Kaçakçılık

Türkiye – Suriye Kriminal İlişkiler | 1

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki Suriye-Türkiye sınırında yaşanan olay ve gelişmelerin kriminal boyutu konusunda sadece basında çıkan haberler bile binlerle ifade edilebilir. Bu yoğunluk bize, bu kapsamda yapılacak değerlendirmelerde konunun ne kadar vahim bir durumda olduğunu, iki devlet bölgesinde de otorite eksikliğinin, rüşvet ve yolsuzluğun, devlet mekanizmalarındaki aksamanın, kamu görevlilerinin suça bulaşmasının ve bölgede yaşanan uzun süreli istikrarsızlığın boyutları hakkında bilgi vermektedir.

Şüphesiz bu konuyu tüm boyutları ile ele almak, yaşanan gelişmelerden sağlıklı bilgiler alabilmek ve doğru değerlendirmelerde bulunabilmek gerçekten de oldukça zordur. Ancak bölgeyi tanıyan, bu bölgede görev yapmış, bölge insanının karakterini, kültürünü, örf ve adetlerine aşina, aynı zamanda güncel gelişmeleri iyi bir şekilde takip eden kişilerin yapacakları değerlendirmeler önemlidir.

Biz bu çalışmamızda Suriye-Türkiye ilişkileri bağlamında ortaya çıkan kriminal konuları genel anlamda kaçakçılık, uyuşturucu kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, petrol kaçakçılığı, silah kaçakçılığı ve tarihi eser kaçakçılığı boyutlarıyla ele almaya çalışacağız.

İstikrarsızlık yaşanan bir bölgede insanların geçimlerini temin etmek ve hayatta kalmak için kaçakçılığa başvurmaları yaşanan güncel şartlar altında doğal bir sonuçtur. Ancak Suriye ile Türkiye arasındaki sınırda yaşanan kaçakçılık sorunu, neredeyse Osmanlı devletinin yıkılması ile birlikte başlayan ve bugüne kadar devam eden bölgesel bir realitedir.

Öyle ki, Cumhuriyetin ilk yıllarında bile bu sorunun çözümüne dair hazırlanmış pek çok rapor bulunmaktadır. Yani genç Türkiye Cumhuriyeti dahi durumun hassasiyetini görmüş ve tedbir almak için çeşitli çalışmalar yürütmüştür. Ancak yakın geçmişte olduğu gibi günümüzde de ülke yönetimi, ne yazık ki tüm fonksiyonlarıyla tam anlamıyla modern çağın gereklerine uygun çözümler üretemediğinden, bu sorun bugüne kadar kalıtsal bir hal almıştır.

Suriye – Türkiye Sınırındaki Kaçakçılığın Tarihine Kısa Bir Bakış

Günümüzde Suriye toprakları içerisinde kalan Halep ve Şam birer vilayet merkezi olarak 1918’e kadar Osmanlı Devleti’nin sınırları içerisindeydi. Bölgedeki doğal ticaret güzergâhlarından birisi de İskenderun-Antakya ve Halep güzergâhıydı. Bu ticaret güzergâhı Halep’ten sonra Basra Körfezi’ne kadar uzanıyordu.[1] Antakya ve İskenderun havalisi Halep vilayetine bağlı birer kaza merkeziydiler. Ancak 1. Dünya Savaşı’ndan sonra buralardaki siyasi durum değişti. Şam ve Halep vilayetlerinin de bulunduğu pek çok toprak Osmanlı Devleti’nden ayrıldı. Dolayısıyla burada normal şekilde seyreden ticari faaliyetler artık kaçakçılık hüviyetine girmiş oldu. Bu gelişmeden önce bölgede kaçakçılığın yapıldığı tek yer bölgenin dış dünya ile bağlantısını sağlayan İskenderun Limanı’ydı.[2]

Bundan sonra ise durum önü alınması güç bir probleme dönüşecektir. Zira eskinin ticaret yapan esnaf ahalisinin pek çoğu artık bölgeyi, güzergâhları ve bağlantı kurulacak kişileri yakından tanıyan profesyonel birer kaçakçıya dönüşmüşlerdi. Müteakiben gerek kaçakçılığın oldukça karlı olması gerekse arazi özellikleri nedeniyle İskenderun Limanına ilave olarak diğer bölgeler de yoğun bir şekilde kullanılır oldu.

Zira birçok nokta, atlı veya motorize devriye intikallerini çok zorlayacak kadar taşlık olduğundan, devriyelerle kaçakçı takibi neredeyse imkânsızdı. Bunun yanı sıra bu kısımdaki mevcut etnografik ve demografik yapı da kaçakçılık imkânlarını kolaylaştırmaktaydı. Suriye sınırları içerisinde kalan bölgeler ile sınırın Türkiye tarafında bulunan arazinin tamamında Kürt ve Arap köyleri mevcuttu. Bu bölge ahalisinin akrabalık durumu ve konuştukları dil itibariyle aralarındaki sıkı münasebetler, kaçakçılık faaliyetlerini etkiliyordu. Türkiye’den Suriye’ye daha çok canlı hayvan, Suriye’den Türkiye’ye de çeşitli eşyaların kaçakçılığı yapılmaktaydı. Bunlar doğal olarak iki taraftaki fiyat dalgalanmalarına ve kârlılık ile mevcudiyet durumlarına göre değişim gösterebilmekteydi.

Kısacası Cumhuriyet tarihi boyunca bölgedeki kaçakçılığın nedenleri araştırılmış ve bu araştırmalarda önde gelen sebepler olarak coğrafya, etnik yapı, ekonomik dalgalanmalar ile devlet politikalarındaki tutarsızlıklar öne çıkmıştır.

Günümüzde ise aynı temel nedenlere ilave olarak Suriye tarafında yaşanan istikrarsızlık ve Türkiye’de 15 Temmuz sonrası yaşanan “defacto” durum ile oluşan, ordu ve kolluk kuvvetlerinin aşırı derecede siyasallaşması nedeniyle tüm asayiş konularında olduğu gibi kaçakçılık konusunda da zafiyetler yaşandığı apaçık ortadadır.

Suça bulaşan, görevini ihmal eden, rüşvet ve yolsuzluklara bulaşan ve hatta yeterli niteliklere sahip olmayan devlet görevlilerini konu kapsamı dışında tutarak yapılan değerlendirmelerde şu hususlar dikkat çekmektedir:

Mesela sınırın çok geniş olması ve bu nedenle sınır karakollarının birbirine olan mesafesi bu konuda önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak günümüzdeki teknolojik gelişmeler neticesinde bunun hiçbir mazeret teşkil edecek yanı kalmamıştır.

Özellikle 2012 yılından bu yana Suriye’deki istikrarsızlığın kaçakçılara çok geniş bir hareket alan tanıdığını görmekteyiz. Bu durum uluslararası önde gelen basın kuruluşlarının da dikkatini çekmiş ve zaman zaman haberlere konu olmuştur.

Örneğin, Financial Times gazetesi dünya haberleri sayfasında, Suriye’deki çatışmaların sınır kaçakçıları için büyük bir hareket alanı yarattığını yazmıştır.

Michael Peel ve Daniel Dombey imzalı yazı özetle şöyle:

“Kaçak petrolle dolu bir düzine traktör çamurlu patikada Suriye’den Türkiye’ye doğru ilerlerken, Abdo adlı Türk çiftçi “Böyle kaçakçılık yapmak çok zordu” diyor. Sonra ellerini ovuşturarak ekliyor: ‘Ama şimdi her şey çok iyi.’

Sınırın öte yanındaki kan ve çatışmalarla bu taraftaki keyif büyük bir tezat. Suriye’deki çatışmalar, uzun sınır boyunca büyük bir kâr kapısı açmış.

Hacıpaşa’da adının Ebu Muhammed olduğunu söyleyen biri ‘Artık burada bir sınır yok’ diyor. Suriye’nin 900 kilometrelik Türkiye sınırı, Beşar Esad rejimi, muhalifler ve sıradan Suriyeliler için çok önemli.

Avrupa’nın sınırındaki istikrarlı bir ülkeden, Suriye’nin hem ticaret merkezlerine hem çatışma bölgelerine açılan bir köprü…

Sınır kaçakçılığı uzun yıllardır yapılıyor. Özellikle petrol çok kârlı.

Hacıpaşa Belediye Başkanı Memet Faruk Hansa, kaçakçılığın daha kârlı olduğunu gören çiftçilerin bu işe başladıklarını anlatıyor.

Burada yaşayanlar Türk askerlerinin kaçakçılığa ses çıkarmadıklarını söylüyor. Bir Türk yetkili ise bu iddiayı reddediyor ve ‘O kadar eminlerse kaçakçılığı gündüz askerlerin gözü önünde yapsınlar’ diyor.

Ertesi gün Abdo ve diğerleri günün ortasında sevinçle sınırın bir o tarafına bir bu tarafına geçip duruyorlar. Olabildiğince çok para kazanma derdindeler. ‘Kim bilir?’ diyor birisi ‘Belki yarın bizi durdururlar.”

Dikkat ederseniz haberde konu olan çiftçi, eskiden kaçakçılığın çok zor olduğunu ama mevcut durum nedeniyle kendilerine kaçakçılık konusunda oldukça geniş bir alan açıldığından bahsediyor. Bölgeden gelen bilgiler de zaten bu yönde. Dolayısıyla şaşırtıcı bir şey yok.

Diğer yandan iktisat alanındaki neredeyse tüm otoritelerin hatalı buldukları ekonomi politikaları ile Türkiye Cumhuriyeti hükümeti halkın ekonomik refahını oldukça sıkıntıya soktu. Bu kapsamda bölgede yaşayan pek çok insan için kaçakçılık bir geçim kaynağı hatta bir hayat memat meselesi haline geldi.

Bir diğer örnek 07 Haziran 2021 tarihinde basına yansıyan bilgi. Sözcü gazetesi internet sayfasındaki haberin başlığı; “Suriye’den Türkiye’ye kaçakçılık tüneli”. Haberde “Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak sınırına örülen beton bloklar, yasa dışı geçişleri ve kaçakçılığı önlerken, Hatay’da Suriye’den Türkiye’ye tünel kazıldığı tespit edildi. Tünelin, sınır geçişlerinin önlenmesi adına Suriye sınırına örülen beton blokların altından açıldığı dikkat çekti.” deniliyor.

Tünelle ilgili fotoğraflar da ilgili habere ait.

[1] Ürkmez, Naim. (2016), Doğu Akdeniz’de Bir Liman Kenti: İskenderun (1914-1919), Ankara: Pegem Akademi Yayınları. S.110- 111); Ayrıca, ÇELİK, S. (2020), Hatay-Suriye Sınırında Kaçakçılık (1940), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 24 (3), s.1055

[2] Ürkmez, Naim. (2016), “19. Yüzyılın İkinci Yarısında İskenderun Limanı’nda Yapılan Yolsuzluklar”, Hatay Tarihi ve Kültürü Üzerine Araştırmalar-1 Dr. Mehmet Tekin Armağanı, Ed: Sacit Uğuz, Bülent Arı, Hatay: Mustafa Kemal Üniversitesi Yayınları, s. 152,155; ÇELİK, S. a.g.e., s.1055