Devlet Terörü- Devlet Destekli Terör

Terörizm, tarih boyunca bireylerin, grupların ve devletlerin politik, ideolojik veya stratejik amaçlarına ulaşmak için başvurduğu bir yöntem olmuştur. Ancak terörizmin kaynağı sadece bağımsız örgütler ya da bireyler değildir. Devletler de doğrudan ya da dolaylı yollarla terör eylemlerini desteklemiş veya gerçekleştirmiştir. Bu bağlamda, devlet kaynaklı ya da devlet destekli terör kavramı, uluslararası ilişkiler ve güvenlik politikaları çerçevesinde önemli bir yer tutar.

Önceki bölümlerde genel başlıklar altında sıraladığımız hususlara ilave olarak, devlet kaynaklı ya da devlet destekli olması açısından, terörün değişmeyen ve değişen unsurlarını ele alacağız.

1. Stratejik Çıkarlar

Devlet destekli terörizmin ve devlet terörünün en temel ve belki de en tartışmalı unsurlarından biri, stratejik çıkarlardır. Bazı devletler, terörist grupları destekleyerek veya onlarla iş birliği yaparak ulusal hedeflerini ve stratejik çıkarlarını ilerletmeye çalışırlar. Bu destek, maddi yardım, eğitim, silah ve hatta sığınma olanakları sağlama şeklinde olabilir.

Mesela Sovyetler Birliğinin Afganistan’a müdahale ettiği dönemde (1979-1989) ABD, Sovyetlere karşı savaşan cihatçı unsurlara destek vermiştir. ABD’nin bu desteğinin arkasında Sovyetler’e karşı stratejik bir avantaj elde etme amacı bulunmaktaydı.

Son dönemde de Suriye’deki iç savaşın başlangıcından itibaren, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı devletler farklı muhalif gruplara destek verdiler. Bu destek, devletlerin bölgesel stratejik çıkarlarına hizmet etme ana fikri üzerine kurulu olsa da destek verilen grupların neredeyse tamamı başka devletlere göre terör örgütü olarak nitelendirilmekteydi.

Evet, devlet destekli terörizm, stratejik çıkarlar doğrultusunda şekillenir ve terörist grupların devletler tarafından kullanılması, çoğu kere bölgesel veya küresel dengeleri değiştirmek amacıyla yapılan bir hamledir. Fakat bu desteğin insani ve etik yönleri hemen her zaman göz ardı edildiğinden yaşanan gelişmelerde sivil halkın zarar görmesi neredeyse kaçınılmaz olmaktadır.

2. Risk ve Ödül Dengelemesi

Terörizmi destekleyen ya da kullanan devletler için, planlanan ya da icra edilen eylemlerin arkasındaki kararlar genellikle risk ve ödül dengelemesine dayanır. Devletler, terör eylemleriyle elde edebilecekleri bölgesel etki, düşmanı zayıflatma, kamuoyunu etkileme gibi stratejik avantajları, uluslararası yaptırım, itibar kaybı, karşı saldırı gibi risklerle karşılaştırarak hareket ederler.

Libya’nın 1988’de gerçekleştirdiği Lockerbie Saldırısı risk ve ödül dengelemesine iyi bir örnektir. Pan Amerikan Havayolları’na ait Boeing 747 tipi uçak, içine bomba konması sonrası, 21 Aralık 1988’te İskoçya’nın Lockerbie kasabası üzerinde infilak etmişti. Libya’nın desteklediği bu saldırıda 270 kişi ölmüştü. Bu eylem, bir yandan Libya’nın uluslararası toplulukla olan ilişkilerini zedelerken, Libya bir yandan da yaptırımlara maruz kalmıştı. Ancak, Libya bu eylemiyle hasımlarına bir mesaj vermiş ve kendini uluslararası ilişkilerde güç kullanan önemli bir aktör olarak konumlandırmıştı.

1980’lerde İran, Lübnan’da Hizbullah üzerinden etkisini artırmaya çalışmıştı. Bu, İran’ın bölgedeki rakiplerine karşı bir dengeleme hareketiydi. Ancak, bu destek aynı zamanda İran’ı birçok terörist eylemle bağlantılı hale getirmiş ve uluslararası itibarını riske atmıştı.

Son yıllarda Kuzey Kore’nin adı, siber saldırılar ve suikastlar gibi terörist eylemlerle anılır hale geldi. Bu eylemler, bir yönüyle rejimin hedeflerine ulaşmasını sağlasa da diğer yandan uluslararası ilişkilerini zorlaştırmaktadır.

Nihayetinde, devlet destekli terörizm, risk ve ödül dengelemesi üzerine kuruludur. Devletler, elde edebilecekleri avantajları ve potansiyel riskleri sürekli olarak değerlendirerek terörizmi bir araç olarak kullanmayı tercih edip etmemenin kararını verirler.

3. Müdahalelerin Gizlenmesi

Devletler, terör örgütlerini destekleyerek icra ettikleri müdahalelerde, söz konusu eylemin kendileri ile ilişkilendirilmesini önlemeye dönük birtakım tedbirler de geliştirirler. Bu devletler dünya kamuoyu karşısında genellikle kendi katkılarını veya müdahalelerini gizlemeyi veya reddetmeyi tercih ederler. Bu durum, devletlerin uluslararası arenada yüzleşmek istemedikleri sorumluluklardan kaçınmalarını ve itibarlarını korumalarını sağlar.

Suriye iç savaşına müdahil olan ülkelerin dönem dönem bölgede savaşan farklı radikal örgütlere destek vermeleri de bu kapsamda değerlendirilebilir. Müdahil devletler, kimi zaman destekledikleri örgütlerin dışındakileri terör örgütü ilan ederek kendi faaliyetleri legal gösterme gayretinde oldular. Kimi zaman da desteklerini gizlice yürüttüler. Ve bu örgütler eliyle icra ettikleri faaliyetlerde kendilerini saklamış oldular.

Rusya’nın Ukrayna’da Donbas bölgesindeki son 10 yıla yayılan eylemleri de bu kapsamda değerlendirilebilir. Rusya, doğu Ukrayna’da ayrılıkçı hareketi desteklediğini sürekli olarak reddetti, ancak birçok kanıt bu iddiaları destekledi. Nitekim bir yıldır bölgede devam eden savaş, reddedilen desteğin gerçekten de var olduğunu ortaya koydu.

Evet, devlet destekli terörizmde müdahalelerin gizlenmesi esastır. Bu, devletlerin uluslararası arenada yüzleşmek istemedikleri sorumluluklardan kaçınmalarını ve itibarlarını korumalarını sağlar. Ancak, teknolojik ilerlemelerin katkısıyla, bu tür gizli operasyonlar artık daha kolay tespit edilebilmektedir.

4. Desteklenen Grupların İdeolojisi

Devlet destekli terörizmde, devletlerin terör örgütlerine verdiği destek zamanla değişen ideolojik sebeplerle şekillenmiştir. İnsani kaygılardan bağımsız olarak düşünüldüğünde, terör örgütlerine verilen bu destek, devletlerin ulusal veya uluslararası hedeflerine ulaşabilmek için kullandığı bir araç olarak değerlendirilmektedir.

Soğuk Savaş döneminde ABD ve SSCB arasındaki ideolojik çekişme, her iki tarafın da kendi ideolojilerine aykırı düşmeyen grupları desteklemesiyle sonuçlanmıştır. Örneğin, ABD Latin Amerika’da anti-komünist grupları, SSCB ise Afrika’da komünist grupları desteklemiştir. Terör grupları, devletler için bir bakıma stratejik ortaklar ve düşman devletlere karşı bir baskı aracı olarak kullanılmıştır.

Diğer yandan, son dönemlerde, özellikle Orta Doğu’da bazı devletler, dini veya mezhebi sebeplerle belli terör gruplarını desteklemeye başlamışlardır. İran’ın Hizbullah’ı desteklemesi gibi.

Günümüzde artık, devletlerin desteklediği terör gruplarının ideolojileri, sadece komünizm veya kapitalizm gibi büyük ideolojik akımlarla sınırlı kalmamaktadır. Etnik, dini ve özellikler de bölgesel çıkarlar devlet destekli terörizmin cari nedenleri arasında yer almaktadır.

Şu da var ki, devletlerin dış politika hedefleri, terör örgütlerine verdiği destek ile doğrudan ilişkili olabilmektedir. Örneğin, enerji güvenliği, devletler için giderek daha önemli hale gelirken, bu tür stratejik çıkarlar devletlerin hangi terör örgütlerini destekleyeceklerini de belirlemektedir.

Son yıllarda, Suriye’deki iç savaşta farklı devletlerin çeşitli terör gruplarını desteklemesi, bu konunun en güncel örneklerinden biridir. Farklı devletler, hiçbir insani kriter gözetmeden, kendi stratejik ve ideolojik çıkarları doğrultusunda farklı grupları desteklemiştir.

Özetle, devlet destekli terörizm, global siyasi dinamiklerin ve devletlerin ulusal çıkarlarının bir yansıması olarak değişmeye ve dönüşmeye devam etmektedir.

5. Destek Biçimleri:

Devletlerin terör örgütlerine sağladığı destekler, tarihsel süreç içerisinde farklılaşan yöntemler ve stratejilerle gerçekleştirilmiştir. Bu destek, kimi zaman doğrudan kimi zaman da dolaylı olarak gerçekleşmiştir.

Silah ve Mühimmat: Özellikle Soğuk Savaş döneminde devletler, ideolojik sebeplerle terör örgütlerine doğrudan silah ve mühimmat sağlamışlardır. Örneğin, ABD’nin 1980’lerde Afganistan’da Sovyetlere karşı savaşan cihatçı gruplara Stinger füzeleri sağlaması bu tür bir destektir.

Eğitim: Terör örgütlerine taktik, strateji veya silah kullanımı konusunda eğitim verilmesi de doğrudan bir destek olarak uygulanmıştır. Özellikle istihbarat örgütlerinin bu tür eğitimlere büyük katkı sağladığını söyleyebiliriz.

Finansal Yardım: Terör örgütlerine ve elemanlarına maaş ödemek, operasyonlarını finanse etmek ya da propaganda faaliyetleri için gerekli olan kaynakları sağlamak amacıyla finansal destek sağlanması da bilinen bir gerçekliktir. Bu destek, çoğu zaman özel bankalar, karmaşık para transfer yöntemleri ya da özel kuryeler aracılığıyla gerçekleştirilmektedir.

Lojistik Destek: Teröristlerin sınırlar arası hareketlerinin sağlanması, güvenli bölgelerde barınmaları, tedavi veya dinlenme olanakları sunulması ise lojistik destek kategorisinde ifade edilebilir.

Diplomatik ve Siyasi Koruma: Bir terör örgütünün veya üyesinin, uluslararası alanda diplomatik veya siyasi koruma görmesi de önemli bir destek türüdür. Nitekim, bazı ülkeler birçok eyleme karışmış, insan öldürmüş teröristleri iade etmeyerek ya da onlara siyasi sığınma hakkı tanıyarak bu tür bir koruma sağlayabilmektedirler.

Terörist örgütlerine verilen be destekler, uluslararası iş birliği dinamiklerini doğrudan etkilemektedir. Bir ülkenin bir terör örgütüne verdiği açık veya gizli destek, doğal olarak bu ülkenin diğer ülkelerle ilişkilerini gerilimli hale getirmektedir.

Son dönemde, Yemen’deki iç savaşta, Husi militanlarına İran tarafından sağlanan destek ya da Suriye’deki farklı gruplara Rusya, ABD ve diğer ülkelerin sağladığı destekler, devletlerin terör örgütlerine nasıl farklı destekler sağladığını gösteren güncel örneklerdendir.

6. Gizlilik

Terörist eylemlerin ve devlet destekli terörizmin, genellikle dikkat çekmeyen, belirli bir iz bırakmayan ve gizliliğe önem veren yapılarla gerçekleştirilmesine gayret edilir. Ancak, teknolojinin ilerlemesi ve istihbarat toplama yöntemlerinin gelişmesi ile birlikte, gizlilik unsuru da değişikliklere uğramıştır.

Teröristler, telsizlerden internet üzerinden şifrelenmiş mesajlaşma platformlarına kadar geniş bir iletişim araçları yelpazesi kullanmaktadırlar.

Finans yöntemi olarak Bitcoin gibi kripto paraları kullanarak anonim finansal transferler yapabilme imkanına sahiptirler. Bu tür transferler, geleneksel bankacılık sistemlerinden daha gizlidir ve takibi zordur.

Gizliliğin gelişmesi ve teröristlerin gelişen teknolojiyi kullanarak izlerini kaybettirmeleri karşısında devletler de istihbarat toplama yöntemlerini sürekli olarak güncellemektedirler.

Devletler, destekledikleri terör eylemlerinde, çoğunlukla örtülü operasyonlarla hareket ederler. Örneğin, 2006 yılında Litvinenko’nun ölümü, Rus istihbaratıyla bağlantılı olduğu iddia edilen radyoaktif maddeyle zehirlenme olayı olarak bilinmektedir.

WikiLeaks ve Edward Snowden olayındaki bilgi sızdırmaları sonucunda ortaya çıkan tablo, devletlerin istihbarat toplama yeteneklerini ve bu sorunlarla mücadele etme gayretlerini de ortaya koymuş oldu. Bu tür sızdırmalar, gizliliğin ne kadar kritik bir unsur olduğunu göstermiş oldu.

Gizlilik, terör örgütleri ve devletler için kritiktir; bu yüzden her iki taraf da gizlilik yöntemlerini sürekli olarak güncellemektedir.

*****

Sonraki yazımızda terörizme dair gelecek projeksiyonu üzerine kısa bir değerlendirme yapacağız.