Taliban’ın Kabil’de kontrolü ele geçirmesi sonrası başlayan göç dalgasının Türkiye’ye de sirayet etmesi bekleniyor. Peki sınıra örülen duvar göç dalgasını engeller mi? Prof. Dr. Orhan Deniz, DW Türkçe’ye değerlendirdi.
Taliban’ın Afganistan’da kontrolü ele geçirmesi ile başlayan göç dalgası henüz Türkiye-İran sınırına ulaşmadı. Ancak İran’a doğru yola çıkan göçmenlerin yakın zamanda Türkiye sınırına gelmesi bekleniyor. Ankara, doğu sınırlarında oluşubilecek göç dalgasına karşı teyakkuzda. Sınırda güvenlik önlemleri artırıldı, duvar yapımına hız verildi. Peki, Taliban’ın yarattığı göç Türkiye’yi nasıl etkileyecek ve sınırda örülen duvar göçü engelleyebilecek mi? İran sınırında 25 yıldır düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığı ile ilgili saha çalışmaları yapan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Deniz, DW Haber’e değerlendirdi.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Deniz
DW Türkçe: Afganistan’dan beklenen göç Türkiye’yi de etkileyecek mi?
Prof. Dr. Orhan Deniz: Taliban’ın baskıcı rejimle yeniden dönüşüne kadarki süreçte göç rutin olarak devam ediyordu. Taliban’ın bu ülkeye girişiyle birlikte yeniden bir göç dalgası bekleniyor. Zaten Türkiye’nin düzensiz göçmen akışı açısından en önemli geçiş hattı Türkiye-İran sınırındadır. Bu sınır dünyanın da önemli göç koridorları üzerinde yer alan önemli hatlardan biridir.
Peki, bu göç dalgası Türkiye’ye ne zaman ulaşabilir?
Prof. Dr. Orhan Deniz: Taliban’ın yarattığı göç dalgasının etkilerini şu an henüz daha hissetmiyoruz ve bunun bir zamanı olacak. Yeni durumun yarattığı göçün etkilerini 15-20 günde görebiliriz. Taliban bahsettiği gibi genel af ilan edip herkesi kapsayıcı bir yönetim oluşturabilir ve bu söylemlerini eyleme dönüştürürse göçün büyüklüğü ciddi anlamda azalır. İran kadar olmazsa da belli ölçüde etkileneceğiz. Yani Türkiye de bundan nasibini alacak gibi gözüküyor. İran’a kitlesel bir akın olursa, bizim sınırımıza da sirayet etme olasılığı yüksek.
Türkiye bir göçmen akınına karşı sınırlarında ne tür tedbirler aldı?
Prof. Dr. Orhan Deniz: Özellikle yoğun göçmen geçişinin olduğu İran sınırında duvar inşası, hendek, tel örgüler gibi önlemler alınmaya başlandı. Bunun yanı sıra, gözetleme kuleleri ve karakol sayısının artırılması, sınır hattının teknolojik cihazlarla kontrol altına alınması, İHA’larla gözetlenmesi gibi birtakım tedbirler devreye sokuldu. Bu tedbirler göçmen akışını belli ölçüde etkiliyor. Ancak sınırın geçtiği hat büyük ölçüde dağlık arazi olduğu için her yerde bu önlemler işe yaramıyor. Sınırın iki veya üç bin metreyi aşan yüksekliklerden geçtiği düşünülürse, kışın bu alanı kontrol etmek çok zor. Buna rağmen göçmen kaçakçıları ve bazı göçmenler Türkiye’ye girmeye çalışıyor ve girenler de var. Sınırın karla kapatılmış olması, doğa şartlarının ağırlaşması, sınır kontrollerinin de o dönemde zorlaşması, göçmen kaçakçıları için de kısmi bir avantaj yaratıyor. Sis, bulutlu havalar yine göçmen geçişleri için önemli bir avantaj sağlıyor ama riski de beraberinde getiriyor. Kar ve tipinin olduğu sisli havalarda göçmenler yollarını kaybedebiliyor. Her yıl İran sınırının Türkiye tarafında karların erimesi ile 40-50 göçmenin cesetleri bulunuyor.
Türkiye’nin İran sınırına ördüğü duvar göçü engelleyebilir mi?
Prof. Dr. Orhan Deniz: İran sınırına inşa edilen duvarın örnekleri dünyada 67 ülkede var. Mevcut veya yeni inşa edilecek duvarların göçmen akışını tamamen durdurması gibi bir beklenti içerisine girmemiz doğru olmaz. Bunun dünyada örneklerini, çok büyük etki yaratmadığını görüyoruz. Duvarın psikolojik bir etkisi var. Hiçbir etkisi olmadığını söylemek mümkün değil. Ancak tamamen göçü engelleyeceğine dair beklenti doğru değil. Duvarın etkisi nihayetinde iki merdiven boyu. Bir çıkış, bir inişe iki merdiven yerleştirildiği takdirde, göçmenler sınırı geçebiliyor. Bunu, bugün İran sınırında görüyoruz. Duvar, inşa edildiği alanda kısmi bir etki yarattı. Ancak göçmenler duvar inşa edilmeyen alanlara doğru yöneliyor, yeni rotalar belirliyor. İran sınırında mayınlı alanlar var. Duvar inşa etmek için mayın temizleme işlemi yapılıyor. Burada bence duvardan daha çok mayının caydırıcı etkisi ortada. Dolayısıyla mayınlı bölgeye duvar inşa etmenin de çok mantıklı olduğu kanaatinde değilim. Duvar inşa ettiğimiz yerler duvar yapmaya müsait topografyanın olduğu alanlardır. Yani çok sarp arazinin olduğu yerler değil. Ancak sınırın her yeri duvar inşa etmeye müsait değil.
Duvarın yapımı devam ediyor
DW Türkçe: Nasıl bir coğrafyadan bahsediyorsunuz?
Prof. Dr. Orhan Deniz: Eğim değerlerinin çok yüksek olduğu, sarp arazilerin bulunduğu yerler var. Buralara duvar inşa etmemiz mümkün değil. Buraların fiziki engellerden ziyade teknolojik cihazlarla ve personel desteğiyle kontrol altına alınması gerekiyor. Ağrı ve Hakkâri sınırlarına denk gelen kısımlar hariç, Van’ın İran’a sınırı yaklaşık 295 kilometre. 295 kilometrelik hattı araçlarla kontrol etmeye, karakol ve farklı noktaları, sınır taşlarını ziyaret etmeye çalıştığınızda bu bin 200 kilometre civarında bir yola tekabül ediyor. Pratikte bu kadar uzun bir hattı korumak çok kolay değil. Dağlık bir alan, eğim değerlerinin fazla olduğu, vadiler ve sarp arazilerin olduğu yerlerin kontrol altına alınması coğrafi şartlar gereği çok zor.
Peki düzensiz göçün engellenmesi için ne yapılması gerekiyor?
Prof. Dr. Orhan Deniz: Türkiye’nin şu an göç kapasitesi doldu, taşıyor. Türkiye’de iyimser rakamla 7 milyon civarında resmi ve gayriresmi göçmen var. Yani, 83 milyon Türkiye nüfusunda her 11 kişiden 1’i göçmen. Bu göçmenlerin büyük kentlerde yığılması, orada kendi aralarında organize olması, birlikte hareket etmesi ve yerli vatandaşlarla zaman zaman çatışma ve gerilim yaşaması kaçınılmaz. Yani göçün ekonomik maliyetinden çok daha büyük etkisinin, güvenlik ve sosyal yönüyle yaşama riskimiz var. Bu anlamda bizim sınırlarımızı gerçekten kontrol altına almak ve göçü sınırlandırmamız gerekiyor. Afganistan’daki yeni durumun yarattığı göç dalgasından ciddi manada etkilenmememiz için yapılması gerekenlerden bir tanesi şu; yüksek bir sesle ve en üst mercide Türkiye’nin göçmen kapasitesinin daha fazla artırılamayacağı, göçmen alamayacağı, sınırlarının kapatıldığı ve girişe izin verilmeyeceğine yönelik bir söyleme ihtiyaç var. İkincisi, sınırlarımızın kontrol altına tutulması için mevcut koruma tedbirlerine özelilkle personel açısından daha fazla takviyeye ihtiyaç var. Kontrollerin sürekli olması gerekiyor. Bu yıl sadece Van’da 920 civarında göçmen kaçakçısına işlem yapıldı. Bunun mevsimsel veya koşullara bağlı değil sürekli olması gerekiyor. Göçle mücadele sadece sınırlara özgü olmamalı. Ülkenin iç kesiminde de sınır bölgesinde uygulanan tedbirler alınmalıdır.
Kaynak: Deutsche Welle