ABD ve NATO güçlerinin çekildiği Afganistan’ın başkenti Kabil’deki havalimanının güvenliğini sağlayacak olan Türkiye, burada ABD’den finans, ağır silah ve istihbarat desteği almaya devam edecek. Ancak emir-komuta Türkiye’de olacak. Öncesinde ise TBMM’den tezkere çıkması planlanıyor.
BBC Türkçe’nin Türk ve Amerikalı yetkililerden edindiği bilgiye göre, Türk askerinin “sadece havalimanına bir saldırı olması halinde, meşru müdafaa gerektiren durumlarda muharip görev üstlenmesi” planlanıyor.
Taliban’ın yaptığı son açıklamalar ise Ankara’da “sembolik” olarak değerlendiriliyor. Taliban’ın uluslararası alanda tanınırlık arayışında olduğunu; Türkiye’nin yürüttüğü görüşmeler doğrultusunda da Taliban’ın Türkiye’ye karşı saldırganca bir tutum içinde olmadığı belirtiliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma günü Diyarbakır’da gazetecilere yaptığı açıklamada “Biz şu anda ABD ve NATO ile Türkiye’nin Hamid Karzai’deki görev alanı ne olacak, burada neleri kabulleniyoruz, neleri kabullenmiyoruz, bunların kararlarını aldık. En ideal şekliyle Afganistan’daki bu adımı atmış olacağız” demişti.
Bir yandan da Taliban, Salı günü yaptığı açıklamada Türkiye’nin, başkent Kabil’deki Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nın güvenliğini üstlenme yönünde attığı adımları “menfur” olarak nitelendirdi. Türkiye’yi “ülkedeki güçlerini genişletmeme konusunda” uyaran Taliban’dan yapılan açıklamada, “Karar ihtiyatsız bir karar ve egemenliğimizin, toprak bütünlüğümüzün ihlali ve ulusal çıkarlarımıza aykırı” ifadeleri kullanıldı.
Hem Taliban’ın açıklaması karşısında Türkiye’nin alacağı tutumu hem de cevapsız soruların yanıtlarını Türk ve Amerikalı güvenlik yetkilileriyle diplomatlara sorduk.
Taliban’ın tepkisi ne anlama geliyor?
Taliban’ın ABD askerlerinin 1 Mayıs’ta başlayan çekilme sürecinde yaptığı yabancı askerleri hedef alan açıklamaları, Ankara’da “Buranın patronu biziz” mesajı olarak algılanıyor.
Salı günü doğrudan Türkiye’yi hedef alarak yapılan açıklama da, bu “göstermelik açıklamaların bir devamı” olarak yorumlanıyor.
Ankara’da, Taliban’la yapılan görüşmelerle bu sorunun ortadan kaldırılabileceği, misyonun Taliban’a karşı değil sadece havalimanının güvenliğini sağlamak için gerçekleştirileceği değerlendiriliyor.
BBC Türkçe’ye konuyla ilgili bilgi veren bir güvenlik yetkilisi, Taliban’ın ABD’nin çekilmesinin ardından uluslararası alanda bir tanınırlık girişiminde olduğunu, bunun için Rusya, İran ve Çin’le görüşmelere başladığını, bu kapsamda saldırganca bir tutum takınmalarının beklenmediğini söyledi:
“Amerikan askerlerini işgalci olarak gördükleri doğru. Ancak bizim temasımız var, bizim bir işgal amacımız olmadığını biliyorlar. Bunlar sembolik açıklamalar. Arka planda uluslararası camiaya verilen ‘Bizim dediğimizin dışında bir şey olmaz’ mesajı bu. Dolayısıyla Türkiye’ye yönelik saldırganca tutum olacağını sanmıyoruz.”
BBC Türkçe’ye konuyla ilgili bilgi veren Türk diplomatik kaynaklar da, misyonun ‘Afgan halkının yararına yapıldığına’ dikkat çekiyor:
“Taliban’ın ülkedeki tüm yabancı askerlerin ayrılmaları yönündeki tutumu biliniyor. Ancak söz konusu misyonun, Afgan halkının karşı karşıya olduğu ciddi insani kriz karşısında, tüm Afgan halkının yararına olacağı vurgusu yapılmaya devam edilecektir.”
Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nın güvenliğinin Türkiye tarafından sağlanmasını kim talep etti?
2002’de Afganistan’da başlatılan muharip nitelikteki Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti (ISAF) harekâtı 2014 yılı sonunda tamamlandığında, ülke çapında güvenlik sorumluluğunun 2015 yılı başından itibaren bütünüyle Afganistan tarafından üstlenilmesi kararlaştırılmıştı.
Ancak Afganistan, ülkedeki güvenlik, ekonomik ve yetişmiş insan kaynağı eksikliğinden dolayı havalimanlarının güvenliğini üstlenemedi. Bu sebeple Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nın askeri bölümünün işletmesini Türkiye üstlendi.
Türkiye’nin bu alandaki tecrübesi ve Afganistan’daki taraflar üzerinde etkili olan bölge ülkeleriyle iyi ilişkileri göz önüne alınarak, ABD ve NATO’dan, çekilme sonrası Türkiye’nin havalimanının güvenliğini de sağlaması fikri gündeme getirildi.
Ankara’daki üst düzey bir yetkili, Türkiye’nin bu talepten memnuniyet duyduğunu belirtti.
Diplomatik kaynaklara göre ise “Türkiye, NATO Kararlı Destek Operasyonu kapsamında 2015 yılından beri Kabil Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nın güvenli şekilde işletilmesi sorumluluğunu yürütmektedir. Bu konuda önemli bir tecrübe birikimi bulunmaktadır.”
Aynı kaynaklar, “NATO misyonunun sona ermesinin ardından, Afganistan’daki diplomatik temsilcilerin ve uluslararası yardım kuruluşlarının faaliyetlerini devam ettirmeleri için havalimanının güvenli şekilde işlevselliğini koruması kritik önemdedir. Bu anlayışla, tüm Afganların yararına olacak şekilde bu sorumluluğumuzu devam ettirme yönündeki niyetimizi Afgan Hükümetiyle paylaştık.” açıklaması yaptı.
Havalimanının güvenliği, bugüne kadar büyük oranda ABD’nin liderliğinde yürütülüyordu.
ABD Savunma Bakanlığı’ndan bir yetkili de, doğrudan sorumuza yanıt vermese de, bu işbirliğinin “ABD-Türkiye savunma işbirliğine verilen önemi gösterdiğini” belirtti.
Türk askeri ülkeye hangi şartlar altında gönderilecek? Emir-komuta kimde olacak?
Türk güvenlik yetkilisi, görev NATO kapsamından çıkarılacağı için Türk askerinin Türk bayrağı altında görev yapacağını ve emir komutanın Türkiye’de olacağını belirtti.
Amerikalı yetkili ise, havalimanıyla ilgili güvenlik kaygıları olduğunu ve iki ülkenin burada güvenliği sağlama konusunda “angaje olarak hareket edecekleri” bilgisini verdi.
ABD’nin istihbarat desteği ve komuta-kontrol sistemi konusunda Türk askerine Kabil’deki havalimanında destek vermesi bekleniyor.
Türk diplomatik kaynaklar, Türk askerinin belirtilen misyon çerçevesinde görevlendirilmesinin hukuki zemininin oluşması için Afgan hükümetiyle görüşmelerin sürdüğünü belirtti.
“Tabiatıyla söz konusu misyonun hayata geçmesi için öncelikle TBMM’den bir yetki alınması sonrasında bu adımlar hayata geçirilecektir. Her halükarda, meşru müdafaa gerektiren durumlar haricinde, misyonun muharip olmayan ve havalimanı güvenliğiyle sınırlı bir yönergeye sahip olması öngörülmektedir.”
Bu şartlar altında tıpkı 2019 sonunda Libya’yla yapılan anlaşmada olduğu gibi Afgan hükümetiyle yazışmaların yapılması sonrasında TBMM’den tezkere alınması gerekecek.
Ancak havalimanına doğrudan bir saldırı olmadığı sürece Türk askerinin burada herhangi bir şekilde savaşa taraf olması planlanmıyor. Türk askeri, saldırı durumunda havalimanının güvenliğini sağlamak için kısıtlı muharip görev üstlenebilecek.
Türkiye’nin Afganistan’daki misyonu kabul ederken stratejik çıkarı ne olacak? Taliban’la temas sürecek mi?
Bu soru, Türkiye’nin üstleneceği görevle ilgili en kritik sorulardan biri.
ABD’nin 20 yıldır sürdürdüğü savaşın sonunda, büyük oranda kaybederek çekildiği ülkede, Taliban hızla alan kazanıyor.
ABD’nin herhangi bir şart aramaksızın çekileceğinden emin olan Taliban, Afgan hükümetiyle masaya oturmayı da reddetti. Afgan hükümetinin siyasi ve askeri alanda kontrolü sağlayacak kadar güçlü olmadığı da bu süreçte görüldü. Bu 20 yılda, havalimanının güvenliğini sağlayacak bir Afgan ordusu ya da güvenlik gücü oluşturulamadı.
Bu durumu havalimanına adını veren, ABD müdahalesi sonrası kurulan ABD destekli ilk hükümetin başındaki Hamid Karzai, geçtiğimiz günlerde “radikal İslamı sona erdirmek ve istikrarı sağlamak için girmişlerdi, ikisini de başarmadan çekiliyorlar” sözleriyle özetledi.
Türkiye’nin ülkede yaklaşık 600 askeri, NATO misyonu kapsamında bulunuyordu. Bu ortamda Afganistan’a şu an olduğundan daha kritik bir görevle giren Türkiye, neden bu riski alıyor?
Afganistan’ın Pakistan, İran, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan ve Çin’le, yani kara sınırı bulunan komşularıyla arasındaki karayolları ve demiryolları haricinde dünyayla bağlantısı havayolu üzerinden, çok büyük oranda da Hamid Karzai Havalimanı üzerinden sağlanıyor. Bu sebeple Türkiye’nin üstleneceği görev kritik önemde.
Türk güvenlik yetkilisi, havalimanının savaş tarafı olmaması gerektiğini, yabancı misyonlara, diplomatik temsilciliklere erişim ve yatırımların sağlıklı işletilmesi için güvenliğinin sağlanması gerektiğini söylüyor.
Türkiye’nin de Türkiye İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) üzerinden yatırımları ve okulları olduğunu hatırlatan yetkili, Afganistan’la Kurtuluş Savaşı’ndan başlayan tarihi ilişkiler ışığında, yeni dönemde sosyal yapının gelişip istikrarın sağlanmasında Türkiye’nin de bu şekilde rol oynamasının kritik önemde olduğunu belirtiyor.
Bunun eskisinden çok daha büyük, muharip içerikli bir görev olmadığını, bu sebeple büyük tanklarla, uçaklarla ülkeye gidilmeyeceğini belirten yetkili, Türkiye’ye çok büyük bir maliyeti olmayacağını ve ABD sonrası süreçte ülkede bulunmanın önemli olacağını da ifade ediyor.
Ancak bir saldırı olması halinde, Türk askerinin aktif görev yaparak havalimanının güvenliğini sağlaması gerekiyor. Bunu önlemek için Ankara, Taliban’la olan temasın önemli olacağı görüşünde.
Aynı zamanda yıllardır Afganistan’dan gelen göç akınının da ülkede istikrar sağlanmasıyla engellenebileceğini söylüyor.
Türk diplomatik kaynaklar da “Afganistan kaynaklı yeni bir göç dalgasının sadece Pakistan ve İran başta olmak üzere komşu ülkeleri değil, Türkiye ve Avrupa’yı da derinden etkileme riski bulunuyor. Artacak istikrarsızlıkla ortaya çıkacak güvenlik boşluğunun radikal terör unsurlarının yeniden Afganistan’da sığınacak yer bulmaları tehlikesi büyüyor.” yorumunu yapıyor.
Türk güvenlik kaynakları, havalimanının güvenliğinin sağlanması için Afgan hükümetiyle temasın yeterli olmayacağı, bunu Taliban’a rağmen yapmanın mümkün olmadığı görüşünde:
“Ülkenin daha da geniş kısmının kontrolünü ele geçirmeleri muhtemel gibi görünüyor. Bunun sonunda bir tanınma arayışları, bunun için oluşturmak zorunda olduğu gerekçeleri ve pazarlıkları olacak. Bu aşamada neler olacağı, bunu nasıl sağlayacakları, nasıl bir hükümet kuracakları muamma. Ancak ABD’nin ülkeyi Taliban’a bırakarak çekilme kararı almasının arkasında da Taliban’a rağmen NATO’nun bile istikrarı sağlayamaması yatıyor.”
Uluslararası alanda farklı işbirlikleri olacak mı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Haziran’da NATO zirvesinin ardından düzenlediği basın toplantısında, ABD ve NATO ile görüşülen görev gücü kapsamında Pakistan ve Macaristan’ın da desteğini talep ettiklerini söylemişti:
“Bir diğer konu yine Afganistan’da biz Pakistan’ı da yanımıza alma düşüncemizi kendilerine söyledik, Macaristan’ı yanımıza alma düşüncemizi kendilerine söyledik.”
Türk diplomatik kaynaklar da, “Türkiye’nin üstleneceği sorumluluğunun ürettiği artı değerden faydalanan uluslararası toplumun üyelerinin de üzerine düşen adil yük paylaşımına katkıda bulunmalarını bekliyoruz.” dedi.
Türkiye’nin Taliban’la iletişim kurarken Pakistan ve Katar’ın da devrede olduğu biliniyor.
Bu konuda bilgi veren bir başka Türk güvenlik yetkilisi, “Taliban’a rağmen orada ABD dahi bir şey yapamadı, biz de yapmıyoruz. Yapılamayacağını 20 yılda Taliban gösterdi. Dolayısıyla temas kuran ülkelerle de iletişim halindeyiz” diyor.
Ankara’nın aynı zamanda Çin’le bu konuda işbirliği yapacağı belirtiliyor.
Çin’in uzun süredir hem Afgan hükümeti hem de Taliban’la doğrudan teması var. Afgan hükümetiyle, pratikte güvenlik sorunları sebebiyle başlatılamamış olsa da, çeşitli altyapı ve enerji yatırımı anlaşmaları olan Pekin, ülkeyi Pakistan ve İran üzerinden dünyaya açılan ticaret yollarının önemli bir parçası olarak görüyor.
Çin’in bir yandan da Taliban’la, “El Kaide bağlantılı olarak kabul ettiği Türkistan İslam Partisi’nin üyelerinin Afganistan’da saklanmasına izin verilmemesi” yönünde zımni bir anlaşması var.
Uygur Türklerinin yoğun olarak yaşadığı Sincan bölgesiyle Afganistan arasında 8 kilometrelik bir sınır var.
Çin basını, geçen hafta Taliban sözcüsü Süheyl Şahin’in “Çin’i dost ülke olarak gördükleri ve Çin’in Afganistan’daki yatırımlarının bir an önce başlaması yönündeki taahhütlerini yerine getirmesini beklediklerine” dair sözlerini haberleştirdi.
Taliban, Afgan hükümetiyle imzalanan anlaşmaların, kendi kontrollerine geçen bölgelerde de uygulanmasını bekliyor. Şahin’in sözlerine yer veren Çin basınına göre Taliban da, “Sincan’dan gelen ayrılıkçı Uygur Türklerinin Afganistan’a geçişine izin vermeyecek. El Kaide ve diğer grupların sınırda Çin’e karşı herhangi bir faaliyet yürütmesine de izin vermeyecek. Dost ülke Çin yatırımlarına devam ederse, güvenlikleri sağlanacak.”
Afganistan’da halihazırda görev yapan askerlere takviye birlikler gönderilecek mi? ABD’den ağır silahlar konusunda destek olacak mı?
Güvenlik yetkilileri, ABD ordusunun çekilirken maliyeti daha fazla olduğu için birçok ağır silahını geride bıraktığını belirtiyor. Ancak bu silahların ne kadar stratejik önemi olduğu ve nasıl kullanılacağına dair detaylar, henüz iki ülke Savunma Bakanlıkları arasında görüşülmeye devam ediyor.
Halihazırda ülkede bulunan askerlerin konumlarının havalimanının güvenliğinin artırılması için değiştirilebileceğini, takviye asker konusunun da ilerleyen süreçte Amerikalılarla yapılacak görüşmeler kapsamında netleşeceğini belirtiyorlar.
ABD, yaklaşık 600 askerini görevin tamamen Türk ordusuna teslimi sırasında Türk askeriyle birlikte çalışmak üzere, yani “yerinde değiştirme” sürecinde havalimanında bırakacak.
Bugüne kadar havalimanının işletmesi konusunda birlikte çalışılan sivil uzmanlar ve dil gerekliliği için birlikte çalışılan yerel çalışanların görevleri ise devam edecek.
ABD’nin vereceği destek konusunda detayları sorduğumuz diplomatik kaynaklar ise, “Güvenlik, lojistik ve finansman konularındaki yük paylaşımıyla ilgili ABD ile görüşmelerimiz sürüyor.” açıklaması yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cuma günü yaptığı açıklamada ABD ile bu detaylarla ilgili uzlaşmaya varıldığının mesajını vermişti.
Afgan hükümetiyle yazışmalar da bunun ardından başladı.
Misyonda görev alabilecek diğer ülkelerle de Savunma ve Dışişleri Bakanlıkları’nın temasları sürüyor.
Kaynak: BBC Türkçe