Küresel Riskler Raporu yaklaşık yirmi yıldır yayınlanıyor ve dünya genelinde çok sayıda küresel risk uzmanı, politika yapıcı ve sektör liderinin “Küresel Risk Algısı Anketine” verdikleri cevaplardan oluşan verilere dayandırılarak hazırlanıyor. Bu seneki rapor için Eylül 2023’de düzenlenen ankete 1400’ün üzerinde uzman katılım sağladı.
Rapora göre “küresel risk”, gerçekleşmesi halinde dünya çapında ekonomiyi, nüfusu veya doğal kaynakları olumsuz etkileyecek bir olay veya durum olarak tanımlanıyor.
Raporun bu yılki önemli tespitlerinden birisi acil harekete geçilmesi gereken küresel sorunlara ilişkin iş birliğinin giderek azalabileceği ve söz konusu risklerle başa çıkabilmek için yeni yaklaşımlar ve çözümler geliştirilmesi gerekliliğinin vurgulanması oldu.
Ankete katılan uzmanlara iki ve on yıllık süreler içinde beklenilen risklere yönelik kanaatleri sorulduğunda önümüzdeki iki yıl içinde dünyayı bekleyen en büyük risk unsuru olarak “yanlış bilgi ve dezenformasyon” öne çıktığı görülüyor.
Küresel Riskler Algı Anketi’ne göre, katılımcıların yüzde 54’ü küresel çapta istikrarsızlık ve felaket riski beklerken, yüzde 30’u daha da çalkantılı koşullar bekliyor.
Ankete katılanların yaklaşık üçte ikisine göre önümüzdeki 10 yıllık zaman dilimi hiç olmadığı kadar kasvetli geçecek.
Önümüzdeki iki yılda dünyayı bekleyen riskler listesinin ilk sırasında “yanlış bilgi ve dezenformasyon” yer alırken ikinci ve üçüncü sıraları “aşırı hava olayları” ile “sosyal kutuplaşma” riskleri aldı.
Geçen seneki raporda sekizinci sırada yer alan “siber güven(siz)lik (Cyber insecurity)” riski ise bu yılki raporda önümüzdeki iki yıllık süreçte dünyayı bekleyen en önemli dördüncü risk faktörü olarak değerlendiriliyor.
Dezenformasyon ve sosyal kutuplaşmanın ilk ve üçüncü sırayı aldığı listede bu iki risk faktörünün bir arada gerçekleşme ihtimali düşünüldüğünde muhtemel bir sonuç olarak da kabul edilebilecek “silahlı iç çatışma” riski de geçtiğimiz yılların aksine bu yıl listede kendine beşinci sırada yer buldu.
2024 yılında beklenen küresel riskler neler?
2024 yılında küresel ölçekte maddi kriz yaratma ihtimali en yüksek beş risk şu şekilde sıralanızor.
Aşırı hava olayları
Yapay zeka tarafından oluşturulan yanlış bilgi ve dezenformasyon
Toplumsal ve/veya politik kutuplaşma
Yaşam maliyeti krizi
Siber saldırılar
Dezenformasyon Riskinin Yükselişi
Geçen seneki raporda kısa vadede ortaya çıkması beklenen riskler listesinde on altıncı sırada yer alan yanlış bilgi ve dezenformasyon riski, bu sene sıralamada hızla yükselerek birinci sıraya yerleşti.
Bu yükselişin ardında ise dünya genelinde yaklaşan seçimler ve hızla yükselen yapay zekâ teknolojisinin kötüye kullanımının olduğu düşünülüyor.
2024 yılında 50’den fazla ülkede yaklaşık üç milyar insanı doğrudan etkileyecek meclis ya da başkanlık seçim yarışları olması dezenformasyonun bu yılki risk beklentisinde küresel bir etki doğurma ihtimalini güçlendiriyor.
Raporda bu husus şu şekilde özetleniyor:
Yanlış bilgilendirme ve dezenformasyon, önümüzdeki iki yıl boyunca birçok ekonomide seçim süreçlerini kökten sekteye uğratabilir.
- Bilginin yanı sıra kaynak olarak medya ve hükümetlere karşı artan güvensizlik, kutuplaşmış görüşleri derinleştirecektir.
- Bununla da bağlantılı olarak sivil huzursuzluğa ve muhtemelen çatışmayı da tetikleyebilecek bir kısır döngüye girilme riski de oluşabilir.
- Hükümetlerin yanlış bilgilerin yayılmasını engelleme çalışmaları ise baskı ve hakların erozyona uğraması riskini de beraberinde getirebilir.
Raporda yapay zeka teknolojisini sıradan kullanıcıların çok derin teknolojik deneyim sahibi olmaksızın manipülatif içerikler üretmek maksadıyla kullanabilmeleri ve bu içerikleri sosyal ağlar üzerinden dünya çapında hızlı bir şekilde yayabilmeleri bir risk olarak tanımlanıyor. Bu riski minimize etmek için hükümetlerin engelleme gayretlerine girmesinin ise toplumsal kutuplaşma ve ideolojik ayrışmaya sebep vermesinden endişe ediliyor. Bu kapsamda meydana gelebilecek muhtemel şiddet olaylarının daha uzun vadeli sonuçlar doğurması bekleniyor.
Yapay zeka, bir çok faydalı kullanımının yanında ses klonlamadan sahte web siteleri oluşturmaya kadar çeşitli sentetik içerikler yoluyla kötüye de kullanılabiliyor. Bunun önüne geçme gayretlerinin karşısındaki en büyük zorluğun ise dezenformasyonun toplum arasındaki yayılma hızı olduğu düşünülüyor.
Bu durumun demokratik ülkelerde çözümün gecikmesi sonucunu doğururken baskıcı rejimlerde ise ifade özgürlüklerinin daha da sınırlandırılmasına sebep olabileceğinden endişe ediliyor.
Küresel Risk Raporu’na göre dezenformasyon kaynaklı oluşabilecek kargaşa ortamı protestoları körükleyebilir, şiddet eylemlerine yol açabilir ve dahası demokratik süreçleri tehdit edebilir. Ayrıca, seçimlerin meşruiyetinin sorgulanması ve bunun sivil çatışmalara, iç savaşa, terörizme ve daha uç durumlarda devletin çöküşüne kadar gitmesi de raporun vurguladığı ihtimaller arasında. (Küresel riskler Raporu 2024, S.19)
Raporda sıralanan tüm risklerin belli oranlarda birbiriyle etkileşim halinde olduğu da yine raporda ifade ediliyor. Dezenformasyon ve yanlış bilgi riskinin diğer küresel tehditlerin üzerindeki etkisi olukça fazla. Yanlış bilgi ve dezenformasyon sorunu, insan haklarının erozyona uğramasından, toplumsal kutuplaşmaya, siber güvenlik sorunlarından yapay zekâ alanındaki kötü aktörlere kadar diğer birçok küresel risk unsuruyla bağlantılı.
Dünyanın En Büyük Sorunu Dezenformasyon mu?
Raporda 2024 yılı içinde yapılacak seçimlerin de etkisiyle merkeze dezenformasyonu alan ve onunla bağlantılı diğer risk unsurlarına ulaşan iki yıllık bir projeksiyon verilirken akıllara gelen temel bir soru var:
Gerçekten dünyanın en büyük sorunu yanlış bilgi ve dezenformasyon meselesi mi?
Bu soruya cevabı aslında rapor kendi içinde veriyor. Dünyanın son yıllarda artan ve daha da somutlaşan uzun soluklu sorunlarının on yıllık risk beklentisi listesinde yer aldığını söyleyebiliriz.
İklim ve onunla doğrudan bağlantılı risk unsurları olarak “Aşırı hava olayları”, “Dünya sisteminde kritik değişiklikler”, “Biyoçeşitliliğin azalması ve ekosistemin yok olması”, “Doğal kaynaklarda kıtlık” gibi hususlar dünyamızın uzun vadede önündeki önemli risk unsurları olarak sıralanıyor.
İlk dört sırada yer alan risk unsurlarını takiben yazının da konusunu oluşturan “yanlış bilgi ve dezenformasyon” ve “yapay zeka teknolojilerinin olumsuz sonuçları” beşinci ve altıncı sırada yer alıyor.
Aşırı hava olayları ve iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkan bir diğer risk unsurunun da iklim göçleri olması bekleniyor. Bu konuda daha detaylı bir okuma yapmak isteyenler Semih Durmaz ın “Yeni Dünya Düzeninde Göç” başlıklı yazısına göz atabilirler.
Son olarak siber güvenlik, sosyal kutuplaşma ve kirlilik sorunları da dünyayı gelecek on yılda üzerinde düşünmeye ve çözüm üretmeye zorlayacak diğer önemli risk unsurları olarak değerlendiriliyor.
Sonuç olarak insanlık 2024 yılını dünya genelinde yaklaşan seçimlerde oynaması muhtemel rolün de etkisiyle yapay zeka kaynaklı dezenformasyon ve onunla bağlantılı sorunların oluşturacağı etkileri minimize etmeye çalışmakla geçirecek gibi görünüyor.
Umarım bu durum uzun vadede daha büyük sorunlara sebep olacak iklim ve onunla doğrudan bağlantılı risk unsurlarına karşı daha kararlı ve somut adımlar atılmasının gecikmesine sebep olmaz.