Anlaşılacağı üzere yapılan soruşturmalarda, davul Jandarma karakolunun kucağında ancak tokmak başkasındadır. Konuyu biraz daha açarak izah etmeye çalışayım.
İlçe Emniyet Müdürlüklerinin bünyesinde neredeyse her türlü birim kurulmuştur (asayiş, organize suçlar, istihbarat gibi). Jandarmada ise bu birimler merkezi olarak İl Jandarma Komutanlığında toplanmıştır. Örneğin Adana gibi bir yerde, Polis 2.000 km2 lik daha küçük bir sorumluluk alanında meydana gelen olaylara müdahale ederken, Jandarma 14.000 km2 gibi çok daha geniş bir alanda çok daha az bir personel ile olaylara müdahale etmek zorunda kalmaktadır.
Polis daha dar bir alanda, güçlü merkezi birimlerle, olayların çözümünde hızlı bir şekilde olaylara müdahale ederken, Jandarma da aynı teşkilatlanmayı kullanmaktadır. İşte üzerinde durmak istediğim yanlış tam da bu noktada ortaya çıkmaktadır. Tamamen ademi merkezi bir yapıda olan Jandarmanın olaylara destek verecek birimleri merkezi olarak kullanması olaylara müdahalede gecikmelere neden olmaktadır. Bu aksaklığı gidermek için ise Jandarma personelinin özverisi devreye girmektedir.
Bir olay üzerinden konuyu detaylandırayım. Polis bölgesinde bir olay meydana geldiğinde, bu bölgeden sorumlu polis karakolu olay yerine gider, olay yerinin emniyetini alır ve bağlı olduğu İlçe Emniyet Müdürlüğüne haber vererek ilgili asayiş, organize suçlarla mücadele veya terörle mücadele birimlerinin yapacağı soruşturma için ilk hazırlıkları yapar. Bu uzman birimlerden sorumlu olanlar olay yerine intikal edip gerekli her türlü çalışmayı yapar. Bu çalışmalar; hazırlanacak soruşturma evrakları, savcılık yazıları, alınacak izinler vs. tamamını kapsamaktadır. Yani karakol personeli gerekli ilk müdahaleyi yaptıktan sonra dosyayı ilgili uzman birimlere devreder.
Aynı işlemler jandarmada ise şöyle yürütülür: Olay meydana geldiğinde Jandarma Karakol personeli olay yerine gider ve gerekli emniyet tedbirlerini alır. Bu arada İl Jandarma Komutanlığından ilgili uzman personelin desteği için sıralı amirlere bilgi verilir. İşte dananın kuyruğu burada kopar. Adana gibi asayiş olaylarının yoğunlaştığı bir yer değilse İl Jandarma Komutanlığında görev yapan personel olay yerine intikal eder ve olaya müdahil olur. Hemen tamam işte, işleyiş aynı dediğinizi duyar gibi oluyorum. Tam da öyle değil. Bir örnek daha vereyim. Tufanbeyli İlçesindeki bir olaya müdahale etmek için görevlendirilen bir uzman ekibin (organize suçlarla mücadele, istihbarat, olay yeri inceleme vs.) aynı anda Karataş ilçesindeki başka bir soruşturma için desteğe gitmesi -işini bitirip toparlanmasını sağlamış bile olsa- en az 4-5 saat sürmektedir. Kimi zaman dakikalarla yarıştığınız bir meslekte, 4-5 saat gibi bir sürenin ne kadar uzun olduğu ortadadır.
Bu durumda Jandarma karakolundaki personel olayın aydınlatılması için elinden gelen her türlü çabayı sergilemektedir. Buradaki bütün işlemler, karakol tarafından yürütülmektedir. Olaya müdahale eden uzman birimler olayın aydınlatılması için destek sağlarlar, fakat soruşturmaya yönelik her türlü yazışma ilgili Jandarma karakolu tarafından yürütülmektedir. Bu noktada, en yetkin personelin Jandarma karakollarında istihdam edildiğini düşünürsünüz değil mi? Maalesef öyle olmuyor.
Polis teşkilatı merkezi yönetim ve profesyonelleşmesinin bir gereği olarak nitelikli personeli belli merkezlerde toplamak suretiyle buraları güçlü, karakolları görece olarak daha zayıf tutmaktadır. Jandarma Teşkilatında ise tayin ve personel ataması konusundaki esas ağırlığın Jandarmanın temel taşı olan karakollar üzerine kurulması gerekirken polis teşkilatındaki ile aynı yöntem uygulamaktadır. Yani güçlü merkez, zayıf karakollar. İşte bu yanlış sistem dizaynı, başlı başına Jandarma da yaşanan birçok aksaklığın temelini oluşturmaktadır.
Bir sonraki yazıda bu organizasyon yapısının siyasallaşmasının getireceği tehlikelere değineceğiz.