Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte, batılı devletler hızla milli ordularını küçültmeye başladı ve özel askeri şirketler yeniden gün yüzüne çıktı. Prof. Dr. Haldun Yalçınkaya paralı askerliği ve özel askeri şirketleri TRT Haber’e anlattı.
Afgan askerlerin birçoğu Taliban karşısındaki çöküşün ardından ülkeden kaçtı. İngiltere’nin gündeminde ise ülkeye getirilen askerlerle ilgili bir iddia var.
İngiliz The Telegraph gazetesinin haberine göre, Londra yönetimi Afgan komandoları paralı asker olarak kullanmayı planlıyor.
Aynı zamanda dünyanın başka bir yerinde Rus Özel askeri şirketi Wagner grubunun Mali hükümetiyle anlaşma imzalayacağı iddiaları tartışılıyor.
Bütün bu iddiaların ardından paralı askerler ve özel askeri şirketlerin varlığı merak konusu oldu.
Peki, geçmişten günümüze paralı askerlik neydi?
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haldun Yalçınkaya, paralı askerliği ve özel askeri şirketleri TRT Haber’e anlattı.
“Konuya haberin çıkış kaynağı İngiltere merkezli yayın organının haberinden başlayalım. Bence bu çok önemli. Şöyle ki; bu İngiltere açısından çok sürpriz ve ya hayatın içinde olmayan bir olgu değil. İngiliz askeriyesinde Gurkalardan yani Nepallilerden kurulmuş olan bir birlik var. Bu birliğin tarihçesi de çok eskilere gidiyor. 1810’lu yıllarda İngilizlerin sömürge savaşları esnasında yenildikleri tek millet Nepalliler olmuş ve bu nedenle Nepalliler cesur insanlar olarak anılmış. Savaşın ardından 1815 yılında İngilizler Nepallilerle bir anlaşmaya varmış. ‘Biz dost olalım artık ve sizde bizim için savaşın’ denmiş ve daha sonrasında İngiliz ordusunda Gurkalardan bir birlik kurulmuş. Hatta 2003 yılında yaşanan Irak savaşı sonrasında İngiltere Irak’ı Amerika ile birlikte işgal eden koalisyonun içindeyken Basra Körfezi’ne Gurka Tugayı göndermişti.”
Özel askeri şirketler ve paralı askerlerin varlığı
Uluslararası Silahlı Çatışma Hukuku oluşturulduğunda paralı askerlik yasaklandı ancak buna üç istisna kondu. Bunlardan biri Gurkalar diğeri Lejyonerler, üçüncüsü ise Vatikan’da bulunan İsviçreli paralı askerler.
Bu üç istisna dışında paralı askerleri kullanmak yasak olsa da aynı durum özel askeri şirketler için geçerli değil. Uluslararası hukukta para kazanma amacıyla insanların kendi hizmetlerini satmaları yasakken bir şirket kurup o hizmeti satmanın önünde bir engel bulunmuyor.
Prof. Dr. Haldun Yalçınkaya savaşın çeşitli fonksiyonlarını yerine getirmeyi taahhüt eden özel askeri şirketler hakkında bilgi verdi.
“Özel askeri şirket ve paralı asker kavramları birbirinden tamamen farklı. Amerikalıların kullandığı Blackwater, Kellog Brown & Root (KBR), DynCorp gibi çeşitli firmalar ya da Rusların Wagner’i özel askeri şirket olarak karşımıza çıkıyorlar. Özel askeri şirketler savaşın çeşitli fonksiyonlarını yerine getirmeyi taahhüt eden şirketlerdir. Bunlar üç çeşit oluyor. İlki vermiş olduğu hizmeti savaşmak olan özel askeri şirketler, ikincisi temel yeteneği danışmanlık ve eğitim olan özel askeri danışmanlık şirketi. Bir üçüncüsü de özel askeri lojistik şirketleri.
Bu Irak ve ya Afganistan coğrafyasına giden herkesin sıklıkla karşılaştığı bir insan tiplemesi. Askeri üniforma giyiyorlar. Mad Max filmi gibi distopik filmlerde olduğu gibi sakallı, üniformalı, postallı ama asker olmayan ve elinde silahla gezen insanları sokakta görebilirsiniz. Paralı askerlikle ilgili bir düzenleme olsa da özel askeri şirketlerle ilgili bir düzenleme yok. Bu sebeple uygulamada aksayan pek çok husus var.”
Ülkeler neden özel askeri şirketleri kullanma ihtiyacı duyuyor?
Irak Felluce’de meydana gelen olaylardan sonra Amerikan kamuoyunda herhangi bir Amerikan askerinin hayatını kaybetmesi büyük bir siyasi maliyet ortaya çıkaracaktı. Bu siyasi maliyeti ortadan kaldırmak isteyen dönemin hükümeti özel bir askeri şirketle anlaştı.
Bir başka örnek ise eski Afganistan devlet başkanı Eşref Gani’nin güvenliğini sağlayan DynCorp. Amerikalı bir özel askeri şirket olan DynCorp, Gani ile bir Afgan bakan görüşmek istediğinde bile güvenlik prosedürlerini uyguluyordu.
Haldun Yalçınkaya ülkelerin özel askeri şirketleri neden alternatif bir yöntem olarak kullandıklarını anlattı.
“Devletler özel askeri şirketleri birincisi altyapı yatırımlarını çok fazla yapmak zorunda kalmayacakları için yani finansal maliyeti düşük olduğu için tercih ediyor. İkincisi büyük ordu yetiştirecek kadar gücü olmayan küçük devletler bu yönetimi tercih ediyor ya da çok büyük bir devlet olup çok bir orduya sahip olup kayıpları siyasi iktidara bedel ödetecekse kullanabiliyor. Ya da ülkeler örtülü operasyonlarda bunları kullanıp siyasi maliyeti almamak adına bu tür faaliyetler gerçekleştiriyor.
Örneğin ABD açısından bakarsak Musul’da, Felluce’de ya da Afganistan’da çok kritik yerlerin mesela ABD büyükelçiliklerinin, konvoylarının korunması görevini özel askeri şirketlere verdiler. Yani olur ya bölgede karşıt gruplarla ilk temas yaşanırsa ABD askeri naaşlarını ana karaya göndermemek, siyasi malzeme yapmamak adına bu yöntemi seçtiler. Özel askeri şirketler personel gideri açısından daha pahalıydı ama illa Amerikalı olmasına gerek yoktu. Üçüncü ülkelerden insanlar görevlendirilip hizmet satın alındı. Çarpıcı bir örnekte Doha’da bulunan Amerikan Merkezi Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM)’nın güvenliğini sağlayan özel askeri şirketler. Yani ordunun güvenliğini bir özel askeri şirket sağlıyor.”
Şirketlerin arzusu: Para kazanma
Doğası gereği zor bir iş olan askerlik ahlaki değerler sistemi üzerine oturtulmuştur. Genelde bu ahlaki değerler sistemi ‘kutsallar’ olarak nitelendirdiğimiz kavramlardan oluşur. Vatan, şehitlik, sistemi devam ettirme, halkın huzur içinde yaşaması gibi çeşitli değerlerle görev ulvileştirilir.
Fakat özel askeri şirketler bu tür görevler aldığında onlar için bunu yapmanın tek bir motivasyonu vardır. O da para kazanma arzusudur. Bunun yaratacağı sorunları Haldun Yalçınkaya şu şekilde anlattı:
“Maddi bir kazanç elde etme arzusu çatışma esnasında çok ahlaksız bir yöne doğru gidebilir. Çünkü askerlerin ve uluslararası silahlı çatışma hukukunun en temel prensibi şudur, ‘eğer sen bir kişiyi tutsak alabiliyorsan yaralama eğer yaralayabiliyorsan öldürme’. Öldürmek son çaredir. Çünkü asıl amaç öldürmek değil düşman olarak tanımlanmış unsurun etkisiz hale getirilmesidir. Bununda nihai amacı politiktir, siyasidir. Bunun için askerler en son çare olarak öldürme eylemini yaparlar. Fakat özel askeri şirketlerde orduların sahip olduğu değerler sisteminin hiçbiri yoktur. Onların değerler sisteminin temeli maddi kazanç elde etmek üzerine kuruludur.
Temel unsurun maddi kazanç elde etmek olduğu sistemde en temel sıkıntılardan biri barışın yerleşmesinin zorlaşmasıdır. Çünkü eğer askerler savaşırsa kurallara uyar ve barış tesis edildiğinde kalıcı kinler ve ya düşmanlıklar kalmaz. Barışın tesis edilmesini sağlayan şey savaş hukukunun kurallarının uyulmasına bağlıdır. Öbür türlü olduğunda ise çok büyük kalıcı düşmanlıklar meydana gelir ve barış da tesis edilemez. O zaman dünya ütopik bir şekilde barışa ulaşamayan, distopik bir şekilde sürekli çatışma halinde olan bir yere gidebilir. Yani özel askeri şirketlerin en temel sorunu maddi kazanç elde etme güdüsüdür.”
Uluslararası hukuk ve özel askeri şirketler
Özel askeri şirketlerin çatışma alanlarındaki savaş suçları ve silahlı çatışma hukukuna aykırı hareketlerinin nasıl cezalandırıldığı ise uluslararası kamuoyunu tarafından sıklıkla değerlendiriliyor.
“Bu konuda uluslararası hukukta açık var mı?” sorusunu Yalçınkaya yanıtladı:
“Bu konuda uluslararası hukukta çok büyük açık var. Silahlı çatışma hukuku ile ilgili iki tür düzenleme var. Bunlardan birisi Lahey anlaşmaları diğeri ise Cenevre sözleşmeleri. Bizim konumuzu oluşturan uluslararası insancıl hukuk diye adlandırılan silahlı çatışma hukukunu Cenevre sözleşmeleri bölümleri oluşturuyor. Cenevre sözleşmeleri 1920’lerde birde 1949’ların sonunda yapılmıştır. Ek protokoller 1977 yılında eklenmiştir ve ondan sonra tekrar yeni düzenlemeler yapılmamıştır. Bu yeni düzenlemelerin yapılmadığı dönemde de özellikle özel askeri şirketlerin kullanılması gibi uygulamalar vardır. Özelaskeri şirketlerle ilgili durumlar genelde iç hukukla ilgilidir. İç hukuktaki ceza kanunlarında bununla ilgili düzenleme vardır. Lady Diana’nın liderlik edip halkla ilişkiler yüzü olduğu kara mayınlarının yasaklanması, uluslararası ceza mahkemesinin kurulması önemli ve olumlu gelişmeler olsa da uluslararası savaş hukuku ile ilgili düzenlemeler yeterli seviyede değil.”
Özel askeri şirketlerin geleceği
Kuvvet kullanımı tekelinin devlet elinde olması anlayışı devleti uluslararası alanda kurumsallaştırsada özel askeri şirketlerin varlığının artmasıyla bu anlayışın değiştiğine dair yaklaşımlar mevcut. “Özel askeri şirketlerin geleceği ne olacak?” sorusunu Haldun Yalçınkaya cevapladı.
“Neoliberal politikaların uygulandığı bir dünyada devlet aygıtının organize olma açısından devlet dışı aktörlere karşı avantajının azaldığı bir dönemde yaşıyoruz. Devletin yüzyıllardır yaptığı birçok fonksiyon şimdi özel şirketler tarafından yapılıyor. Yani devletin organize olma becerisinden kaynaklanan avantaj gittikçe azalıyor. Öte taraftan teknolojinin ilerlemesi insansız hava araçları gibi savunma teknolojilerinin şirketler tarafından üretilebilirliği maalesef özel askeri şirketlerin azalmasıyla ilgili herhangi bir umut vermiyor bize.
Özel askeri şirketlerin temel gayesi para kazanmak olduğu için hiçbir zaman barışı istemezler yani onların para kazanması için doğaları gereği bir savaş veya çatışma olması gerekiyor. Bu sebeple özel askeri şirketlerin ilerde azalmasını maalesef ki beklemiyoruz. Beklememekle birlikte de onların savaş istemeye devam edeceği gerçeği ile yüzleşmemiz gerekiyor. Bununla ilgili bir uluslararası girişim yapılırsa Cenevre sözleşmeleri, Lahey sözleşmeleri gibi sözleşmeler oluşturulursa çok faydalı olacaktır. Ancak tecrübelerimiz şunu gösteriyor; insanlık bu tür küresel girişimleri çok büyük belalarla karşılaştıktan sonra yapıyor. Maalesef öyle bir belayla karşılaşana kadar muhtemelen özel askeri şirketler artarak devam edecek.”
Kaynak: TRT Haber