Jandarma Genel Komutanlığı 2022 genel atama ve terfileri Cumhurbaşkanının imzası ile 12 Ağustos 2022’de yayımlandı. Hayırlara vesile olmasını temenni ediyoruz.
15 Temmuz 2016’dan bu yana her atama döneminde askeri kurumların meselelerinden ziyade siyaset konuşuyoruz. Erdoğan ve AKP iktidarının Siyasal İslam uygulamalarının TSK ve Jandarma üzerinde de etkin olması, Genelkurmay Başkanlığının MSB’ye ve Jandarma Genel Komutanlığının da İçişleri Bakanına bağlanması bir bakıma bunu zorunlu hale getiriyor. Geçen yılki Jandarma terfilerini değerlendirdiğimiz yazımızda bu hususlara değinmiştik. Merak edenler buradan bilgi edinebilirler.
Atama ve terfilerde liyakatin ve başarının esas alındığı görevlendirme anlayışından artık vaz geçildiği, otoriteye sadık ve olabildiğince orta yolun yolcusu olan personelin tercih edildiği tescillendi. Bu noktada jandarmanın siyasallaşmış olduğunun bir tespit olmaktan öte bir realite olarak kabul edilmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Ve bu realitenin doğal sonucu olarak Jandarma teşkilatındaki tayin, atama ve terfi teamülleri bu sene de alt üst edildi.
Şurası çok açık ki ast rütbelerde ortaya çıkan rahatsızlığın komuta kademesine aksettirilebilmesi pek mümkün değildir. Bir askerin meslek hayatı ve kariyeri bir siyasetçinin ağzından çıkacak iki kelime ile kararabilecek ya da son bulabilecekse, böyle bir ortamda hiçbir muvazzaf asker rahatsızlık duyduğu hususları cesaretle dile getiremez.
Geçen yılki atamalardan farklı olarak bu sene Erdoğan’ın ve Soylu’nun Jandarmanın komuta kademesini şekillendirme yaklaşımlarındaki farklılık gün yüzüne çıktı. Nitekim askeri kaynaklardan cari bilgiler devşirmede mahir olduğunu bildiğimiz gazeteci Müyesser Yıldız “Jandarma YAŞ’ında Neler Oldu?” başlıklı yazısında önemli bir kulis bilgisini paylaştı. Buna göre, Jandarma atama ve terfi kararnamesinin Cumhurbaşkanı tarafından beklenenden bir gün sonra yayımlanmasının ardında Erdoğan ile Soylu arasındaki komutan tercihlerinin farklılığı yatıyor.
Müyesser Yıldız yazısında; “Bakan Soylu ve heyetinin götürdüğü listenin Saray’da kabul görmediğini, bunun üzerine sabah 04.00’e kadar yeni bir çalışma yapıldığını” öğrendiğini belirtiyor. Ve ardından da “tüm kesimlerin yaptığı ortak yorum” notuyla şu bilgiyi paylaşıyor: “Anlaşılan o ki, Erdoğan, Soylu’nun tam hakimiyetinin önüne geçmek için Bakanlığın ve karargâhın listesini kabul etmemiş. Çeşitli listeler arasında savaş yaşanmış. Nihayetinde herkesi tatmin edecek orta bir yol bulunmuş.”
Soylu – Erdoğan Bilek Güreşi mi?
Bu bilgilerin kesin olarak doğru olup olmadığını bilemeyiz. Fakat terfi ve atama listelerine göz atınca şu değerlendirmeyi yapmak kaçınılmaz oluyor: Jandarma’da üst düzey karargâh görevi olan başkanlıklara ve komuta kademesine -Erdoğan’ın inisiyatif ve müdahalesiyle- Erdoğan çizgisinde pozisyon alanlar atandı. Bununla birlikte Soylu açısından kurum içerisinde operasyonel yönü ön planda gözüken başkanlıklara bağlı dairelere ve İl Jandarma Komutanlıklarına kendi çizgisinde duruş sergileyenler ya da “sakıncasız” görülen isimler yerleştirildi.
Bu son cümleyi açmakta yarar var. Burada “Soylu çizgisinden” kastımızın, sadece söz konusu makamlara getirilenlerin doğrudan Soylu ile ideolojik ya da operasyonel bir birliktelik içerisinde olmaları değil, bunun yanı sıra, görevin icrası esnasında “uyumlu” çalışılabilecek, söz dinleyen, eleştirmeyen kişiler olduğunu belirtmeliyiz.
Bu savımızın doğruluğunu teyit edeceğini düşündüğüm bazı tespitleri kayda geçirmekte yarar var. İşte, aslen Trabzonlu olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, bu yılki Jandarma atamalarında neleri başardığının kısa bir dökümü:
- Her ne kadar sonuç alamadıysa da MHP’ye yakın olduğu söylenegelen Korgeneral Musa Çitil’in önünün açılması ve Jandarma Genel Komutanı olabilmesi için gayret gösterdi.
- Erdoğan’dan hiç hazzetmeyen, fakat Mehmet Ağar ile sıkı ilişkisi olan bir albayın önemli bir İl Jandarma Komutanlığına atanmasını sağladı.
- İçişleri Bakanı’nın yani Soylu’nun bizzat kendisinin Emir Subayı olan albayı “Jandarma Tayin Daire Başkanlığına” getirdi.
- “Kemal Kılıçdaroğlu’nu dövdüren adam” olarak nam salmış bir Daire Başkanının, Personel Başkanlığına getirilmesine onay verdi.
- Eşi, Soylu’nun eşiyle aynı köyden olan bir generalin önemli bir komutanlığa atanmasında belirleyici oldu.
- Uzun süre protokol ve emir subaylığı yapmış ve siyasetçilerle de oldukça sıkı fıkı olduğu konuşulan bir albayın generalliğe terfi ettirilmesine göz yumdu.
- Mesleki kariyeri pek de parlak olmayan bir kadın subayın generalliğe terfi ettirilmesinde; makamıyla, imzasıyla ya da talimatlarıyla etkili oldu.
- AKP ve Erdoğan nefreti ile temayüz etmiş kimi isimlerin (nedense) Erdoğan’a rağmen göreve devam etmelerinin ya da terfilerinin gerçekleştirilmesini sağladı.
Bunlar Soylu’nun üstesinden geldi işlerin sadece bir kısmı.
Erdoğan, Soylu’nun üst düzey Jandarma atamalarına dönük çizgi dışı hamlelerini fark etmiş ve buna müdahale etmiş olabilir. Fakat Soylu bugün, Erdoğan’a karşı duran bir bakan görüntüsü vermekten kaçınmaktadır. Bununla birlikte Erdoğan’ın, Soylu’nun Jandarma karargahında orta ve alt seviyedeki görev pozisyonlarıyla ilgilileri olarak kimlerle birlikte ne planlar yaptığından bihaber olması kuvvetle muhtemeldir. Geldiğimiz noktada Erdoğan birincilik kürsüsüne çıkmış ve etrafa gülücükler saçan bir lider konumunda. Buna karşılık Soylu da ikincilik ve üçüncülük kürsülerinin ikisine birden ayaklarını basmışa benziyor. Şimdilik ikisi de konumlarından memnun görünüyorlar.
Emekli Edilenler
Jandarma Genel Komutan Yardımcısı Korgeneral Musa Çitil, Tümgeneral Fuat Güney, Tuğgeneral Vedat Çolak, Tuğgeneral Mustafa Başoğlu, Tuğgeneral Yavuz Özfidan, Tuğgeneral İbrahim Koyuer, Tuğgeneral Hüseyin Hilmi Atabay, Tuğgeneral Nuri Öztürk, Tuğgeneral Mehmet Çimen, Tuğgeneral İsmail Sıkı ve Tuğgeneral İbrahim Güven 30 Ağustos itibarıyla emekliğe sevk edildi.
Sözcü Gazetesi, emekli edilen 11 generalden dördüyle ilgili olarak “Jandarma kararnamesinde 4 generale ‘beklenmedik’ emeklilik: FETÖ’nün hedefindeki isimlerdi” başlığı ile bir haber yayınladı. Haberde; “Jandarma Genel Komutan Yardımcısı Korgeneral Musa Çitil, Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Fuat Güney, Bornova Jandarma Tugay Komutanı Tuğgeneral Mustafa Başoğlu, Bilecik Jandarma Eğitim Komutanı Tuğgeneral Vedat Çolak, 1990’lı yılların başından günümüze kadar sürdürülen terörle mücadelenin önemli isimleriydi.” açıklaması yer aldı. Sözcü gazetesi bu haberle belli ki FETÖ-AKP iş birliği iddiasına yeniden vurgusu yapmak istedi. Fakat bunu yaparken emekli edilen diğer generallerin da meslek kariyerlerinde birçok başarılarının bulunmuş olabileceğini hiç hesaba katmadı ve diğerleri emekli edilmeyi zaten hak etmişlerdi gibi bir algının oluşmasına neden oldu.
Oysa bu yıl Jandarmadan emekli edilen generaller hakkında yapılacak bir haberde dikkate alınması gereken çok daha önemli bir konu var: 2021 Jandarma atamalarında Tuğgeneralliğe terfi ettirilen İsmail Sıkı ve İbrahim Güven henüz bir yıllık generallik görevinin tadı damaklarında iken bu yıl (2022) emekli edildiler.
İzaha muhtaç olan bu durumun sorgulamasını yapmak yerine, yüzlerce subayın atamasını FETÖ söylemi üzerinden yorumlamak, atamalarda asıl dikkat edilmesi gereken Siyasal İslamcı politikaların tayin, terfi ve askeri hiyerarşi üzerindeki etkileri gibi hususların, bile isteye gözden kaçırılmasını sağlamaya çalışmaktan başka bir şey değildir.
İki Tuğgeneralin bir yıllık görevin ardından neden emekli edildiklerinin Jandarma Genel Komutanlığı, İçişleri Bakanlığı ya da kararı imzalayan Cumhurbaşkanı tarafından kamuoyuna açıklanması gerekmektedir.
Komuta Kademesi
Yukarıya not ettiğimiz gelişmeleri de dikkate alarak Jandarmanın komuta kademesinin nasıl şekilleneceğine dair bir ön görüde bulunmak gerekirse şunlar söylenebilir:
- Orgeneral Arif Çetin’in bu yıl da Jandarma Genel Komutanı olarak göreve devam etmesine karar verildi.
- MHP’ye yakın olduğu söylenegelen Korgeneral Musa Çitil emekli edilerek teşkilatın başına geçebilecek alternatif bir isim olması engellendi.
- AKP’ye yakın bir isim olarak görülen Orgeneral Ali Çardakçı’nın Arif Çetin’in ardından komutanlık makamına getirilmesi için önündeki engeller kaldırıldı.
- Sonrası için ise iki isim şimdiden öne çıkarılmış oldu: Bu sene Korgeneralliğe yükseltilen İsmail Balıbek ve Hüseyin Kurtoğlu. İkisi de 1985 mezunu ve ikisi de Komutan Yardımcısı olarak atandı. Kurtoğlu Van J.Asayiş Kor.K.lığından Aydın’a gönderildi. Balıbek ise Personel Başkanlığından karargâhtan sorumlu Komutan Yardımcılığına atandı.
- Erdoğan’ın, Çardakçı’dan sonra Balıbek ya da Kurtoğlu’nu, bir sonraki aşamada ise Tümgeneral Aykut Tanrıverdi ismini Komutanlık koltuğunda görmeyi istediğini söyleyebiliriz. Terfilerdeki hız ve görevlendirmeler biraz da bunun işareti gibi. Nitekim Tanrıverdi, Asayiş Kor.K. olarak atandı ki burası AKP açısından oldukça önemli bir görev noktası. Neden böyle olduğuna geçen yılki yazımızda değindiğimiz için tafsilata girmiyorum.
General Kadroları
Jandarmadaki General sayısının ve seviyesinin hızla yükseltildiğini görüyoruz. Bu yıl 11 General emekli edildi, buna karşılık 14 Albay Tuğgeneralliğe terfi ettirildi. Ayrıca emekli edilen 1 Korgeneralin ve 1 Tümgeneralin yerine 2 Tümgeneral Korgeneralliğe, 16 Tuğgeneral ise Tümgeneralliğe terfi ettirildi. Bu rakamlar bize Jandarmadaki General terfilerinde olması gereken mahruti hiyerarşik yapıya artık dikkat edilmediğini, terfilerdeki kadro-rütbe uyumunun tamamen terk edildiğini göstermektedir.
Geçmişte uzun yıllar İl Jandarma Komutanlığı makamında Albayları ve bazen de Yarbayları görmeye alışıktık. Fakat son birkaç yıldır, bazı İl Jandarma Komutanlarının Tuğgeneral ve hatta Tümgeneral rütbesini taşıdığını görüyoruz. İçişleri Bakanlığına ya da Jandarma karargahına soracak olsanız muhtemelen size bununla ilgi birçok fayda ve gereklilik sıralayacaklardır. Belki bir kısmı da haklı gerekçelerdir.
Bu düzenlemenin emniyet ve asayişin sağlanmasında ne ölçüde etkili ve yararlı olduğuna dair ise önümüzdeki yıllarda daha sağlıklı mukayeseler ve değerlendirmeler yapılabilecektir. İl Jandarma Komutanlığı makamında Tümgeneral rütbesinde bir Jandarma subayının oturmasının Asayişe bakan yönlerinin yanında mülki yönetim, terörle mücadele, askeri ilişkiler ve siyasete bakan yönleriyle ilgili hangi hesapların yapıldığını ise henüz bilmiyoruz. Ayrıca bu aritmetiğin yaklaşan genel seçimlere etki edeceği de muhakkak. Bu konuları ayrı yazılarda detaylı olarak değerlendirmek gerekiyor.
Kadın General
1997 yılında Kara Harp Okulundan mezun olan Özlem Yılmaz Tuğgeneralliğe terfi ettirildi, Türkiye’nin ilk kadın Generali olma unvanını kazanarak, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkan Yardımcılığı görevine atandı. Özlem Yılmaz halen Jandarma Genel Komutanlığı Aile İçi Şiddetle Mücadele ve Çocuk Şube Müdürü olarak görev yapıyordu.
Özlem Yılmaz’ın kişiliğini tenzih ederim. Fakat kadın olması dışında generallik için terfi bekleyen rakiplerinden ayrışan ve öne çıkan özelliklerinin neler olduğunu bilmiyoruz. “Bir tane de kadın Generalimiz olsun” anlayışıyla hareket edilmiş olma ihtimali oldukça yüksek. Bir kadın askerin Generalliğe terfi ettirilmesi hiçbir silah arkadaşını rahatsız etmez. Fakat bu terfi sırf iktidarın siyasal beklentilerinde pozitif bir etki oluşturmak için yapılıyorsa bunun karşısında başta kadınlar olmak üzere herkesin sesini yükseltmesi gerekir.
Ergenekon, Balyoz, 15 Temmuz
Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk soruşturmalarında adı geçmiş olanlardan sadece bir iki kişi halen göreve devam etmekte. Önümüzdeki yıllarda emekli edilip edilmeyecekleri ise tamamen siyasal iktidarın alacağı şekle bağlı.
15 Temmuz’da sahada görüntü veren isimlerden birisi olan Nurettin Alkan, bu yıl Tümgeneralliğe terfi ettirildi. 15 Temmuz günü benzer hikâyeler yaşamış olan başka isimler çoktan emekli edilmişken Nurettin Alkan’ın hala görevde bulunuyor olması ve Tümgeneralliğe terfi ettirilmesi atama ve terfilerde birtakım ince hesaplar yapıldığının işareti olarak görülebilir. Bu hesabın ne olduğunu ise zaman gösterecek.
Tarık Hekimoğlu
General terfilerinde dikkat çeken bir diğer isim ise Tarık Hekimoğlu. 15 Temmuz yargılamalarının Sincan Cezaevi bölümünü takip edenler onu hatırlayacaklardır. Duruşmaların güvenliğinin sağlanmasından sorumlu Jandarma birliklerinin başındaki isimdi. O artık bir Tuğgeneral.
Siyaset Liyakat Çelişkisi
Özünde hiç de masum bir biçimde hazırlanmadığı anlaşılan atama listelerinin hazırlanması sürecinde yürütülen mücadeleden, listelerde adı bulunan herkesin hakkıyla haberdar olduğu iddiasında değilim. Her subay ya da astsubayın mutlaka bir ideolojik ya da siyasal angajman içeresinde olduğunu da kesinlikle söylemiyorum. Fakat 15 Temmuz ve Jandarma teşkilatının tamamen İçişleri Bakanına bağlanışından bu yana atama ve terfi işlemlerinin artık tamamen politize olduğunu görmemek de mümkün değil.
Bu noktada bence en önemli soru şu: Acaba (liyakat ve başarı esasına uygun olsun ya da olmasın) terfi alan ve önemli görevlere getirilen komutanlar görevlerini icra ederken siyasal ya da ideolojik bir angajman içerisinde bulunmamayı başarabilecekler mi, politik rüzgârlara göre eğilip bükülmeden dimdik ayakta durabilecekler mi, makamlarını ikbal hırsına ve menfaat beklentilerine kurban etmeden çalışabilecekler mi?
Ve son soru: Siyasal, ideolojik ya da menfaate dayalı bir motivasyonu olmayan makam sahibi asker kişiler/jandarmalar, kanunların gereklerine ve hukukun üstünlüğü prensibine göre hareket etme cesaretini her daim gösterebilecekler mi?
Umudumu kaybetmediğimin bir işareti olsun düşüncesiyle ben bu soruya şimdilik bir cevap vermeyeceğim.