Ankara’da bulunan AP Türkiye Raportörü Amor, Türkiye ile ilişkilerde olumlu bir hava olduğunu, ancak insan hakları ve hukukun üstünlüğü konusunda sorunların engel teşkil ettiğini söyledi.
Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sánchez Amor, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında bazı zorlukların aşıldığını ve şu anda “daha pozitif bir ortamın” mevcut olduğunu, ancak hukukun üstünlüğü ve insan hakları meselelerinde iyileşme görülmemesi ile Osman Kavala davasının “olumlu hava” önünde en büyük engeli teşkil ettiğini söyledi.
Amor, Avrupa Parlamentosu (AP) Dışişleri Komisyonu’nda 28 Şubat Pazartesi günü sunacağı Türkiye’ye ilişkin yıllık raporun hazırlıkları kapsamındaki temaslarının ardından basın toplantısı düzenledi.
“Ocak 2020 yılında bilgi toplamak amacıyla gerçekleştirdiğim son ziyaretten bu yana AB-Türkiye arasında bazı zorluklar aşıldı ve şu anda daha pozitif bir ortam mevcut” diyen Amor, bu fırsatın değerlendirilerek “karşılıklı güvenin yeniden tesis edilmesi gerektiğini” kaydetti.
Türkiye ile AP arasında şimdiye kadar askıya alınan bazı alanlarda yeniden ilerleme sağlanabileceğini söyleyen Amor, bunun önündeki en büyük engel olarak gördüğü Kavala davasına ilişkin şunları kaydetti:
“Katılım sürecinin merkezinde yer alan hukukun üstünlüğü ve insan hakları meselelerinde ne yazık ki herhangi bir iyileşme görülmedi. AP için Türkiye ile bir pozitif gündem oluşturulması önündeki en büyük engel budur. Osman Kavala davası devam etmekte olan bu sorunun güzel bir örneğidir. Türkiye’deki resmi makamların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamayarak kendi hukuk sistemlerine saygı göstermemelerini bir kez daha eleştirdim.”
AP’nin Türkiye için son raporunun geçen Mayıs ayında ilişkilerin çok kötü olduğu bir dönemde yayımlandığını ve bu nedenle çok eleştirel olduğunu hatırlatan Amor, “Benim düşünceme göre şimdiki rapor için farklı bir hava içinde olunduğunu söylemek mümkün” diye konuştu.
Türkiye’deki temasları sonrasında edindiği izlenimin “ilişkilerde artık yeni bir hava içinde bulunulduğu” yönünde olduğunu söyleyen Amor, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İzlenimim ilişkilerimizde artık yeni bir hava içindeyiz. Bu son derece olumlu bir hava, karşılıklı güven tazeliyoruz. Oldukça canlı bir siyasi ortam olduğunu da gördüm. Esas amaçlanan katılım müzakerelerinin tekrar yoluna girmesini sağlamak, bu her iki tarafın da amacı.”
“Türkiye süreçlerin parçası, yargıya müdahale etmiyoruz”
Amor, Türkiye tarafında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Kavala ve Demirtaş kararları ile ilgili almış olduğu kararları uygulama konusunda bir isteksizlik bulunduğunu gördüklerini belirterek “Biz bunu dile getirdiğimizde Türk yargısına müdahale ettiğimize yönelik eleştirilerle karşılaşıyoruz. Fakat şunun ayırdında olmak lazım. Yargıya müdahil olduğumuzu düşünmüyorum. Çünkü Türk devleti, yani Türk hükümeti değil ama Türk devleti bütün bu süreçlerin bir parçası ve esasında kurucusu. Türk devleti Avrupa Konseyi’nin kurucusu. Sözleşmenin de bir parçası” dedi.
Türkiye’nin bütün bu süreçlerin ilk kuruluşunda yer aldığını tekrar hatırlatan Amor, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dolayısıyla yargı da devletin bütün organları da zaten bu sistem içerisinde yer alıyor. O yüzden bizim bu yaptığımız yorumların müdahale olduğunun söylenmesi doğru değil. Çünkü Türkiye Avrupa Konseyi’nin ve. İnsan Hakları Sözleşmesi’nin bir parçası. Türk anayasasının içerisinde olan şeylerin uygulanmasını istemek dışında bir şey yapmadığımız için bunun müdahale olmadığını düşünüyoruz.”
“Türkiye’nin Ukrayna tutumunu memnuniyetle izliyoruz”
Amor, Rusya’nın Ukrayna’ya sürdürdüğü askeri operasyona da değinerek “Biz buna Rus krizi diyoruz, Ukrayna krizi değil. Zor zamanlardan geçiyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin bu konuda “net bir tutum” takip ettiğini ve bunun kendileri için değerli olduğunu belirten Amor, “Erdoğan’ın net bir tutum izliyor olmasını memnuniyetle izliyoruz” ifadesini kullandı. Amor, Batı dünyasının da birlik içinde hareket ettiğini savundu.
Temasları sonrasında dönüşünde Türkiye hakkında pek çok olumlu gelişmenin olduğuna dair bilgi vereceğini belirten Amor, “Bunların kağıt üzerine yansıtılmasını isteyeceğim. En önemlisi Türkiye’nin Rusya’ya karşı aldığı pozisyon. Bugün itibarı ile görüyoruz ki güvenlik ve savunma alanında beraber çalışıyoruz, bunun vurgulanmasını isteyeceğim” dedi.
Amor, Türkiye’nin göç konusunda da mükemmel bir rol oynadığını söyleyerek “Ülkenizde misafir etiğiniz pek çok göçmene ev sahipliği ediyorsunuz, Türkiye’nin bu çabasını takdirle karşıladığımızı söylemek isterim” diye konuştu.
Gümrük Birliği’nin güncellenmesi
Amor, hafta başında yayımlanacak olan raporda bazı önemli alanlarda ilerleme olması gerektiği yönünde görüş bildireceklerini de belirterek Gümrük Birliği konusunun buna örnek olduğunu kaydetti.
“Gümrük Birliği’nde kaydedilecek çalışmaların en gerçekçi, elle tutulur çalışmalar olacağına inanıyoruz. Bu konuda oturup beraberce konuşabiliriz, konuşmaya başlamamız gerektiğini düşünüyorum” diyen Amor, Gümrük Birliği’nde kaydedilecek gelişmelere siyasi reformların da eşlik etmesi gerektiğine dikkat çekti.
Amor, “Gümrük Birliği’nde alınacak herhangi bir kararda ne Konsey’in ne de AB üyesi ülkelerin tek başına söz hakkı bulunmuyor. Bu, parlamentonun vereceği bir karar. Parlamento da Gümrük Birliği ile ilgili herhangi bir konuya siyasi reformlar eşlik etmediği takdirde onay vermeyecektir” diye konuştu.
Türk yetkililerin Gümrük Birliği’nin acilen güncellenmesi gerektiğini ifade ettiğini, kendisinin de Türkiye vatandaşlarına ve AB’ye somut yararlar sağlayacak her türlü fırsatın değerlendirilmesini desteklediğini ifade eden Amor, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ticari ilişkilerimizdeki mevcut sorunlara ilişkin belirli bir ilerleme kaydedilmesi şartıyla bu alanda görüşmelere başlanması için başka bir önkoşul olmamalıdır. Ancak hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı alanında ilerleme olmadan AP’nin Gümrük Birliği’nin güncellenmesine nihai onay vermeyeceğini tüm tarafların akılda tutması gerekir.”
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe