Günümüzde sıkça karşımıza çıkan, işin aslına bakarsanız her taşın altından çıkan “özel ordu” tam olarak nedir?
Kısaca PMC olarak biliniyor. Açılımı “Private Military Company”. Yani “Özel Askeri Şirket” ya da “Özel Güvenlik Şirketi”.
ABD’nin Ortadoğu gibi kritik bölgeleri sürekli kontrol altında tutma ihtiyacı ve ulusal ordusunu sevk ve idare etme sürecinde karşılaştığı siyasi/yasal engeller, özel orduların ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Gazeteci-Yazar Fehim Taştekin’e göre başta Amerikalılar ve İngilizler, kendi askerlerinin yargılanabileceği ya da kendi siyasi karar mekanizmalarında bir bedele dönüşebilecek durumlarda, bu özel savaş şirketlerini kullanıyorlar. Bunu bir anlamda suçu kendilerinden uzaklaştıracak bir mekanizma olarak yapıyorlar.
Norveç Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsünden David Isenberg, ülkelerin harekât alanında meydana gelen her şeyin sorumluluğunu üzerlerine atabilecekleri, uluslararası hukuktan kaçabilecekleri ve askerlerini riskli bölgelerden uzak tutabilecekleri bu dâhiyane alternatif silahlı güç için “gölge güç” terimini kullanıyor.
Brookings Enstitüsü daha da ileri gidiyor ve özel orduları direkt hükümetlerin vekili (proxy) olarak nitelendiriyor.
Amerikalı uzmanlara göre özel ordular, gelecekte ulusal orduların yerini alacak gibi görünüyor. Çünkü bir ülkenin ordusunun harekete geçirilmesi ve dünyanın uzak bir noktasında görevlendirilmesi için sadece iktidarın ikna edilmesi yetmiyor. O ülkenin yasama organının, kamuoyunun ve hatta ordu yönetiminin bile onayı gerekiyor. Buna ilaveten medya gücünün, finansal kaynakların, ülke içi dinamiklerin de hesaba katılması gerekiyor. Ülkenin tâbi olduğu uluslararası anlaşmaların, üye olduğu NATO gibi kuruluşların ve komşularının denklemdeki yerini ise yok saymak mümkün değil.
İstatistikler, bir özel ordu askerinin devlete maliyetinin, ulusal ordu askerinin maliyetinden on kat daha fazla olduğunu söylüyor. Bu fiyat farkı küresel güçlere iki seçenek sunuyor. Ya özel orduya para ödeyecek ya da başka bir devletin ordusunu kullanacak. İkinci alternatifin yer yer kullanıldığını zaten biliyoruz. O zaman özel ordular nerelerde kullanılıyor ve neden varlar? Bu konuda ilk cevabımız maalesef “gizlilik politikası”. Özel askeri şirketlerin tam olarak ne için kullanıldığı sorusuna bu işin mucidi Amerika’nın bile net bir cevabı yok.
En çok tanınan özel orduların başında ABD’li “Black Water” şimdi ki adıyla “Academi” geliyor. Afganistan ve Irak işgallerine damgasını vuran şirket, ihalelerinin %90’nını ABD hükümetinden alıyor. ABD’nin denizaşırı harekâtında eli ayağı konumunda olan Black Water belki bu sayede Afganistan ve Irak’taki sivil ölümlerden de asla sorumlu tutulmadı. Ancak yine de birkaç çalışanının silah kaçakçılığı yaptığına dair iddialar yüzünden soruşturmalardan da kurtulamadı.
Hem askeri bir oluşum hem de ticari bir işletme olması hasebiyle her adımı takip edilen ya da takip edilmesi gereken bir Amerikan şirketinin bile sicili bozuk ise varın gerisini düşünün.
Dünya’da Black Water dışında onlarca özel askeri şirket var. Bu alanda başı çeken ise ABD ve İngiliz firmaları. Hepsinin farklı görev alanları ve yetenekleri var. Kimisi ülkelerin kolluk teşkilatlarının eğitiminde öne çıkmış, kimisinin uzmanlık alanı suçla mücadele. Ortak nokta ise bir tane: Suç.
Afganistan’da silah kaçakçılığından Bağdat’ta masum insanların öldürülmesine, Bosna’da seks ticaretinden Avustralya’da sevk edilmekte olan mahkûmun şüpheli ölümüne, sivil halka ateş açılmasından uyuşturucuya… Maalesef özel askeri şirketlerin birçoğunun adı yasadışı faaliyetleri ile anılıyor. Hatta gelen tepkiler nedeniyle ABD bile son zamanlarda özel ordularla ilerlettiği iş birliğinde frene basmak zorunda kaldı. Kriminalize olanlar ile sözleşmesini feshettiği gibi kimisini de sadece ikmal ve ulaştırma güvenliğini sağlamak için kullanmaya başladı. Petrol ve maden sahalarının korunması ise özel orduları eleştiri oklarından bir nebze de olsa uzak tutmaya yarayan kullanım alternatiflerinden.
Özel ordularla ilgili en önemli tespiti Amerikalı siyaset bilimci Deborah Avant yapıyor. Problemi demokrasinin üç özelliğinin eksikliği ile açıklıyor; “Şeffaflık, yasal denetim ve kamuoyu rızası” Anlamı aslında şu: Özel ordularda demokrasinin sacayakları eksik.
David Isenberg “Private Military Contractors and U.S. Grand Strategy” adlı raporunda tam da bu nedenle ABD’nin özel orduları yoğun bir şekilde kullandığını düşünüyor. Yasal denetimin dışında kalıyorlar. Kamuoyunun eleştirilerinden ve baskılarından korunuyorlar. Devlet desteği arkalarında, maddi güçleri yerinde ve tabi ki medyayı kontrol yetenekleri var. Amiyane tabirle ne yaptıkları belli değil, kimseye de hesap vermek zorunda değiller.
Özel orduların suistimale açık bir başka tarafları ise hem demokratik hem de otoriter rejimler tarafından kiralanabilmeleri. Parayı veren düdüğü çalar “He who pays the piper” yaklaşımı güvenlik uzmanlarının özel ordularla ilgili dikkat çektiği bir risk.
ABD’de yapılan bir araştırmaya göre askeri gücün şirketleşmiş olması özel orduları problemli hale getiren diğer bir faktör. Tek amacı para kazanmak olan bir özel ordunun hangi ülke adına savaşa girdiğinin bir önemi yoktur.
Silah kullanmanın ve insanları öldürmenin meşru olmasının da bir önemi yok. Patronu memnun etmek gaye haline geldiyse insan hakları ihlalleri de göz ardı edilebilecektir.
Patron, otoriter bir rejim ise, varın siz düşünün özel ordunun aldığı “görev tipi” emirleri.
(Bir sonraki yazımızda Rusya’dan ve SADAT’tan bahsedeceğiz.)