15 Temmuz 2016’da yaşananların hemen akabinde, tamamen İçişleri Bakanlığına bağlanan Jandarma Genel Komutanlığı’nda 2021 yılı genel atama ve terfileri açıklandı. 23 Ağustos 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı ve Resmi Gazetede yayınlanan atama kararları ile 4 General emekli edildi, 1 Korgeneral Orgeneralliğe, 1 Tümgeneral Korgeneralliğe, 3 Tuğgeneral Tümgeneralliğe, 10 Albay ise Tuğgeneralliğe terfi ettirildi. Aynı atama kararı ile 28 Generalin görev yeri değiştirildi ve 32 ilin Jandarma Komutanlığına da yeni isimler atandı.
Bazılarını yakından tanıdığım, ataması yapılmış bütün Jandarma personeline görevlerinde başarılar diliyorum.
TSK ve Jandarma Genel Komutanlığında her atama döneminde gerek muvazzaf ve emekli asker kişiler gerekse konuya duyarlı kesimler tarafından değerlendirmeler yapılır. Yapılan değerlendirmelerde sübjektif kriterlerin ön planda olmasından daha doğal bir şey olamaz. Fakat TSK ve Jandarmada siyasal iktidarın belirgin bir şekilde etkili olduğu son birkaç yılın atama ve terfilerinde, AKP iktidarının gözle görülür bir dönüştürme ve kadrolaşma gayretinde olduğunu anlıyoruz.
Siyasal İslam geleneğinin kadro yetiştirme konusundaki beceriksizliği, onu temsil eden iktidar paydaşlarını kurumlarda tepeden tabana doğru bir kurumsal dönüştürme ve kritik pozisyonlara adam yerleştirme düşüncesini uygulamaya zorlamıştır. Devlet bürokrasisinin birçok alanında etkin olan bu Siyasal İslam temayülünü artık TSK ve Jandarmada da görmeye başladık. Bu yönüyle ele alındığında 15 Temmuz gerçekten de Erdoğan açısından tam bir “lütuf”tur.
Başta Milli Savunma Bakanlığı olmak üzere Genel Kurmay Başkanlığı, Kuvvet Komutanlıkları ve Jandarma Genel Komutanlığının yerleşik teamülleri bir kenara bırakılıp, atama, terfi, disiplin, emeklilik, ödül vb işlemlerde tamamen siyasal iktidarın dümen suyuna girilmiştir. Askeri kadroların içerisindeki önemli bir kesim bu gelişmeden rahatsızlık duymaktadır. Fakat geçmişteki “genç subaylar rahatsız” açıklaması nevinden bir çıkış yapılması cesaretinin gösterilmesini beklemek şimdilik bir hayal.
Sözü uzatmadan bu yılki Jandarma atama ve terfileri hakkındaki kanaatlerimi özetle sunmak istiyorum.
Jandarma Genel Komutanlığında bu yıl yapılan atama ve terfilerde Siyasal İslamcı AKP Hükümeti lehine olacak şekilde bir denge gözetildiği söylenebilir. Cümlem iddialı ve çelişkili gibi duruyor, ama değil. Açıklayayım.
Jandarmadaki atama ve terfilerde, geçmiş teamüllerde liyakat kadar kıta ve karargâh komutanlarının istekleri de dikkate alınırdı. Zannediyorum geçmişte personel başkanlığında görev yapmış olan silah arkadaşlarım bu görüşümü teyit ederler. Beğenelim ya da beğenmeyelim bu durum mesleğin olağan akışı içerisinde kısmen makul karşılanagelmiştir. Fakat Jandarmanın askeri hiyerarşiyle olan bağı koparılarak, tamamen siyasallaştırılmasından sonra atama ve terfilerde nazı geçen komutanların yerini, dediğim dedik siyasetçiler aldı. Bir kaç yıldır Jandarmadaki atama ve terfilerin bu şeklide yürütüldüğünü söyleyebiliriz. Fakat bu yılki atama ve terfi işlemlerinde sanki biraz daha farklı bir yöntem izlenmiş gibi. Şöyle ki;
Yine her zaman olduğu gibi Jandarma’da en üst komutanlığa giden yolda Siyasal İslam angajmanına uygun olarak tepe yönetimindeki isimlerin belirlenmesinde inisiyatif kimseye bırakılmamış. Bu yıl ya da önümüzdeki yıl görevi sona erecek olan Arif Çetin’in koltuğunu devralmak üzere Korgeneral rütbesindeki iki yardımcısından birisi Orgeneralliğe terfi ettirildi. Bu kişi, ülkücü kimliği ile tanınan Musa Çitil değil, dindar/muhafazakâr kimliğiyle tanınan Ali Çardakçı oldu.
Menfaat odaklı bir duruşu olan Arif Çetin’den sonra dindar/muhafazakâr çizgideki Ali Çardakçı’nın Jandarma Genel Komutanı yapılması ihtimali kesin gibi. Bu durum “Siyasal İslam” kadrolaşmasına iyi bir örnektir.
Bir sonraki genel komutan adaylarından birisi de Korgeneralliğe terfi ettirilen üçüncü komutan yardımcısı Halis Zafer Koç’tur. Koç, her ne kadar ülkücü kesime yakın bir isim olarak görülse de herkesle iyi ilişkiler kurabilme becerisine ve bütün siyasal iktidarlar ile birlikte çalışabilme esnekliğine sahiptir.
Orgeneralliğe terfi ettirilen Ali Çardakçı ve Korgeneralliğe terfi ettirilen Halis Zafer Koç’un ortak özellikleri ikisinin de 1984 mezunu olmaları.
Geleceğin muhtemel genel komutan adaylarından bir diğeri de 1985 mezunu olan Hüseyin Kurtoğlu’dur. Kurtoğlu’nun ismi bizzat Erdoğan tarafından telaffuz edilmiş ve generalliği için önündeki engeller kaldırılmıştı.
Kamuoyunun pek tanımadığı isimleri burada tek tek saymayı şimdilik gerekli görmüyorum. Fakat Jandarma karargâhında AKP iktidarı ile siyasal çizgide uyum göstererek çalışacak kadroların oldukça geniş olduğu anlaşılıyor. Bununla birlikte AKP’nin lokal ittifaklarına bağlı olarak ülkücü ya da solcu olarak bilinen isimlere de terfi ve atama listelerinde yer verildiği görülmekte. Burada dikkat çekici olan husus, yeterli kendine bağlı personel eksikliğinden olsa gerek, AKP düşmanlıkları tescilli kişilerin de terfi ettirilmiş olması. Demek ki AKP iktidarı bütün siyaset manevralarına rağmen hala jandarma üzerinde “tam hâkimiyet” sağlama gücünden uzak. Sırf bu sebepten olsa gerek AKP iktidarı, Siyasal İslam kadrolaşmasının gerektirdiği biçimde tepe yönetiminde önemli gördüğü makamları tutmakla yetiniyor.
Van’da konuşlu bulunan Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı da bu makamlardan birisidir. Burası TSK ve Jandarma’nın geçmiş teamüllerinde kritik bir görev yeri olarak görülmezken, Erdoğan iktidarı tarafından önem atfedilen bir konuma getirilmiştir. Çünkü Asayiş Kolordu Komutanlığı, görev ve sorumluluk alanı itibariyle terörle mücadele ve sınır güvenliğinin en kritik bölgelerini kontrol etmektedir. Bu da Erdoğan’ın izlediği sınır güvenliği ve terörle mücadele politikaları açısından Asayiş Kolordu Komutanlığı makamına önem verilmesini gerektirmektedir.
Nitekim Jandarma teşkilatının ilk Orgenerali olan Arif Çetin de 15 Temmuz olaylarında Erdoğan’a bağlılığını tescilledikten sonra Korgeneralliğe terfi ettirilerek Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığına atanmıştır. Bir yıl bu görevde bulunduktan sonra da Orgeneralliğe terfi ettirilerek Jandarma Genel Komutanı yapılmıştır. Dolayısıyla diyebiliriz ki Erdoğan terörle mücadele, sınır güvenliği ve başka bazı önem atfettiği gelişmeler açısından kritik olarak gördüğü Van J. Asayiş Kolordusunu sözünden çıkmayacak komutanlarla sevk ve idare etmek istemektedir.
Sonuç olarak; AKP’nin jandarmadaki gücünün üst düzey yönetimde toplandığını, kadrolaşma için operatif ve taktik seviyede yeterli elemana sahip olmadığını, bundan dolayı da istemeye istemeye diğer ideolojik eğilimlere kadro açmak zorunda kaldığını söyleyebiliriz.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Orgeneral Arif Çetin’e; “Paşam prensiplerimizi biliyorsun, ona göre bu yılki atama ve terfileri ayarlayın,” demiş olabilir. Jandarma karargâhında esen AKP rüzgârı, zirvelere kendi tohumlarını ekerken, orta seviyelere diğer ideolojik renkleri serpiştirerek siyasal dengeleri gözetmiş ve aşağılarda da “altta kalanın canı çıksın” prensibini hiçbir kaygı gütmeden uygulamıştır.
Yukarıda “Siyasal İslamcı AKP Hükümeti lehine olacak şekilde bir denge” gözetildiğinden bahsederken kastettiğim biraz da buydu. Gayet dengeli bir şekilde hazırlandığı anlaşılan görevlendirme ve terfi tablosu bende böyle bir izlenim oluşturdu.
İleride siyasal rüzgâr değiştiğinde, görevdeki kadrolar değiştirilmek istendiğinde ve göreve iadeler söz konusu olduğunda, şu an görevde olanların büyük çoğunluğunun o zamanın iktidarına muhalif davranmayacağını, bir kısmının da istifa ya da emekliliği tercih edeceklerini de şimdiden öngörebiliriz.
Atama ve terfi gören bütün komutanlarıma, devre ve silah arkadaşlarıma görevlerinde başarılar diliyorum.