Jandarmanın modernleştirilmesi maksadıyla üretilen politikalardan bahsederken tümden gelimci ve palyatif yaklaşımların doğru olmadığına değinmiştik. Bu konuyu biraz daha derinlemesine incelemeye çalışalım.
Tecrübeler ışığında kurulan, geliştirilen ve bu günlere gelen Jandarma teşkilatının kendisine has özellikleri bulunmaktadır. Görev yaptığım süre içerisinde gerek amir ve üstlerime, gerekse birlikte çalıştığım silah arkadaşlarıma hep bir konuyu anlatmaya ve kendi sorumluluk bölgemde bunu göz önüne alarak görev yapmaya çalıştım: Şehirleşme, toplumsal dönüşüm ve ideolojik düşüncelerin gelişmesiyle birlikte kolluk birimlerinin de farklılaşması zorunludur. Yapılacak en büyük hata bu kolluk birimlerini birbirine benzetmeye çalışmak olacaktır. Her ne kadar birebir karşılığı olmasa da mesela Amerika’ya baktığımızda birbirinden bağımsız birçok kolluk birimi bulunduğu görülecektir (polis, FBI, Marshal, yerel şerif birimleri vs). Buradan Amerikanvari bir sistemi önerdiğim anlaşılmasın. Dikkat çekmek istediğim husus her toplumun nasıl devlet kurumları o toplumun bazı özelliklerine has gelişmiş ise kolluk gibi önemli bir iç güvenlik biriminin geliştirilmesinde de toplumsal gereksinimlerin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Her birime aynı reçeteyi sunmak şeklindeki bir yaklaşım yerine, sorumluluk sahalarındaki farklılıklar göz önüne alınarak kolluk birimlerinin geliştirilmesi düşünülmelidir. Tekdüzelik faydadan çok zarar vereceği her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.
Kısaca bu farklılığı izah etmeye çalışayım. Güvenlik hizmetlerini yerine getiren birimlere kısaca “kolluk” birimleri denildiğini hepimiz bilmekteyiz. Bu kapsamda da 01.06.2005 tarihli 25832 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Adli Kolluk Yönetmeliği ile kolluk birimlerinin adli kolluk görevleri netleştirilmeye çalışılmıştır.
Fakat maalesef, bu çalışmalar esnasında Polis ve Jandarmanın kendilerine has özellikleri hep göz ardı edilmiştir. Jandarma teşkilatında temel yapı taşı karakoldur. Polis teşkilatında tam olarak böyle değildir. Polis teşkilatı, merkezi bir idare yapısıyla görev yapan ve birimlerinin büyük bölümü bir arada çalışan bir yapıya sahiptir. Buna karşın Jandarma teşkilatı büyük oranda ademi merkezi yapıda görev icra eden bir kurumdur. Yani Karakol birimi Jandarmanın temel yapı taşı iken Polis teşkilatında bu böyle değildir. Polis teşkilatı merkezi yönetimi nedeniyle asayiş, organize suçlar, terör vb. birimlerinin adli kolluk görevleri ile donatılıp adli kolluk hizmetlerinde kullanılmasında profesyonel bir yapıya kavuşmuşken Jandarma teşkilatında birimlerin işleyişi aynı şekilde değildir.
İşte en temelde başlayan bu yanlış Jandarmanın geliştirilmesi için üretilen politikaların doğru üretilmemesine neden olmaktadır.
Polis teşkilatında Karakol, meydana gelen olaylarda ilk müdahaleyi yapıp olay yerinin emniyetini alır. Daha sonra meydana gelen olayı uzman birimlere devreder ve bu uzman birimler olayın çözülmesi, gerekli yazışmaların yapılması ve dosyanın takibini bizzat yaparken Jandarma teşkilatında bütün işler karakol tarafından icra edilir. Jandarma teşkilatında tüm işler karakolda başlar ve en son hazırlanan fezlekeye İlçe Jandarma komutanlığının bir üst yazı iliştirmesi ile biter. Bu esnada İl Jandarma Komutanlığını birimleri de onlara sadece destek verir. Tüm sorumluluk aslında karakol biriminindir. Bu, İl Jandarma Komutanlığı birimlerinin iş yapmadıkları anlamına gelmiyor tabii ki. Tam tersi tüm sistemsel bozukluklara ve imkânsızlıklara rağmen Jandarma personelinin nasıl mükemmel işler ortaya çıkardığını anlatmaya çalışıyorum. Tıpkı yıllar önce jandarma karakollarının önemine dikkat çeken Binbaşı Mehmet Kemal gibi:
“Yayımladığı eserde jandarma karakolunu, mahkeme-i adalete duhûl edilen ilk kapı, vazife imanı yaşatan bir mabet ve hükümetin timsal-i hakikisi olarak niteleyen Binbaşı Mehmed Kemal’in eseri, savaş sonrası zor şartlarda görev yapan jandarma karakollarının görevlerini, halk ile olan münasebatını içten bir dille ifade etmesi bakımından incelenmeye değerdir. Toplam 19 sayfadan oluşan ve Jandarma matbaasında basılan eserin fiyatı 5 kuruş olarak belirtilmiş olup, geliri ise jandarma matbaasına bırakılmıştır. Eserine Jandarma karakollarının önemine değinerek başlayan ve karakolu refah ve saadeti içinde yaşatan kanun kelimesiyle özdeşleştiren Mehmed Kemal, karakollarda emniyet ve huzurdan başka bir şey olmadığını; tenha kırlarda, ıssız dağlarda onun ufak sessiz çatısının uzaklardan bakanlara bir korunma ve sığınma manzûresi arz ettiğini belirtir. Bu nedenle asayişi sağlamakla görevli olan karakollardan bütün memleketin ne istediği ve ne hizmet beklediği iyi bilinmelidir (Mehmed Kemal, 1335, 2).” [1]
Bu nedenle Binbaşı Mehmet Kemal’in belirttiği bu hizmeti sunacak kadroların yetiştirilmesi ve liyakatli olanların karakollarda görevlendirilmesi önem arz etmektedir.
[1] Ali SÖNMEZ, Binbaşı Mehmet Kemal’in Eserine Göre Mahkeme-i Adalete Duhul Edilen İlk Kapı: Jandarma Karakoları, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, cilt.13, sa.69, ss.483-491, 2020 (Mehmed Kemal (1335). Jandarma Karakol Kumandanları, Dersaadet: Jandarma Matbaası)
Birinci Bölüm: Mahkeme-i Adalete Duhûl Edilen İlk Kapı “Jandarma” (1) Asker Jandarma