Son yıllarda Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon, işsizlik, kira artışı gibi pek çok başlıkta açıkladığı veri ve istatistik göstergelerinin ne kadar gerçeği yansıttığı tartışma konusu.
Eski TÜİK Başkanı Birol Aydemir, TÜİK verileri ya da Covid-19 rakamlarının gerçeği yansıttığına inanmıyor.
Çünkü Aydemir’e göre kamu yönetiminde şeffaflık kalmadı ve şeffaf olmayan bir yönetimde verilere güvenilemez.
Siyaset her yere müdahale ediyor ve her şeyi talimatla çözmeye çalışıyor. Piyasa ekonomisine de müdahale ediyor, talimatla ekonomi yöneteceklerini düşünüyorlar.
Şimdilerde DEVA Partisi’nde siyaset yürüten TÜİK’in eski Başkanı, TÜİK, Merkez Bankası, Rekabet Kurumu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu gibi bağımsız olarak tanımlanan kurumların da bağımsızlığını yitirdiği kanaatinde.
Euronews’e açıklamalarda bulunan Birol Aydemir bu kurumların siyasi otoritenin talimatlarıyla hareket ettiğini öne sürüyor.
”Daha önceki Hazine ve Maliye Bakanı zamanında bankaların genel müdür yardımcıları ve yönetim kurulu üyeleri telefonla işten çıkarılıyordu. Eğer siz ekonomik gidişatla ilgili inandığınız bir açıklama yaparsanız bir telefonla işten oluyordunuz. O dönem işten çıkarılan 81. Genel müdür yardımcısı Ömer Gencal şimdi partimizin kurucu üyesi. Yani siyaset her yere müdahale ediyor ve her şeyi talimatla çözmeye çalışıyor. Ve piyasa ekonomisine de müdahale ediyor, talimatla ekonomi yöneteceklerini düşünüyorlar. Yani her şey inanılmaz derecede zamlanıyorken, siz TÜFE yüzde 20’lerde derseniz insanlar güler.”
”TÜİK verilerine güvenmiyorum…”
”Bu açıklanan verilere ve göstergelere baktığımızda tutarsızlıklar görüyoruz. Mesela TÜİK verilerine baktığımızda, enflasyon verileri en çok konuşuluyor ama ben özellikle de tüketici fiyatlarına güvenmiyorum. Birincisi, 30-40 yıllık seriye bakıldığında hiç bir zaman üretici ve tüketici fiyatları arasındaki makas şimdi olduğu gibi 25-26 puan olmaz. Şu anda üretici fiyatları yüzde 45-46, tüketici fiyatları yüzde 19,5-20 civarında. Bu makas üç, dört aydır böyle devam ediyor. En fazla aradaki fark 10 puan olmuş. Bu şu demek üretici fiyat arttırıyor fakat bunu satan kişi hiç fiyat arttırmadan sürekli zararına satıyor. Sizce bu mantıklı, doğru mu? Bu olamaz yani, hani bir iki ay oldu. Sonrası? İnsan sürekli zararına satış yapar mı? “
”İkinci olarak ENAG diye bir araştırma kurumu var, ‘durun bir dakika bu enflasyon rakamları gerçek değil ‘dedi. Ve hesaplamalarına göre enflasyon her ay TÜİK’in açıkladığı rakamlardan 2,5-3 kat daha fazla. Sepet aynı, ürünler aynı ama fiyatları kendileri topluyor. Üçüncü olarak da fiyatları olması gerektiği gibi istatistik ve metodoloji kurallarına uygun şekilde toplamıyorlar. Fiyatların toplanmasında, enflasyonun hesaplanmasında müdahale var. Google’dan ürünün en düşük fiyatını bulup, bu rakamdan gireceksiniz deniliyor. Halbuki her yerden yüzbinlerce işyerinden veri toplanır. İnternetten bir ürünün fiyatını belirleyip, bunu gireceksiniz denilebilir mi? Bunu yapan arkadaşlarımız önce kendilerine, sonra kurumlarına sonra da ülkeye ihanet ediyorlar.”
Enflasyon rakamlarına göre gelirlerin, emekli maaşları ve asgari ücretin arttırıldığını vurgulayan DEVA Partisi Sektörel Politikalar Başkanı Birol Aydemir, bu yanlış verilerle insanların fakirlik ve yoksulluğa itildiğini ve özellikle bu kış aylarının her zamankinden daha da zorlu geçeceğini düşünüyor.
Satın alma gücünün her geçen gün daha fazla düşürüldüğünü ve artık market raflarının dolu olmasının bir şey ifade etmediğini dile getiriyor TÜİK’in eski Başkanı Birol Aydemir.
Aydemir’in değindiği bir başka mesele de işsizlik rakamları. Resmi rakamların bile oldukça yüksek olduğunu ve pandemi döneminde işsizlik artmasına rağmen uygulanan metedolojinin yanlış yapıldığını ifade ediyor. Ayrıca ‘yüksek büyüme’ denilen büyümenin istihdam yaratmadığına dikkat çekiyor.
”Yüzde 12-13 oranında olan işsizlik rakamları bile oldukça yüksek. Bu rakamlarda da pandemi döneminde uygulanan metedolojinin yanlış olduğunu söyledim. En sonunda ocak ayında geniş tanımlı işsizlik oranlarını getirdiler. Günümüzde doğru işsizliği gösteren geniş tanımlı işsizlik oranı, yüzde 25-27 bandında. Her dört insandan biri işsiz. Bu giderek de artacak. Çünkü pandemi nedeniyle çokça iş yerleri kapandı ve açılamadı. Yüksek büyüme diyorlar ama bu büyüme istihdam yaratmıyor. Çünkü büyümenin kaynaklarına inildiğinde yoksulluk yarattığı görülüyor. Büyüyoruz ama gelir dağılımı bozuluyor, yoksul sayısı artıyor. Çünkü büyüme tabana yayılmıyor ve büyümeyi çok az sayıda şirketler sağlıyor. Şimdiki büyüme kurdan kaynaklı ihracata dayalı. Kur arttıkça, parasının değeri düşerek zenginleşen bir ülke gördünüz mü? Paranızın değeri düşerken ülke zenginleşmez, fakirleşir. Bizdeki fiyatların artmasına temel sebep kurdaki artıştır. Çünkü bizde eğer TL değer kaybederse iğneden ipliğe her şeye zam gelir. Çünkü bizim üretimimizde kullandığımız ham madde ve girdilerin neredeyse tamamı ithal ediliyor. Sorun bu. Ayrıca pandemi sıkıntıları da eklenince işsizlik düşmeyecek, daha da artacak.”
”Resmi verileri çarpıtarak toplumun yüzde 93’ünün inanmadığı bir durum oluşturdular…”
Kendi başkanlık dönemi ile şimdiki dönem TÜİK’i de kıyaslıyor. Ve eskiden daha rasyonel bir yönetim olduğunu söylüyor.
”Eski dönem ile şimdiki dönem arasında şöyle bir fark var. Eskiden bu ucube Cumhurbaşkanlığı Sistemi yoktu. O zaman da yavaş yavaş bozulmalar başladıysa da daha rasyonel bir yönetim vardı. Ekonominin başında da titiz ve kurumlara müdahale ettirmeyen Ali Babacan vardı. Kurumlar bağımsızdı, kendi kurallarına ve görev alanlarına göre çalışıyorlardı. Bu kadar siyasi talimat gelmiyordu, 2015’ten sonra bu ucu açık şekilde devam etti. Ve en önemlisi kurumları liyakatlı insanlar yönetiyordu. Şimdi bu saydıklarım kalmadı. Böyle resmi verileri çarpıtarak ve toplumun yüzde 93’ünün inanmadığı bir durum oluşturdular.”
“Ölüm istatistikleri, göç istatistikleri ve hayat tabloları yayınlanmadı”
DEVA Partisi Sektörel Politikalar Başkanı Birol Aydemir, Covid-19 verilerinin de en başından beri güvenilir olmadığını iddia ediyor.
Aydemir’e göre Covid-19’dan hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğunun ölüm nedenlerinde başka gerekçeler yazıldı ve vaka sayıları düşük gösterildi.
”Covid-19 ile ilgili açıklanan rakamlar da en başından beri doğru değildi. Gizleme ihtiyacı hissettiler ama bunu sadece bir yıl yapabildiler. Çünkü TÜİK ölüm istatistikleri yayınlıyordu. Ölüm istatistikleri geldiğinde ortaya çıkacaktı zaten ama verileri durdurdular. Türkiye’de bundan dolayı üç istatistik yayınlanamadı. Ölüm istatistikleri, göç istatistikleri ve hayat tabloları yayınlanamadı. Çünkü Sağlık Bakanlığı veri vermeyi durdurdu. Eğer bu veriler doğruysa neden vermezsiniz?. Peki bunu neden yaptılar? Biz güvenli ülkeyiz, bizde Covid o kadar yok diye yaptılar. Ve ekonomi etkilenmesin, turist gelsin dediler. E ne oldu turist geldi mi? Gelmedi.”
Veri ve istatistiklerin güvenilir olmasının en çok da yabancı ve yerli yatırımcıyı ilgilendirdiğini dile getiriyor Aydemir. Ve ”Bu verilerin güvenilirliğinin zedelenmesi meselesi bu ülkenin itibarı ve onurudur. Biz aslında ülkemizin itibarı ve onuruyla oynuyoruz.” diyor.
”2009-2010 yıllarında Yunanistan bütçe açığı ve borç stoğu ile ilgili AB’ye gönderdiği verilerle oynadı. Daha sonra AB bunu anladı ve Yunanistan iflastan döndü. IMF programına girdi de öyle çıkabildi. Ama yıllarca gerçekleri gizledikleri için bu programın sıkıntısını yaşadılar. Siz bir yatırımcı olsanız ve bu verilerin güvenilir olmadığını görseniz milyonlarca, milyarlarca dolarla o ülkeye gider misiniz? Siz bir ülkeye gittiğinizde verilere bakarsınız, enflasyon, ticaret hacmi, arz talep vs her şeye bakmanız gerekir. E şimdi verilerin güvenilir olmadığını düşündüğünüzde neye göre karar vereceksiniz, neye göre hesap yapacaksınız? Bu sadece yabancı yatırımcı için değil, yerli yatırımcı için de geçerli.”
TÜİK eski Başkanı Birol Aydemir, bir ülkenin veri ve istatistik rakamlarının güvenilir olmamasının siyaseten verilen kararları yani ülkenin geleceğini de etkileyeceği düşüncesinde.
Veriye dayalı bir politika üretilemezse ülkenin geleceği hakkında doğru kararlar alınamayacağını ve başarılı olunamayacağını ifade ediyor.
Aydemir’e göre başkanlık sisteminden bu yana Türkiye’de, büyüme verileri Cumhuriyet tarihinin en kötü verileri, işsizlik yüzde 12-13 bandına oturdu, enflasyon neredeyse 2001 seviyesi öncesine geldi, borç stoku tarihi zirveye çıktı, bütçe açığı inanılmaz seviyede artmaya başladı ve Avrupa’nın en yüksek faizi veriliyor…
”Peki neden böyle olduk?” sorusuna da TÜİK eski Başkanı Birol Aydemir; ”Veri yanlış, politika yanlış… Sonuç ülkede yüksek enflasyon, yüksek döviz kuru, yüksek işsizlik, düşük büyüme ve yarından umutsuz, mutsuz bir toplum var artık. Geldiğimiz nokta bu.” sözleriyle yanıt veriyor.
Kaynak: Euronews Türkiye