Terör Nedir Terörist Kimdir?

Ekim ayı içerisinde, önce Hamas’ın İsrail topraklarında sonra da İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği saldırılarda binlerce sivil hayatını kaybetti. Hem taraflar hem de onları destekleyenler birbirlerini terörist olarak niteledi.

Yıllardır süren çatışmalarda her iki taraf da topraklarını savunmak için mücadele ettiğini öne sürüyor. Yıllardır süren çatışmalarda her iki taraftan da siviller ve masumlar hayatını kaybediyor.

Yıllardır sonuçlanmamış ve daha uzun yıllar boyunca da sonuçlanmayacak bir tartışma bu: Terör nedir, terörist kimdir?

Terör, tarih boyunca toplumların ve devletlerin karşı karşıya kaldığı en karmaşık ve tartışmalı konulardan birisi. Toplumların sosyal, ekonomik ve politik yapılarına derinden etki eden ve hukuksuz ve orantısız şiddet eylemleriyle kendini gösteren bir fenomen. Bununla birlikte, terör nedir ve terörist kimdir sorularının üzerinde mutabık kalınan evrensel bir cevabı yok. Bunun nedeni, ortaya çıkan tanımlamaların zamana, yere, olaylara ve hatta kişisel veya toplumsal perspektiflere göre değişkenlik göstermesidir.

Sıklıkla verilen bir örneği burada ifade edecek olursak, birileri için özgürlük savaşçısı olarak görülen eylemci, başkaları için terörist olarak nitelendirilebilmektedir. Bu durum, kavramların subjektifliğini ve göreliliğini açıkça ortaya koymaktadır.

Türkiye, Ortadoğu ve diğer birçok ülke ve bölge, terörizmin değişen yüzüyle mücadele ederken, bu mücadelenin doğru yapılabilmesi için terör ve terörist kavramlarına dair net ve adil tanımlamalara ihtiyaç duymaktadır. Terör, genel ve basit bir yaklaşımla siyasi, ideolojik veya dini amaçlarla gerçekleştirilen şiddet eylemleri olarak tanımlansa da bu tanımın kapsamı ve sınırları konusunda uluslararası bir uzlaşıya varılması bugüne kadar mümkün olmamıştır.[1]

Dünya genelinde yaşanan şiddet olayları, terörün sadece bir ülkenin ya da bölgenin meselesi olmadığını, global bir tehdit olduğunu ortaya koymuştur. Nitekim, Soğuk Savaş döneminden günümüze kadar terör ve terörist kavramlarının evriminde birçok dönüm noktası yaşanmıştır. Bu evrim, terörizmin nedenleri, yöntemleri ve hedefleri kadar, devletlerin ve toplumların bu konudaki algılarını ve yaklaşımlarını da etkilemiştir.

Tanımlama çabalarındaki zorluk, temelde uluslararası menfaatlerin çelişmesinden kaynaklanmaktadır. Diğer yandan dinlerin radikal yorumu ve yükselen ideolojik ve eylemsel milliyetçi söylemler de bu çabaları sekteye uğratmaktadır.

Toplumların ve devletlerin tehdit algılamaları, terör ve terörle bağlantılı tanımların şekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte terörizmin niteliği, kullanılan yöntemler ve hedefleri zamanla değişmiştir. Teknolojik ilerlemeler, küreselleşme, sosyopolitik değişiklikler ve ideolojik kaymalar, terörist eylemlerin karakterini değiştirmiştir. Ancak bazı unsurlar, terörizmin özünde ne kadar değişiklik olursa olsun, sabit kalmıştır.

Bu noktada terörizmin evriminde değişen ve değişmeyen unsurları, dikkat çeken yönlerinin altını çizerek ele almanın önemli olduğunu düşünüyorum. Hem bireysel terörist eylemler hem de devlet destekli terörizm bağlamında üzerinde durulması gereken bu unsurlar, terörizmin karmaşık yapısını ve tarihsel seyrini anlamak açısından da önemlidir. Bu unsurların birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunduğuna dair örneklerle, konunun çok boyutluluğunu ortaya koymaya çalışacağız. Bu çerçevede, gerçek olaylara ve örnek terör eylemlerine atıfta bulunarak çalışmamızı somutlaştıracağız.

Terörizmin değişmeyen ve değişen unsurlarını ortaya koyarken özellikle son yüzyılda yaşanan gelişmelere odaklanacağız ve Amerikalı bir siyaset bilimci olan David C. Rapoport’un kronolojik sınıflandırmasından yararlanacağız. Rapoport, uluslararası ilişkiler ve terörizm konularında uzmandır ve terörizmin tarihsel evrimini inceleyen ve sıklıkla referans alınan çalışmalarıyla tanınmıştır.

Rapoport’un “Modern Terörizmin Dört Dalgası” teorisi, terörizmin tarihsel gelişimini dört ayrı “dalga”ya ayırır[2]:

  1. Anarşist Dalga (1880’ler – 1920’ler): Bu dönemde, anarşistler monarşist hükümetlere karşı eylemler düzenlemişlerdir. Bu dalganın en belirgin özelliği, suikastlar ve bireylerin tek başlarına veya küçük gruplar halinde gerçekleştirdiği eylemlerdir. Bu dalganın en ünlü eylemi, 1914’te Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand’a düzenlenen suikasttır.
  2. Anti-Kolonyal Dalga (1920’ler – 1960’lar): Bu dönemde, kolonyalizme ve emperyalizme karşı mücadele eden ulusal kurtuluş hareketleri ortaya çıkmıştır. Bu hareketler, kendi ulusal bağımsızlıklarını kazanmak için şiddet eylemlerini kullanmışlardır. Örneğin, Cezayir’de Fransız kolonizasyonuna karşı mücadele eden Cezayir Ulusal Kurtuluş Cephesi bu dalgaya dahildir.
  3. Yeni Sol Dalga (1960’lar – 1990’lar): Bu dönemde, sosyalist ve Marksist ideolojilere dayalı terörist hareketler ortaya çıkmıştır. Bu hareketler, kapitalizme, emperyalizme ve Batı’nın kültürel değerlerine karşı mücadele etme iddiasında bulunmuşlardır. Örneğin, Türkiye’de PKK, Batı Almanya’da Kızıl Ordu Fraksiyonu ve İtalya’da Kızıl Tugaylar bu dalganın içerisinde yer almaktadır.
  4. Dini Dalga (1990’lar – Günümüz): Bu dönemde, değişik dini ideolojilere dayalı terörist hareketler öne çıkmıştır. El Kaide, IŞİD, Aum Shinrikyo bu dalganın temsilcilerindendir.

Bir sonraki yazımızda, Rapoport’un sınıflandırmasından da yararlanarak terörizmin değişmeyen ve devamında da değişken unsurlarının neler olduğuna daha yakından bakacağız.


[1] Terörün tanımlanmasına dair yaklaşımları ve ortaya çıkan sorunları başka bir yazı serisinde ele alacağız.

[2] Yeni Nesil Terörizm, Editör: Muhittin Imıl, sf:18