Ukrayna ile Rusya arasındaki krizde arabulucu olmak için Vladimir Putin ile görüşmek üzere Moskova’ya giden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, siyasi hayatında muhtemelen daha önce hiç görmediği bir üslup ile karşılaştı. Rusya Devlet Başkanı Putin, liderler arası görüşme teamüllerine aykırı olarak her fırsatta Macron’a karşı had bildirme çabası içinde oldu. Böyle bir tutum beklemeyen Macron ise ne yapacağını bilemez şekilde Putin’in ataklarını savuşturmaya çalışsa da başarılı olamadı ve tam bir çaresizlik durumu yaşadı.
Konuyu açacak olursak; şu anda dünyada en sıcak gündem olan Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan bu krizi, Macron gibi bazı devlet başkanları diplomasiyi işleterek çözme arayışındalar. Devlet başkanlarının burada tek amacı krizin sona ermesi değil, olası bir savaşı diplomatik başarı ile barışa çeviren lider olarak tarihe geçmek istemeleridir.
Avrupa Birliği yetkilileri ve bağlı ülkeler ise daha önce Rusya’nın olası Ukrayna işgali karşısında çok sert bir tutum alacaklarını açıklamışlardı. Kırmızı çizgilerini belirten Avrupa Birliği ülkeleri krizin çözümüne yönelik diplomasi girişimlerine de başlama kararı aldılar.
Tek sebep bu olmamakla beraber olası Rusya-Ukrayna savaşında Rusya’ya enerji yönünden bağımlı olan Avrupa’nın, Rusya’nın enerji kısıtlamasına gitmesi veya tamamen kesmesi durumunda büyük bir sorun yaşayacağı muhakkak.
Bu İlk Görüşme Değil
Avrupa Birliği’nin lokomotifi konumunda bulunan Almanya yerine Fransa’nın, Rusya ile diplomatik ilişkiler kurarak Rusya-Ukrayna krizini sonlandırma girişiminde bulunmasını ise şöyle açıklayabiliriz.
Putin ile Macron daha önce 19 Ağustos 2019 tarihinde Fransa’da bir araya gelmiş ve kameralara çok samimi pozlar vermişlerdi. Bu görüşmeden sonra Rusya ile Ukrayna arasında esir takası yapılmıştı.
Ayrıca Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi üzerine 2014 baharında kesilen ve 5 yıl toplanamayan “Güvenlik ve İş birliği Danışma Komitesi” toplantıları iki ülke arasında tekrar başlamıştı.
Carnagie Moscow Center üyesi ve Fransa’da kurulan Institut R.Politik yöneticisi Tatiana Stanovaya, bu buluşmanın önemini Express dergisine yaptığı değerlendirmede, “Kremlin bugünü 5 yıldır bekliyordu” sözleriyle vurguladı.
O dönemde Macron’un Moskova ziyareti için “Macron, 2 yıl önce seçildiği günden bu yana jeopolitik bir başarı yakalamanın peşinde. Almanya’nın bu alanda hız kaybetmesinden yaşanan boşluğu da değerlendirerek, jeopolitik alanda inisiyatif alan, G7 içindeki ilk batılı lider olmak istiyor” yorumları yapıldı.
Rusya’nın tekrar etkinliğini arttırmasına sebep olan, “Rusya’yı Avrupa’dan uzaklaştırmak, çok büyük bir hata olacaktır” diyen Macron bu son görüşmeden cesaret almış olacak ki, kendisini yine Avrupa’nın lideri olarak konumlandırmak için Putin ile görüşmek üzere Moskova’ya gitme kararı aldı.
Karşılamadı ve Uzun Masada Oturdular
Moskova ziyaretinde yaşananlar ise devletler arası ilişkiler literatüründe yerini alacak cinstendi.
Görüşmenin yaklaşık 5 saat sürdüğü iddia edildi. Bu 5 saatlik görüşmede çok kısa bir süre için basının görüntü almasına izin verildi. Görüntüleri izlemeyen yoktur sanırım. Putin, misafir devlet başkanını diplomatik usul ve teamüllere ters bir şeklide eli cebinde karşılıyor. Devamında selam vermiyor ve masada kendisi için ayrılan sandalyeye oturmasını işaret ediyor. En ilginç kısmı ise masanın uzunluğu. Masanın iki ucunda oturanların normal bir ses tonuyla konuştukları taktirde birbirini duymaları veya rahatça anlamaları nerdeyse imkânsız.
Putin’in pervasızlığı burada da bitmiyor ve liderlerin basın toplantısı yapacağı bilgisi Kremlin tarafından ajanslar ile paylaşılıyor. Basın toplantısında Fransa’ya karşı tehditkâr söylemlere devam eden Putin, basın toplantısı sonunda yine misafir devlet başkanı ile el sıkışmadan salondan ayrılıyor. Giderken de eliyle beni takip et işareti yaparak adeta Macron’a tüm dünyanın gözleri önünde itibar suikastı yapıyor.
Tüm bu görüntüler Putin’in Fransa veya Macron ile problemi ne sorusunu akıllara getirse de meselenin Fransa veya Macron’dan ibaret olmadığı çok açık. Putin’in asıl hedefi NATO. Çünkü Rusya, Ukrayna ile sınırında sıcak bir savaşa hazırlansa da NATO ile de şu anda soğuk savaş mücadelesi vermekte. Soğuk savaşta ise en önemli unsurun psikolojik üstünlüğü kazanmak olduğu malum. Putin, Rusya-NATO arasındaki ilişkinin bundan sonra nereye evirileceğini ve bunun Ukrayna ile yaşanan sorunun çözüm şekline bağlı olduğunu bildiği için ipi sıkı tutmak istiyor.
Asıl Hedef Macron Değil
Macron görüşmeye her ne kadar kendi liderliğini sağlamlaştırmak amacıyla gelse de nihayetinde Fransa, Avrupa Birliği’nin en önemli ikinci ülkesi ve aynı zamanda bir NATO üyesi. Macron da bu ülkenin devlet başkanı.
Putin saldırgan tutumu ile NATO ve Avrupa Birliğine, Ukrayna meselesinin kendileri için ne kadar önemli olduğunun sinyallerini verdi. Putin’in Macron’a karşı olan tutumunun, ne kadar ciddi olduğunu göstermek açısından Ukrayna sınırına 100 binden fazla asker yığmasından daha etkili olduğunu ve bu görüşmeden sonra psikolojik üstünlüğün Rusya’ya kaydığını söylemek çok iddialı söylem olmasa gerek.
Peki bundan sonra da Putin’den benzer çıkışlar görmeye devam edecek miyiz? Ben bu sorunun cevabının “evet” olduğunu düşünüyorum. Hatta ilk görüşmesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da bu tarzda aşağılayıcı davranışlarda bulunması kuvvetle muhtemel. Sebebi ise; Fransa’nın ve dolayısıyla Macron’un durumundan çok farklı değil. Hatta Putin’in Türkiye’ye karşı bu aşağılayıcı girişimlerde bulunmak için Fransa’dan daha fazla sebebi olduğunu ise sadece hatırlatmış olalım.
Erdoğan’ın Ukrayna Ziyareti ve Diğer Gelişmeler
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan Ukrayna’ya ziyarette bulundu. Bu ziyarette ikili ilişkilerin geliştirilmesi ele alınırken İnsansız Hava Aracı (İHA) üreticisi olan BAYKAR firmasının Ukrayna’da, Ukrayna ile ortaklaşa İHA üretim tesisi açması yönünde anlaşıldığı açıklandı.
Türkiye’nin daha önce Ukrayna’ya İHA satması sonucu Rusya Türkiye’yi, insansız hava araçlarının “bölgeyi istikrarsızlaştırma” riski taşıdığı konusunda uyarmıştı. Ukrayna’nın olası bir savaşta en önemli kozlarından birisinin İHA’lar olacağı muhakkak.
Son olarak ise Erdoğan NTV canlı yayınında Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması durumunda Türkiye’nin bir NATO ülkesi olduğunu ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin yanında bir tutum izleyeceğini açıkladı.
Bu iki olay dahi Putin’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı tekrar saygınlık zedeleyici bir tutum gösterebileceği anlamına gelebilir.
Erdoğan, Putin’in önümüzdeki günlerde Türkiye’ye geleceğini açıklamıştı. Putin, bir NATO ülkesine geldiğinde yine NATO’ya gizli veya açık mesajlar vermek isteyecektir. Bunu da görüşmede muhatabı olan Erdoğan üzerinden yapmak isteyeceği muhakkak.
Umalım ki, Erdoğan’ın çevresindeki -varsa- vatansever bürokratlar bu olası girişimlere yönelik Erdoğan’ı uyarmış olsunlar.
Buradaki olası problem Erdoğan’ın sıfırlanmış olan itibar ve saygınlığı değil, Erdoğan tarafından zaten yıllardır itibari yerle bir edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi makamlarıdır. Diğer olası problem ise Erdoğan’ın tepki çeken icraatlarından ötürü diğer devlet başkanları tarafından da yıpratılmasıdır.
Tüm bunlar bir araya gelince Putin’in Türkiye ziyaretinin birçok gelişmeye gebe olduğunu söyleyebiliriz. Daha düne kadar, aralarındaki resmi ilişkileri, ülkesi adına bir fırsat olarak gördüğü Fransa devlet başkanını dünyanın gözü önünde rezil eden Putin’in, kapısında dakikalarca ayakta beklettiği Erdoğan’a bu sefer yapacaklarını düşünmek dahi istemiyorum.