Aslına bakılırsa 15 Temmuz ile ilgili olarak o kadar çok şey yazılıp çizildi ki bu yazıya bunun özeti bile sığmaz. Yaşanan hadiseler ve o hadiseler karşısında ortaya konan reaksiyonlar kimileri için “müebbetlik” oldu, kimileri için de “yandaşlık”. O geceyi ve sonrasını bu hali ile bir kenara koymak mümkün değil, ama o gece öncesi ile oluşturulan sonuca göre yeni çıkarımlarda bulunmak mümkün. Erdoğan, o gece için kullandığı “lütuf” kelimesinin karşılığını diktatörlüğünde topladı. Bu kadar büyük bir kazanımın sürecine girmek doğal olarak, ciddi bir hazırlık ve planlama süreci gerektirir.
15 Temmuz’un planlama süreci yalnızca Hulusi Akar ve Hakan Fidan’ın Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda baş başa kaldığı saatlerden ibaret olamaz. Ya da aynı gece ve ertesinde binlerce kamu personelinin LİSTE-LİSTE ihraç edilmesinden de ibaret değil. Belli ki bu olay, bir bütünlük içerisinde, ama SAFHA-SAFHA ve KURUM-KURUM dizayn edildi. Erdoğan’ın bugünlerdeki meşhur sözü “Faiz sebep, enflasyon sonuç” ifadesinin bir değişik versiyonu “İktidar sonuç, diğer her şey kullanılabilir sebeptir” şeklinde yazılsa, “15 Temmuz sonucu” kullanılabilir tüm sebeplerin özenle yan yana getirildiği bir eşiktir.
TSK personelinin aylar öncesinden “Terör duyumları” ile teyakkuz halinde durmaya alıştırılması dahi plan için, karargâh ifadesi ile, tekâmül etmiş plan özelliği kazanması adına yeterli. TSK personelinin fişlenmesi 2-3 yıl öncesine ait bir çalışma. Ergenekon davasından hapis yatanların ve MİT tarafından angaje edilenlerin kendi kuvvetlerinden olanları fişlemesi, diğer kurumlardaki muhtelif cemaat ve tarikat mensuplarının fişleme için görevlendirilmesi veya çalışmaları gibi örnekler, 15 Temmuz planı ve bu plana ait hazırlık çalışmaları için verilebilecek birkaç örnektir. Hatta PUGAT’ta yayınlanan makaleye göre belki bu hazırlıklar Roboski katliamına kadar götürülebilir. Bu hazırlık sürecine ilişkin örnekler böylesi listelerde uzar gider.
Buraya, dikkat çekmesi açısından bir örneği mutlaka koymak gerekir. 15 Temmuz’dan önce 60 yıl boyunca Türkiye tarafından imzalanmayan kaçakların iadesini ilişkin “Belçika Kaidesinin” darbeden yalnızca 4 gün önce imzalanması oldukça anlamlı bir örnektir. Bu ve benzeri tüm hazırlıkların bileşkesinde bir sonuç var. O da Erdoğan veya ekibinin eğer bir hedefi varsa ona hemen el atmadıkları, ona giden yolu öncelikle hazırladıkları ve sonra da o yolu kullanarak hedefe ulaştıklarıdır. Böylece hem kamuoyu hazırlanmış planın işlemesine engel olması muhtemel tehditler bertaraf edilmiş olmaktadır. 15 Temmuz da bu şekilde planlanmış ve o güne kadar planın hazırlık safhasında yer alan hususlar madde madde yerine getirilmiştir.
Buraya kadar hep şu temel mantık bulunmakta: Erdoğan iktidarı için her şeyi, ama aklınıza gelebilecek her şeyi kullanır ve hedefine doğru adım adım gider. Aslında bu son ifade biraz da şunu içermektedir: Erdoğan’ın yönetiminde çıkarılan, yapılan, imzalanan, düzenlenenlerin istisnasız tümü yalnızca kendi iktidarı içindir.
Bu temel bakış açısı ile şimdi Cumhurbaşkanlığı döneminde iki ana koldan yayımlanan düzenlemeleri ve uygulamaya konan hususları sıralayacağım. Esasında bunların ilki siyasi görünümlü askeri/polisiye düzenlemeler, diğeri de ekonomik düzenlemeler. Bu noktada, düzenlemelerin zamanları da dikkat çekmekte. Askeri/polisiye düzenlemeleri geçen sene ortalarına kadar tamamladılar. Yani uzun bir süredir kamuoyunda bu türden yeni bir düzenleme yapmadılar. Tarih sırasına dikkat etmeden buraya not ettim. Hatırlayalım:
- İstanbul, Ankara gibi bazı büyükşehir belediyelerinde, meydana gelebilecek toplumsal olaylarda kullanmak maksadıyla il emniyet müdürlüklerinin bünyesinde takviye hazır kuvvetler oluşturuldu.
- Ülkedeki tüm Mobese, EGS benzeri kamera takip sistemleri Cumhurbaşkanlığı’nda oluşturulan birime aktarıldı.
- Cumhurbaşkanlığının bünyesinde Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi kuruldu.
- Yapılan bir düzenleme ile TSK envanterindeki taşınır mal yönergesi değiştirilerek, ihtiyaç halinde TSK’nın araç, silah ve malzemelerinin MİT ve Emniyet’e devredilebilmesi sağlandı.
Buraya kadar yazılanlar geçen zaman içinde oldu bitti. Üstünden de zaman geçtiği için kamuoyunda kıymeti kalmadı. İyi de, ya Erdoğan için bir ANLAMI varsa?
Bu askeri/polisiye düzenlemelerin önceden yapılması, ki çok dikkat çekici, eğer aklında bir tuzak (15 Temmuz benzeri bir olay) varsa zamanlama açısından tam yerine oturmakta. Yani onları bugüne bıraksaydı, bu ekonomik tablo ve gidişattan ötürü herkes bu duruma bin şüpheyle bakardı. Ama bu hazırlıklar artık tamamlandı ve üzerine “Yapıldı” çentiği kondu. Kamuoyu da bu günlerde başka konularla meşgul. Özellikle de ekonomi ile.
Cumhurbaşkanlığı makamı üzerinden en çok düzenleme yapılan bir diğer konu da ekonomi. Ve ekonomik düzenlemeler maalesef diğerleri kadar ilgi çekmiyor kamuoyunda. Bununla birlikte oldukça önemli düzenlemeler yapıldı. Ve yapmaya da devam ediyor. Cebinde parası olmayanlar için bu düzenlemelerin bir anlamı yok, ama Erdoğan için her düzenleme iktidarı adına gerekli ve lüzumlu. Şimdi de bu düzenlemeleri yan yana yazacağım:
- Döviz alım satımında limit koyma yetkisi hazineye verildi.
- Döviz bürolarında alım satım için kimlik beyanı zorunluluğu getirildi.
- Devlet Denetleme Kurulu’na yüklü miktarda dövizi olanların tespit edilmesi talimatı verildi.
- Bankalardan çekilen kredilerin kripto vb. kontrol edilemeyen araçlara aktarılmasının engellenmesi talimatı verildi.
- Merkez Bankası Kanunu’nda yapılan değişiklikle yabancı ülke merkez bankalarına ait hiçbir şeye haciz ve tedbir konulmayacağına dair düzenleme yapıldı.
- İhracatçıların döviz ile ticaretlerinde %15’ini Merkez Bankası’na satması zorunluluğu getirildi.
- Kur Korumalı Mevduat Hesapları için bankalara hem teşvik hem de cezai müeyyideler getirildi.
Ekonomik düzenlemeler tabii ki bunlarla sınırlı değil, ama genel bir bakış oluşturması açısından piyasaları zorlayıcı ve sınırlayıcı düzenlemelerin özeti olarak bunlar sıralanabilir.
İki ana konu ve yapılan düzenlemeleri, diğer bir ifade ile hazırlıkları yukarıda sıraladım. Bunların hiçbir anlam ifade etmediğini düşünüyorsanız, siz zaten “Erdoğan” değilsiniz de ondandır. Ama Erdoğan için bunların hepsi kafasındaki plan veya hedef için birer anlam taşıyor.
Diyelim ki Erdoğan, 2016 yılında yaptığı 15 Temmuz darbesini 2022 yılında planlamış olsaydı nasıl bir hazırlık süreci olurdu? Hangi konular veya başlıklar bu planın hazırlık ekinde yer alırdı. Yazılabilecek alt başlıklar şunlar olurdu herhalde:
- Askeri ve polisiye hazırlıklar,
- Ekonomik hazırlıklar,
- Toplumsal hazırlıklar,
- Uluslararası hazırlıklar.
Bu kısa yazıda bu başlıkların hepsine atıf yapmak ve tek tek incelemek mümkün değil. Ama Erdoğan’ın bir hazırlığının, bir planın olduğuna dair işaretleri toplumsal hazırlık başlığında görebilirsiniz.
2-3 milyon Afganlıyı ve 3-4 milyon Suriyeliyi herhalde misafirperverliğimizi göstermek için getirtmedi.
Onun aklında “iktidar” sonuçtur ve bu sonuca giden her sebep kullanılabilir. Bir tane değil iki, üç, beş tane 15 Temmuz benzeri darbe/kaos/entrika bu yolda kullanılabilir, planlanabilir.