Terörün Değişmeyen Unsurları

Terörist eylemler, tarih boyunca birçok farklı coğrafyada, ideolojide ve siyasi hedefte ortaya çıkmıştır. Bu eylemlerin arkasındaki motivasyonlar, kullanılan yöntemler ve hedeflenen sonuçlar zamanla değişiklik gösterse de bazı temel unsurlar bu değişimlere karşın sabitliğini korumuştur.

Bu değişmez unsurlar, terörizmin tanımlanmasında ve anlaşılmasında kritik bir öneme sahiptir. Bu evrensel ve değişmeyen unsurların ne olduğunu, neden bu kadar önemli olduklarını ve terörizmin genel yapısındaki yerlerini, aşağıda ele alacağız:

1. Şiddetin Kullanılması

Terörizmin en tanımlayıcı ve değişmeyen özelliklerinden biri şiddetin kullanılmasıdır. Terörizm ister bireysel ister devlet destekli olsun, genellikle belirli bir amacı gerçekleştirmek için şiddeti bir araç olarak kullanır.

Şiddet, terör örgütlerinin mesajlarını iletmek, korku yaratmak ve politik veya toplumsal değişiklikleri tetiklemek için bir araç olarak kullanılır. Ortaya konan şiddetin psikolojik etkisi, medyanın da sağladığı iletişim olanakları ile daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlar.

Teknolojik gelişmelere, yeni taktiklere ve stratejilere rağmen, şiddetin kullanılmasının temel bir özellik olarak kalması, terörizmin temel doğasını gözler önüne sermektedir. Rahatlıkla diyebiliriz ki şiddet, teröre dair tanımlamaların merkezinde yer alır ve terör eylemlerinin ana bileşenlerinden biridir.

Mesela 1972 yılında Münih’te düzenlenen Olimpiyat Oyunları’nda Filistin Kurtuluş Örgütü’nden (FKÖ) ayrılan Kara Eylül adlı örgütün mensubu sekiz silahlı kişinin, 5 Eylül 1972’de sabaha karşı Münih’teki olimpiyat köyüne girerek İsrail takımının kaldığı yeri basması ve İsrailli sporcuları rehin alması dünya genelinde büyük bir şok etkisi yaratmıştır.

Yüzyılın başında, El Kaide terör örgütü tarafından ABD’de ikiz kulelere gerçekleştirilen 11 Eylül Saldırıları, binlerce insanın ölümüne neden olmuş ve terörizmin küresel bir sorun olduğunu tüm dünyaya göstermiştir.

2019 yılında Yeni Zelanda’da iki camiye düzenlenen saldırı, terörizmin şiddet unsuruyla nasıl sınır tanımadığını göstermektedir. Saldırıda, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 51 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu saldırı da farklı bir coğrafya ve kültürde, farklı bir ideolojiyle gerçekleştirilen, şiddetin korkunç etkisini gözler önüne seren örneklerden birisidir.

Özetle, terör eylemlerinin değişen taktik ve yöntemlerine rağmen, şiddetin kullanılması terörizmin değişmeyen ve en tanımlayıcı unsurlarından biridir.

2. Masum Siviller

Terörist saldırıların bir diğer değişmeyen özelliği de genellikle masum sivillerin hedef alınmasıdır. Terörist eylemler, kamuoyunda şok ve dehşet yaratmak, toplumsal ya da politik değişimleri zorlamak amacıyla gerçekleştirildiğinde bu saldırılarda çoğu zaman doğrudan ya da dolaylı olarak siviller de hedef haline gelir.

Örneğin, 1995 yılında Aum Shinrikyo tarikatının Tokyo metrosunda sarin gazı kullanılarak gerçekleştirdiği saldırıda, onlarca kişi öldürülmüş ve binlerce kişi de yaralanmıştır.

2004 yılında bu sefer Madrid Tren İstasyonu’da El Kaide terör örgütü ile bağlantılı olduğu düşünülen bir grup tarafından gerçekleştirilen saldırılarda 190’dan fazla kişi hayatını kaybetmiştir.

2019 Sri Lanka saldırıları, teröristlerin masum sivilleri nasıl hedef alarak dehşet saçtığını gösteren en yeni örneklerden biridir. Paskalya günü, birçok kilise ve otelde eş zamanlı bombalı saldırılar düzenlenmiş ve bu saldırılarda 250’den fazla kişi hayatını kaybetmiştir.

Teröristlerin masum sivilleri hedef almasının ana nedeni, toplumda yaygın bir korku ve panik ortamı yaratmak, hükümetleri ve kamuoyunu etkileyerek taleplerini kabul ettirmektir. Masum sivillerin hedef alınması, bu tür eylemlerin toplum üzerindeki psikolojik etkisini en üst düzeye çıkarmak amacıyla ortaya konan bir stratejidir. Teknolojik ilerlemeler ve yeni taktikler, terörizmin bu temel özelliğini değiştirmemiştir.

3. Politik Amaç

Terör eylemleri, belirli bir siyasi değişiklik talebi olmaksızın sadece korku ve panik yaratmak için yapılmaz. Bu eylemlerin arkasındaki en belirgin ve değişmeyen nedenlerden biri politik amaçlardır. Teröristler, genellikle bir devleti, hükümeti veya belirli bir politik yapıyı hedef alarak siyasi taleplerini veya hedeflerini ileri sürerler.

Örneğin, 20. yüzyılın sonlarına doğru, İngiltere’nin Kuzey İrlanda üzerindeki egemenliğine karşı IRA tarafından gerçekleştirilen bir dizi terörist eylem, İrlanda’nın birleşmesi için politik bir talebi desteklemekteydi. Benzer şekilde ETA, Bask bölgesinin İspanya’dan bağımsızlığını elde etmesi amacıyla bir dizi terörist eylemde bulundu.

Son yıllarda Suriye’de yaşanan iç savaş, birçok terörist grubun siyasi amaçları doğrultusunda hareket ettiği bir ortam haline geldi. Örneğin, IŞİD, radikal dinci bir ideoloji ile Suriye ve Irak’ta geniş bir toprak üzerinde halifelik kurma amacını dünya kamuoyuna ilan etti.

Terörizm, siyasi bir amacı olan gruplar için etkili bir araç olarak görülmektedir. Esasında, devletler ya da uluslararası topluluklar karşısında zayıf olan bu gruplar, terörist eylemlerle dikkat çekmeyi ve taleplerini daha geniş bir kitleye duyurmayı amaçlarlar.

Teröristlerin masum sivilleri hedef almasının ana sebeplerinden biri de işte bu politik amaçlarına ulaşabilmektir. Siviller üzerinde oluşturdukları baskı ile devletleri veya uluslararası toplulukları istedikleri politik değişiklikleri yapmaya zorlamaya çalışırlar.

4. Psikolojik Etki

Terörist eylemlerin öncelikli amaçlarından birisi fiziksel zarardan ziyade psikolojik bir etki yaratmaktır. Terörist saldırılar, hedef kitle üzerinde korku, panik ve belirsizlik yaratmayı amaçlar. Böylelikle, insanların günlük yaşamlarında ve alışkanlıklarında değişiklik yapmalarının önü açılır. Bu da teröristlerin politik veya ideolojik amaçlarına ulaşmalarını kolaylaştırır.

Saldırı sonrasında ölen insanların sayısından ziyade saldırı ile birlikte kamuoyuna yayılan korku atmosferi ve benzer saldırıların devam edebileceğine dair toplumlarda oluşan kaygı psikolojik etkinin dozunu arttırmaktadır.

Nitekim 11 Eylül gibi binlerce insanın ölümüne neden olan ya da 13 kişinin hayatını kaybettiği Tokyo Metrosuna yönelik sarin gazı saldırısı ve daha pek çok terör saldırısında terör gruplarının psikolojik etkiyi ön planda tutan bir amaç taşıdıklarını söyleyebiliriz.

Aynı şekilde, son yıllarda, Avrupa’nın birçok başkentinde gerçekleşen terörist saldırılar, kıta genelinde güvenlik endişeleri yaratmıştır. Bu saldırılar, halk üzerinde derin bir psikolojik etki bırakarak, günlük yaşantıları ve alışkanlıkları üzerinde değişikliklere neden olmuştur.

Teröristler, geniş kitleleri psikolojik açıdan etkileyebilmek için medyanın gücünden mutlaka faydalanırlar. Bir saldırının yarattığı korku ve panik, medya aracılığıyla tüm dünyaya yayılır. Özellikle sosyal medya platformları sayesinde, bir terörist saldırının görüntüleri saniyeler içinde milyonlarca insana ulaşır, bu da korku ve panik duygusunun çok daha hızlı yayılmasına neden olur.

5. Asimetrik Savaş

Terör eylemleri, genellikle büyük ve kurumsal bir güçle savaşamayacak kadar küçük olan gruplar tarafından gerçekleştirilir. Bu durum, teröristlerin asimetrik savaş yöntemlerini benimsemelerine neden olur. Asimetrik savaş, askeri açıdan daha zayıf olan bir tarafın, askeri açıdan daha güçlü bir rakibe karşı belirli avantajlar kullanarak savaşması anlamına gelir. Terörist gruplar, genellikle sayıca az oldukları ve geleneksel askeri güce sahip olmadıkları için bu yöntemi sıkça benimserler.

Kuzey Vietnam ve Vietkong gerillaları, Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı asimetrik savaş taktikleri kullanarak direniş göstermiştir. Bu, ormanlık alanlarda pusuya düşme ve tuzak kurma gibi geleneksel olmayan savaş yöntemlerini içeriyordu.

1980’lerde, Afganistan’da cihatçı militanlar asimetrik savaş taktiklerini kullanarak Sovyet güçlerine direnmiştir.

Son yıllarda da özellikle Orta Doğu’da IŞİD gibi terörist gruplar, intihar saldırıları, pusu ve bombalı araçla saldırı gibi asimetrik savaş taktiklerini kullanarak bölgesel ve uluslararası güçlere direnmiştir.

Teröristler, teknolojik imkanlardan yararlanarak asimetrik savaş yöntemlerini daha da etkili bir şekilde kullanabilmektedirler. Örneğin, insansız hava araçlarının (İHA) kullanımı, zayıf olan bir grubun bile büyük ve güçlü ordulara karşı ciddi bir tehdit oluşturmasına olanak tanımaktadır.

Özetle, asimetrik savaş yöntemleriyle terörist gruplar geleneksel askeri yöntemlere sahip olmadan daha güçlü rakiplere karşı direnç gösterebilmektedirler. Sahip olduğu araçlar dönemden döneme değişse de asimetrik savaş, terörist grupların tarih boyunca sıkça başvurduğu değişmeyen bir stratejidir.

6. Propaganda ve Medya Kullanımı

Terörist eylemlerin arkasında genellikle bir mesaj veya bir amacın yayılmasına yönelik bir çaba vardır. Propaganda ve medya, terörist grupların bu mesajları geniş kitlelere ulaştırmak için sıkça kullandığı araçlardır. Bu kullanım, terörist grupların kendi amaçlarına sempati duyan bireyleri mobilize etmelerine, korku yaratmalarına ve karşıtlarını zayıflatmalarına da olanak tanır.

Sosyal medya platformlarının yaygınlaşması ve geniş kitlelere farklı platformlardan eş zamanlı olarak ulaşabilme imkanı terör örgütleri tarafından da etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Bunu yaparken kullanılan medya kanallarının bazılarında sahte hesaplarla kullanıcı kimliği gizlenmektedir. Diğer yandan doğrudan propaganda imkanından yararlanmak için kendi adlarını gizlemeden yayın yapma imkanını kullanan terör örgütleri de vardır.

Mesela PKK terör örgütü Türkiye dışından yaptığı yayınlarda doğrudan propaganda yöntemi ile adını, kimliğini ve faaliyetlerini gizlemeden medya araçlarını etkin bir biçimde kullanmaktadır.

2010’ların ortalarından itibaren IŞİD, sosyal medya platformlarını, özellikle Twitter ve YouTube’u, propaganda videolarını yaymak ve yeni üyeler kazanmak için aktif bir şekilde kullanmıştır.

Geçmişte de benzer örnekleri görmek mümkündür. 20. yüzyılın ikinci yarısında, IRA, Britanya’nın Kuzey İrlanda politikalarına karşı olan direnişini vurgulamak ve 1970’lerin sonlarına doğru, İtalya’da Kızıl Tugaylar adlı aşırı sol grup, propaganda materyallerini genişletmek ve gençleri radikalize etmek için yazılı propaganda materyallerini ve radyo yayınlarını kullanmıştır.

Propaganda ve medya kullanımı, terörist grupların mesajlarını yaymak, destek toplamak ve karşıtlarına karşı psikolojik bir avantaj elde etmek üzere her zaman kullandıkları önemli bir araçtır. Şekli, türü ve yöntemi değişse bile, terör organizasyonlarının propaganda ve medya araçlarına olan bağımlılıkları devam etmektedir.

7. İdeolojik Bağlılık

Terörizmin köklerinde, bireylerin veya grupların sıkı bir şekilde bağlandığı bir ideoloji bulunmaktadır. Bu ideolojik bağlılık, bireyleri terör eylemlerine teşvik eden ana itici güçtür. Teröristler, inandıkları ideolojiyi savunmak veya yaymak için şiddet kullanmaktan çekinmezler. Bu ideolojik bağlılık, tarihsel olarak terörizmin ana motivasyonlarından biri olmuştur ve değişmemiştir.

1970’lerde Almanya’da faaliyet gösteren solcu Baader-Meinhof terör örgütü, kapitalist sisteme ve Amerikan emperyalizmine karşı sıkı bir ideolojik bağlılığa sahipti.

1995 Tokyo metrosunda gerçekleştirdiği sarin gazı saldırısından bilinen Aum Shinrikyo örgütü, kendi mistik inançlarına dayanan apokaliptik bir ideolojiyi savunuyordu.

Radikal dinci bir ideolojiye sahip olan El-Kaide terör örgütü de Batı’nın Müslüman ülkelere müdahalesine karşı cihad çağrısında bulunarak birçok terör saldırısı düzenlemiştir.

İdeolojik bağlılık her zaman, terörist eylemlerin arkasındaki ana motivasyonlardan biri olarak kalmaya devam etmiştir.

8. Tepki Olarak Terör

Terörizmin süreklilik gösteren bir başka özelliği de terörist eylemlerin, belirli politik, ekonomik veya sosyal değişikliklere tepki olarak gerçekleşmesidir. Terörün tepki olarak gerçekleşmesi, tarihsel süreçte değişmeyen bir özelliktir.

Bu, teröristlerin ya da terör örgütlerinin genellikle dışsal etkenlere karşı duydukları hoşnutsuzluğu ve öfkeyi yansıtmaktadır. Nitekim geçmişte birçok terör eylemi, o dönemin baskılarına, adaletsizliklere veya haksızlıklara bir tepki olarak gerçekleştirilmiştir.

IRA, 20. yüzyılın sonlarına doğru, İngiltere’nin Kuzey İrlanda üzerindeki kontrolüne tepki olarak birçok terörist saldırı gerçekleştirmiştir.

ETA, İspanya’daki Bask bölgesinin bağımsızlığı için, hükümetin politikalarına tepki olarak saldırılar düzenlemiştir.

Filistinli grupların, İsrail’in Filistin topraklarına yaptığı müdahalelere ve baskılara tepki olarak gerçekleştirdiği intihar saldırıları ve roket saldırıları da bu kategoriye girer.

9. Sınır Ötesi Etki

Terörist hareketler, tarih boyunca sadece bir bölge veya ülkeyle sınırlı kalmamıştır. Terör örgütlerinin, başka ülkelerdeki olaylara veya politikalara tepki olarak gerçekleştirdiği saldırılar veya bu örgütlerin yabancı destekçileri de olmuştur. Terörist eylemlerin sınır ötesi etkisi, uluslararası güvenliği ve dünya politikasını derinden etkileyen bir faktördür.

Örneğin, El Kaide’nin 2001 yılında ABD’de gerçekleştirdiği 11 Eylül saldırılarının, Amerika’nın Orta Doğu politikalarına tepki olarak gerçekleştirildiği öne sürülmüştür. Bu saldırı, terörizmin uluslararası bir tehdit olduğunu tüm dünyaya göstermiştir.

Kızıl Tugaylar, 1970’lerde İtalya’da faaliyet gösteren bir solcu terörist grup olmakla birlikte, diğer Avrupa ülkelerindeki benzer solcu hareketlerle bağlantılıydı ve bazen sınır ötesi eylemlerde de bulunuyordu.

Ortadoğu’da kurulmuş olmasına rağmen, IŞİD’in gerçekleştirdiği terör saldırıları Avrupa’nın birçok yerine yayılmıştır. Paris, Brüksel ve Nice gibi şehirlerdeki saldırılar, terörist hareketlerin sınır ötesi etkisini bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Sınır ötesi etki özelliği ile terörizm, ülke sınırlarını aşarak global bir tehdide dönüşmektedir. Ülkelerin ve uluslararası topluluğun bu tehdidi daima ciddiye almasını gerekmektedir.

*****

Bir sonraki yazımızda terörün değişken unsurlarına değineceğiz.