Bloomberg’de yayımlanan makalede Çin ve Taliban arasındaki ilişkiye dikkat çekildi.
Taliban’ın kontrolü sağladığı Afganistan’da ortaya çıkan hem siyasi hem de toplumsal kriz pek çok soruyu beraberinde getirdi. Bunlardan biri de dünyanın en zengin maden yataklarından birine sahip ülkede bu servete kimin konacağı.
ABD merkezli medya kuruluşu Bloomberg’de 24 Ağustos’ta yayımlanan makalede Çin’in, başta lityum olmak üzere değerli madenler için Afganistan’da oynamakta olduğu tehlikeli kumar ele alındı.
Büyük miktarda lityumun yanı sıra demir, bakır, altın, kobalt ve nadir toprak elementleri Afganistan’ın dört bir köşesine yayılmış durumda. ABD’li askeri uzmanların ve jeologların 2010’da hazırladığı bir rapora göre bu madeni varlığının değeri yaklaşık 1 trilyon dolar (yaklaşık 8 trilyon 375 milyar TL). Ancak Taliban’ın devirdiği Afgan hükümeti, bu değerin üç kat daha fazla olduğunu duyurmuştu.
Öte yandan yeşil enerji için önem arz eden bu madenlere ihtiyaç, teknolojinin her an ilerlemesi ve iklim krizinin pençesinde giderek artıyor.
Iain Marlow and Enda Curran imzalı yazıda Afganistan’da 40 yıldır süren savaşların, çok değerli ve bir o kadar da gerekli madenlerin olduğu yerde kalmasına yol açtığı yazıldı.
İkili, bu durumun kısa vadede değişmesinin beklenmediğini, ancak Çin’in yeraltı kaynaklarını kullanmak için girişimlere başladığını kaydetti.
Çin ve Taliban ilişkisi
Çin ve Taliban arasındaki ilişki dikkat çekiyor. İki taraf, temmuzun sonlarında Tiencin kentinde görüşmüştü. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Afganistan’ın egemenliği, bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne saygı duyduklarını, bu ülkenin iç işlerine karışılmaması konusunda ısrarcı olduklarını vurgulamıştı.
Yi, Washington yönetiminin Afganistan politikasının başarısızlığa uğradığını belirterek, ülkedeki tüm tarafların, “Afganistan’ı Afganlar yönetmeli” ilkesi temelinde bir an önce barışı tesis etmesi gerektiğinin altını çizmişti.
Taliban sözcüsü Sühely Şahin de geçen hafta Çin Merkez Televizyonu’na (CCTV) yaptığı açıklamada, Çin’in Afganistan’ın yeniden inşasında büyük rol oynayabileceğini söylemişti.
Çin’de devlet basını da Taliban’la daha yakın ilişkiler için zemini yumuşattı. Örneğin Çin Komünist Partisi’nin İngilizce yayın organı Global Times, Çin yatırımlarının Afganistan’da “epey kabul göreceğini” kaydederken başka bir haberde şöyle yazıldı:
ABD, nadir madenler de dahil olmak üzere Çin’le Afganistan arasında herhangi bir potansiyel işbirliğine müdahale edecek konumda değil.
Çin Halk Kurtuluş Ordusu’nda 2003-2020 yılları arasında görev yapan emekli albay Zhou Bo ise geçen hafta New York Times’taki makalesinde şu cümleleri kaleme aldı:
ABD’nin çekilmesiyle Pekin, Kabil’in en çok ihtiyaç duyduğu şeyleri sunabilir: Siyasi tarafsızlık ve ekonomik yatırım. Afganistan da Çin’in en çok değer verdiği şeylere sahip: Altyapıyla sanayi inşasında fırsatlar (Çin’in kapasitesinin tartışılmaz bir şekilde eşsiz olduğu alanlar) ve kullanılmayan maden yataklarındaki 1 trilyon dolara erişim.
Öte yandan Taliban’ın diğer ülkelerle ilişkileri hâlâ sarsıntılı. G7 ülkeleri salı günkü zirvenin ardından, kurulacak Afgan hükümetinin uluslararası yükümlülüklere uyması, terörizme karşı koruma sağlaması ve başta kadınlar, çocuklar, etnik ve dini azınlıklar olmak üzere tüm Afganların insan haklarını güvence altına alması gerektiğini kaydetmişti.
Kaynak: Independent Türkçe