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu” oluşum aşamasından çalışmaların sonlandırılmasına dek bu “araştırma” işini pek beceremedi!
İktidar partisinin, üyelerini geç bildirilmesi sebebiyle 04 Ekim 2016’da, yani kurulduktan ancak 71 gün sonra çalışmaya başlayan Komisyon, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla çalışmalarını fiilen 9 Aralık 2016 tarihinde ilginç biçimde, yürütmenin kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olarak verilen talimatıyla sonlandırmış̧ ve yine ilginç bir şekilde bu Komisyon’un hazırladığı “sonuç raporu” aradan geçen beş buçuk yılı aşkın bir süredir hala kamuoyu ile paylaşmamıştır.
Başlangıcının ve sonucunun böyle olduğu bir komisyon çalışmasının içeriğinin de farklı olması elbette ki beklenemez.
Mecliste temsil edilen dört siyasi parti tarafından verilen önergelerle ve oybirliği ile kurulan, ancak yukarıda sıraladığımız beklentilerin çok uzağında kalan bu çalışma tam anlamıyla bir hayal kırıklığı yaratmıştır.
Neredeyse tamamen iktidar partisi tarafından yönlendirilen, başkanlık divanında meclisteki muhalefet partilerinden hiçbir üyeye yer verilmeyen, 15 üyenin 9’unun AKP’li olduğu ve bu yönüyle muhalif üyelerin tabiriyle “maalesef darbeyi aydınlatma değil, AKP’yi aklama komisyonuna dönüştü” denilen ve daha baştan “ölü doğan” ancak bu haliyle bile AKP’yi çok ciddi rahatsız eden ve yayınlanmasına izin verilmeyen bu çalışma üzerinde elbette ki konuşulacak çok şey var.
Türkiye’nin yönetim sistemini dahi değiştiren ve önümüzdeki belki 30 yılı doğrudan etkileyecek olan 15 Temmuz’un araştırılması ve irdelenmesi sadece iktidarın ve muhalefetin değil, medyası, kamuoyu, devlet organları, yargısı ve vatandaşlarıyla bütün bir ülkenin omuzlarındadır.
Esasında, halkın vekili olan Meclis bu konuyu “araştıramadıysa” asil olan halkın araştırması, okuması, irdelemesi ve üzerinde düşünmesi gerekir. Bu yüzden 15 Temmuz’la ilgili karanlıkta kalan konuların aydınlatılması ve akıllardaki soru işaretlerinin giderilmesi açısından, 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu’nun çalışmalarına biraz yakından bakılması ve kamuoyuyla paylaşılmayan sonuç raporunun incelenmesi de bir o kadar önemli ve herkesin ortak yararınadır.