Her ne kadar Türkiye’deki medyada pek yer almasa da; Ukrayna’ya sığınan Nuri Gökhan Bozkır’ın geçtiğimiz aylarda, Türkiye’den Suriye’ye gönderilen silah yüklü TIR’lar ile ilgili söylemleri ve Sedat Peker’in Youtube’dan yayınladığı videolarda “Suriye’ye gönderilen silahlar” tekrar tekrar gündeme gelmesinden de anlıyoruz ki Türkiye’nin Ortadoğu politikası ve Suriye meselesi daha uzun bir süre tartışılacak.
Konuya ilişkin adli bir sürecin başlamasından sonra ise kim bilir hangi ilginç gerçeklerle karşılaşacağız. Şimdiye kadar ortaya çıkan gerçekler için, buz kütlesinin görünen yüzü desek; o da olmayacak. Zira henüz görünür hale gelmemiş o kadar çok şey var ki, zaman bunları bize ne zaman gösterecek, doğrusu sizler gibi ben de merak ediyorum.
Bu köşedeki ilk yazımda size, bu gelişmelerin bana bir kere daha hatırlattığı, Heysem Topalca’yla ilgili bir anımı aktarmak istiyorum.
Hatay ilinde görev yaptığım dönemde Türkiye gündemini etkileyen olaylar ardı ardına gerçekleşiyordu. Bu ildeki görevime 2009 yılında atanmıştım. Olayları engellemek ve meydana gelen olayların faillerini ortaya çıkarmak maksadıyla mesai arkadaşlarımla birlikte gece gündüz demeden var gücümüzle çalışıyorduk.
Kırıkhan ilçesinde 01 Ocak 2014 tarihinde durdurulan ve MİT’e ait olduğu iddia edilen TIR olayına ve olay yerinde yaşananlara bizzat şahit oldum. TIR’la nakliyat işini yapan kamu görevlilerinin o andaki söylemleri, davranışları ve psikolojik tepkileri hiç aklımdan çıkmıyor.
2013 yılı Mayıs ayında, malum Hatay/Reyhanlı patlaması gerçekleşti ve 53 kişi hayatını kaybetti, yüzden fazla vatandaşımız da yaralandı. Türkiye gündemi bu olayla sarsıldı. Biz de saldırının faillerini ortaya çıkarmak için yoğun bir çalışmaya giriştik. Nitekim bir müddet sonra failler tespit edildi. Yusuf Nazik isimli şahıs olayın organizatörü olarak tespit edildi ve yakalama çalışmalarına hız verildi.
Bir istihbari bilgi elde ettik:
“Reyhanlı saldırısının organizatörü Yusuf Nazik Hatay/Yayladağı sınırında bulunan Suriye/Keseb köyüne, hatta Türkiye sınırının çok yakınına kadar gelmekte, evin yeri ve konumu…”
Bu bilgiyi araştırmak maksadıyla o bölgeden sorumlu istihbarat ekibimle Yayladağı ilçesine gittim. Burada daha önceden ekibimin, kaçakçılık faaliyetleri hakkında bilgi almak için sürekli irtibatta olduğu Heysem Topalca ile görüştüm. Kendisinin evi Yayladağı ilçe merkezindeydi. Evine gittim. Eşi ve 15 yaşlarında bir oğlu da evde bulunuyorlardı.
Bilindiği gibi Yayladağı ilçesi, Türkmenlerin çoğunluk oldukları bir yerdir. Ve o dönem Suriye rejimine karşı Türkmen gruplar silahlı mücadele vermekteydi. Heysem de bu grupların lideri konumundaydı.
İstihbarat ekibim bana Heysem ile 2011 yılına kadar çok sık, zaman zaman günde birkaç kez görüştüklerini, Suriye’de olayların başlaması ile birlikte, Heysem’in artık MİT ile daha sıkı çalıştığını söylemişlerdi. Hatta Reyhanlı saldırısının faili olan Yusuf Nazik’le Heysem Topalca’nın daha önceden de kaçakçılık faaliyetleri kapsamında birlikte çalıştıklarını birbirlerini tanıdıklarını da anlatmışlardı.
Görüşme esnasında Heysem’e “Yusuf Nazik’i getirip getiremeyeceğini” sordum. Kendi adamları ile bunu yapamayacağını söyledi. Kendisinin MİT ile irtibatını bildiğim için “Diğer görüştüklerinle bunu yapamaz mısın,” dediğimde, bana “Onların işi başka, onlar başka işlerle uğraşıyor,” diye cevap verdi. Sonra bir anlaşmaya varamadık ve yanından ayrıldık. Zaten MİT ile ilişkisi bizden daha sıkı olduğu için de irtibatımızı soğuttuk.
Sonraları işler öyle bir hal aldı ki, Yusuf Nazik ile Heysem Topalca’nın Reyhanlı saldırısı öncesindeki irtibatları, telefon ve sim kartı bağlantıları bir bir ortaya çıktı.
Daha sonra 7 Kasım 2013’te Adana’da yakalanan bir TIR dolusu roket başlıkları ve 20 Mart 2014’te Niğde’de meydana gelen saldırılarda Heysem ismi yine karşımıza çıktı. İyi ki bu adamla irtibatı kesmişiz diye sevinmedim desem yalan olur. Yıllar geçtikçe Heysem, Türkiye’nin güneyinde ikinci bir yeşil olma yolunda hızlı adımlarla ilerlerken, Şubat 2021 de, Konya’da bir trafik kazasında hayatını kaybettiği haberleri medyaya yansıdı.
Adının karıştığı eylemler, hakkındaki yakalama kararı, irtibatlı olduğu kamu görevlileri, ismi etrafında oluşan spekülasyonlar ve nihayet sırlı ölümü ile Heysem Topalca, onlarca cevapsız soruyu da beraberinde götürdü.