İki koyununuz olsa ve gütmesi için bir çobana verseniz, çoban koyunları kaybedip yanınıza gelse, mahcubiyete karışmış utangaçlık duygusu ile durumu size izah etse, muhtemelen çobanı da alır, koyunların kaybolduğu bölgede arama yaparsınız. Koyunları bulursunuz ya da bulamazsınız, fakat verilen sorumluluğu olağan dışı nedenlerle yerine getiremeyen bu iyi niyetli üzgün çobanı teselli eder, belki bir şans daha verirsiniz.
Ancak, çoban yanınıza geldiğinde elleri arkada, umursamaz, utanma duygusundan yoksun, kendisi ile hiçbir alakası yokmuş gibi gayet sakin ve rahat tavırlarla koyunları kaybettiğini size söylese nasıl tepki göstereceğinizi tahmin etmek istemiyorum.
En iyi ihtimalle “iki koyunu güdemedin, bir de karşıma çıkmış pişkin pişkin konuşuyorsun,” der ve kovarsınız.
Son günlerde, Tarım ve Orman Bakanı Bekir PAKDEMİRLİ’nin vatandaşlara karşı davranışı ile ikinci tip çobanın davranışı arasında hiçbir fark yok.
Ülkenin 44 ilinin 223 noktasında orman yangını çıktı. Yangın bölgelerinde mülkleri, hayvanları yanan insanlar olduğu gibi hayatlarını kaybeden insanlar da var. Yangından dolayı mağduriyet yaşayan kişilerin üzüntülerini gözlerindeki yaşlardan anlayabilir, gelecekle ilgili kaygılarını yüzlerinden okuyabilirsiniz.
Fakat Bekir PAKDEMİRLİ yangınların çıktığı ilk günden bugüne kadar kameraların karşısına geçip rahat tavırlarına hafif bir tebessüm katarak yangınların akıbeti ile ilgili bilgi veriyor. Kendisinin tavır ve davranışlarında; mahcubiyet, üzüntü, utanma ve mesainin verebileceği yorgunluğu göremiyoruz.
Bekir PAKDEMİRLİ’nin tüm mal varlığı o yangınlarda yanmış olsaydı bu şekilde tebessümle karışık rahat açıklamalar yapabilir miydi?
Erdemli bir insan kendisine emanet edileni, kendisine ait olana tercih eder. Anadolu insanı emanete kendi malından daha çok sahip çıkar. Biz bu topraklardaki ormanları da Tarım ve Orman Bakanı olmasından dolayı Bekir PAKDEMİRLİ’ye emanet ettik. Bunları çoğaltmak ve korumak çalışmaları konusunda alınacak tedbirler kendisine ait olduğu gibi verilecek kararlarda da yetkiler kendisine aittir.
Ancak Pakdemirli kendisine emanet edilen ormanlara sahip çıkmamış ve vatandaşın nazarında görevini layıkıyla yerine getirmemiştir. Bakanlık yaptığı 3 yıl boyunca;
- Orman yangınlarını söndürmek üzere ayrılan bütçeyi azaltmış, bakanlığın makam araçları için ayrılan bütçeyi ise artırıp 7,2 milyon TL’ye yükseltmiştir.
- Orman Genel Müdürlüğünün yangın söndürme araçlarında hiçbir artış yapılmamıştır.
- Orman yangınlarını söndürmek için arasözlerin gidebileceği ve yangının devamını engelleyebilecek yangın emniyet yolları Pakdemirli’ den önceki 10 yıllık dönemde her yıl ortalama 347 km inşa edilmişken, Pakdemirli’nin bakanlığı sürecinde bu ortalama 151 km.’ye düşmüştür. Yani kendinden önceki dönemlerde yapılan orman yollarının yarısını bile inşa ettirememiştir.
- 3 yıllık görevi boyunca orman yangınları yüzde 56 artmış ve yanan alanlar 4’e katlanmıştır.
- Bakanın kendisine ait Cessna Citation VI tipi, 8 milyon dolar değerinde uçağı olmasına rağmen, envanterde yangın söndürme uçağı bulunmadığı gibi, bu orman yangınları ile birlikte, temin etmeye yönelik bir girişimde de bulunmadığı ortaya çıkmıştır.
- Bakanlığın cevaplaması için TBMM’ye verilen 86 soru önergesinden sadece 11’ini zamanında cevaplamış, 5 soru önergesine de halen yanıt vermemiştir. Cevaplanmayan bu 5 sorudan ikisi “ yangın söndürme uçakları” na ilişkin sorulardır.
- Diğer yandan AKP Hükümeti, 1925’ten bu yana ülkedeki yangınlarla mücadele eden THK’yı pasifize etmiş ve bir alternatif de oluşturmamıştır.
Aslına bakarsanız tüm bu hususlar ülkemizde meydana gelen yangınların sürpriz olmadığını da göstermektedir. Halk, yangınların bu noktaya gelmesinde iktidarı suçlu bulmaktadır. Hükümetin, yangınlara müdahalesindeki yetersizliği, ormanların neden yandığı konusunu ise çoktan unutturmuştur.
Yangınlara müdahaledeki yetersizliğin en çok göze çarpan konusu yangın söndürme uçakları. Bakan PAKDEMİRLİ’nin “Envanterimizde yangın söndürme uçağı yok,” demesi gözleri aynı iklim kuşağında bulunan ülkelere çeviriyor.
Yunanistan’da 38 adet (37,520 km2 orman), Fransa’da 29 adet (246,640 km2 orman), İspanya’da 17 adet (184,180 km2 orman), İtalya’da 16 adet (106,736 km2 orman) yangın söndürme uçağının bulunması, ülkelerin yangınla mücadelede uçaklara verdikleri önemi açığa çıkartıyor.
- Yangın söndürme uçağı bulunmayan yangın bölgesine, Pakdemirli’nin özel uçağı ile gelerek hükümeti paklamak için Orman Kanununu görmezden gelerek “Orman teşkilatı yerleşim yerlerini korumaktan, birinci derecede sorumluluk belediyelerdedir” yalanı,
- Uçağın ve helikopterin taşıma gücünü ayırt edemeyerek “1 helikopter 1 uçak potansiyelinde su atabilmektedir, böylelikle bakanlığımızda 45 uçak var diyebiliriz” iddiası,
- Yangın sayısının fazlalığından bazı bölgelere hiçbir uçak ya da helikopterin gelmediği gerçeğini yok sayarak “Her gelen yardımı kabul etmiyoruz, çünkü 5 tonun altında su atan uçaklar bizim uçuş paterninde kalabalık meydana getiriyor,” iddiası,
toplumun sadece kendisine değil devlete karşı da nefret duymasına neden olmaktadır.
Milas’taki yangın bölgesinde Bakan PAKDEMİRLİ’yi gören halk “Her yer yandı, devletin helikopterleri neredeydi? Yazıklar olsun, hükümet istifa,” deme cesaretini göstermeye başlamıştır.
Görünen o ki, yangın bölgesinden saraya gelip giden Bakan Bekir Pakdemirli, yangını saraya sıçratmış durumda. Pakdemirli’nin, bazı ormanların yanmasına müsaade ederek yangının diğer bölgelere sıçramasını önleme taktiği, son alevler de söndükten sonra Erdoğan’ın Pakdemirli’yi istifa ettirmek zorunda bırakacağının işareti gibi gözüküyor.