Duhok’un Amedi ilçesine bağlı Metina bölgesinde KDP Peşmergeleri ve PKK Terör Örgütü arasında 5 Haziran 2021 tarihinde yaşanan sıcak temasta 5 Peşmerge yaşamını yitirmişti. Peşmerge güçleri, yaşanan çatışmanın ve ölümlerin sorumlusu olarak PKK’yı gösterdi. Ardından 27 Temmuz 2021 tarihinde PKK, 3 elemanı ile irtibatlarının kesildiğini açıklayarak KDP’yi suçladı. Bölgede son yılların en sıcak dönemi yaşanıyor.
TSK, Pençe-Kaplan operasyonları kapsamında sınır ötesinde yaklaşık 30 km derinliğe girdi. Kritik noktalara kalıcı üs bölgeleri kuran Türkiye, terör örgütünün Medya Savunma Alanları olarak adlandırdığı bölgede alan hâkimiyetini ele geçirmeyi hedefliyor. Hareket kabiliyeti kısıtlanan PKK’nın güneye inmesi ve operasyon alanını genişletmek istemesi KDP ile karşı karşıya gelmesine neden oldu. PKK bir süredir, KDP’nin hâkim olduğu Erbil ve Duhok’ta sürekli olarak Peşmergeye zorluk çıkarıyor.
PKK yerel halkın KDP üzerinden ya da direkt olarak Türk istihbarat birimlerine bilgi vermesini engellemek amacıyla, tarlasına/köyüne gidip gelmek isteyen yöre halkına kendi onayını şart koşuyor. Bu durum doğal olarak Peşmergeyle aralarındaki gerilimi alevlendiriyor.
İpleri Koparan Sincar Antlaşması…
IŞİD’in Irak ve Suriye’de bir çok bölgeyi ele geçirmesinden sonra Kürt yerleşim alanlarına saldırması, PKK ile Peşmergeyi aynı safta birleştirmişti. PKK, IŞİD’e karşı verdiği savaşın neticesinde Sincar ve Kerkük gibi yerlere daha fazla yerleşti. 17 Ekim 2017’de Peşmerge, Sincar’dan çekilince PKK, Haşdi Şabi ile anlaşarak oradaki varlığını güçlendirdi. Haşdi Şabi; Irak’ın önde gelen Şii din adamı Ayetullah Sistani’nin IŞİD’e karşı ulusal seferberlik talep eden fetvası üzerine kurulan Şii paramiliter/yarı resmi, silahlı birliklerdir. Haşdi Şabi her ne kadar farklı gruplardan oluşsa da İran’ın etkisi altında olduğu tartışılmaz.
Türkiye doğal olarak, PKK’nın Şengal’de güçlenmesini istemiyor. Haşdi Şabi’nin varlığı ise mevcut Suriye politikalarına göre hem Türkiye hem de ABD için istenmeyen bir durum.
Hatırlanacağı üzere, 9 Ekim 2020’de BM gözetiminde Bağdat’taki Irak Federal Hükümeti ile Erbil’deki IKBY arasında, Sincar’ın güvenliğini sağlamak ve bölgeyi yeniden inşa etmek üzere “Sincar Anlaşması” imzalandı. Anlaşma, Haşdi Şabi birlikleri ile PKK’nın ve onunla bağlantılı grupların Sincar çevresindeki varlığına son verilmesini içeriyor. Üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen henüz anlaşma maddelerinin uygulanmasına dönük hamlelerin atılmadığını belirtmek isterim.
Sincar neden önemli?..
Sincar Dağı, haritada görüldüğü üzere Suriye ile Irak arasında stratejik bir bölgede bulunan, hem PKK hem de İran açısından çok önemli bir bölge ve güzergahtır. Aynı zamanda Sincar Dağı korunmak ve savunma yapmak için de çok elverişlidir. İran ile Suriye arasındaki bağlantı için de en uygun rotadır.
PKK, Peşmergenin Sincar’ı IŞİD’e bırakıp geri çekilirken kendisinin savaşarak Ezidileri koruduğunu ve bedel ödediklerini savunuyor. O yüzden de yönetimde söz sahibi oldukların iddia ediyor.
İran, Suriye ile bağlantısını güçlü tutabilmek için burayı kendi kontrolünde bulundurmak istiyor.
ABD, İran’ın Suriye’ye müdahalesinde Sincar’ın güvenli bir askeri liman haline gelmesini engellemek için Haşdi Şabi’nin bölgeden çıkmasını isterken PKK’yı da törpüleyerek daha yerel bir Kürt yapılanması kurmaya çalışıyor. Böylelikle Suriye’de aktör yaptığı Kürtleri, Suriye’nin geleceğinde de kabul edilebilir bir unsur haline getirmek istiyor. Ayrıca PKK’yı, Suriye Kürtleri ile IBKY arasında bir engel olarak da görüyor.
Türkiye ise PKK’nın Sincar Dağını ikinci bir Kandil yapabileceği kaygısıyla, Irak merkezi yönetiminin kontrolü ele almasını istiyor.
Pence-Kartal operasyonları…
Pence-Kartal operasyonlarının zamanlamasına dikkat edildiğinde, ABD’nin de içinde olduğu bir konsensüs tarafından PYD ile PKK arasındaki bağların koparılmak istendiği söylenebilir. ABD’nin kısa vadede Türkiye’yi memnun edecek bu hamlesinin uzun vadede Suriye ve Irak Kürtlerini birleştirmeye dönük olduğunu değerlendirebiliriz.
Bu kapsamda Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 19 Ocak 2021 tarihli Bağdat ziyareti önemliydi. Akar’ın Bağdat ziyaretinde Sincar operasyonuyla birlikte Ovaköy Sınır Kapısı da görüşülen konuların başında yer aldı. Türkiye, PKK’nın Sincar’dan çıkarılmaması halinde Irak’a operasyon yapacağını iletti. Ovaköy Sınır Kapısı ekonomik olarak Türkiye’ye bağımlı Erbil’i sıkıştırmak için Türkiye ve Irak arasında Habur Sınır Kapısı dışında ikinci bir sınır kapısı olarak planlanıyor. Ovaköy mevkiinde açılması planlanan yeni sınır kapısı Şengal Dağı’nın doğusundan geçecek otoyol ile doğrudan Bağdat’a bağlanacak. Tabi ki Erbil yönetimi Habur Sınır Kapısına 20 km mesafede yeni bir sınır kapısının, ihtiyaçtan çok kendisini devre dışı bırakmaya dönük planların bir parçası olduğunun farkında.
2014 yılında bağımsız Kürdistan referandumunda Türkiye ve Irak’ı karşısına aldığında yaşadığı çaresizliği tekrar yaşamak istemeyen KDP, kendi politik hedeflerine de uygun olarak PKK’ya karşı Türkiye ile beraber hareket ediyor. Öte taraftan, PKK’nın zayıflaması KDP’nin sadece Irak’ta değil aynı zamanda Suriye’de de güçlenmesi anlamına geleceğinden, bu durum Türkiye’nin Bağdat hükümeti ile çalışmasını zorunlu kılıyor.
Son olarak Pençe-Kaplan Operasyonları için, PKK’ya Suriye’de diz çöktürmek adına, mutfağında ABD’nin olduğu operasyonlar silsilesidir diyebiliriz. Gelinen aşamada Pençe-Kaplan Operasyonları taktik olarak başarılı görünse de 2013 yılından itibaren açılım süreci ile başlayan PKK’nın Rojova’ya yerleşmesi ve IŞİD’e karşı savaşarak meşrutiyet kazanması, AKP iktidarının stratejik bir hatasıydı.
Ne derler? Stratejik hatalar taktik başarılarla telafi edilemez!