– Türkiye’nin Suriye Politikası –
2022 yılına gelindiğinde iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişebileceği yönünde bazı sinyaller gelmeye başladı. Örneğin Prag Zirvesi sonrası basın toplantısında Suriye’de Esad’la bir görüşme olup olmayacağı sorusuna, “Mümkün değil diyemem, vakti geldiğinde görüşebiliriz” yanıtını veren Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yönde önemli bir sinyal vermiş oldu.
Diğer yandan Şubat 2022’de Amerika Birleşik Devletleri başkanı Joe Biden, ABD güçlerinin DEAŞ elebaşı Ebu İbrahim el Hâşimi el Kureşi’yi Suriye’de düzenlenen bir operasyonda öldürdüğünü açıkladı. Bunun üzerine Türkiye’de hükümet, Uluslararası arenada Suriye politikasında haklı olduğunu, özellikle de Suriye sınırları içerisinde yapılan sınır dışı harekatlarda uluslararası hukuka aykırı bir durum olmadığı iddialarına dayanak noktası bulmuş oldu.
Hemen müteakibinde de yapılacak yeni bir harekat için hazırlıklarını yoğunlaştırdı. İç ve dış kamuoyu ikna için tüm propaganda kanallarını kullanmaya başladı.
(Burada vurgulamakta fayda görülen bir husus var, o da şu ki: Yapılacak bir askeri harekatın bu kadar pervasızca etrafa duyurulması askeri harekat ve stratejinin prensiplerine aykırıdır. Ancak Türkiye’de herhangi bir siyasinin veya toplumun refah durumu iyi olan herhangi bir kesiminin evladı tehlikeli bölgelerde görev yapmadığı ve şehit olma riski olmadığı için bu durum çok önemsenmez. Ancak bu durum başlı başına değerlendirilmesi gereken karmaşık sosyolojik bir konu olduğu için ayrıca üzerinde durulması gerekir.)
Ancak çok bariz bir şekilde Tahran zirvesine kadar Suriye’ye yeni bir harekat için oldukça istekli görünen Türkiye, İran ve Rusya’dan bu konuda olur alamayınca planlarını değiştirmek zorunda kaldı.
Esad’ın Erdoğan’dan 5 Talebi
Müteakip günlerde Erdoğan’ın 11 yıl önce başlayan Suriye iç savaşında sürdürdüğü Esad karşıtı politikadan geri adım atması üzerine Şam yönetimi de kendi şartlarını açıkladı. Bu kapsamda, Erdoğan’ın Suriye lideri Beşar Esad ile telefonda görüşeceği iddia edilirken, iktidar kontrolündeki “Türkiye gazetesi” Esad’ın Erdoğan’dan 5 talebi olduğunu yazdı.
Yayımlanan haberde, Şam yönetiminin öne sürdüğü iddia edilen şartlar şöyle sıralanıyor:
- İdlib’e Suriye yönetiminin kontrolünün geri dönmesi,
- Reyhanlı-Cilvegözü Sınır Kapısı ile Kesep Gümrüğü’nün de Şam yönetimine devredilmesi,
- Cilvegözü-Şam arasında ticari koridor,
- Suriye’nin doğusundaki Deir el-Zor-Haseke ile Halep-Lazkiye hattında M4 adıyla bilinen stratejik ulaşım koridorunda (M4) Şam’ın tam kontrolü,
- Avrupa ve ABD’nin Esad yönetimini destekleyen bürokrat, iş adamı ve şirketlere dönük yaptırımları konusunda Türkiye’nin destek vermesi.
İstihbarat Şefleri Görüşüyor
Gelinen noktada iki ülke arasında istihbarat birimlerinin görüştüğünü ve sürekli bir iletişim kanalının açık olduğu görülmekte. MİT Başkanı Hakan Fidan’ın son zamanlarda Suriyeli mevkidaşı Ali Memluk ile çok sayıda görüşme gerçekleştirdiği de pek çok basın yayın kuruluşu tarafından açıkça zikredilen bir konu. Hatta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da Suriye ve Türk istihbarat örgütleri arasında temasların olduğunu, Suriye ile olası diyalog için ön şartlarının olmadığını söylemişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmeye yeşil ışık yakan son açıklamalarının ardından Ankara ile Şam yönetiminin ne gibi konu başlıklarını ele aldığı ve uzlaşmaya varıp varamayacağına ilişkin tartışmalar devam ederken, sürecin istihbarat görüşmelerinden çıkacak sonuca göre şekillenmesi bekleniyor.
2011’de Suriye’de başlayan iç savaşta Esad rejimiyle ipleri koparan ve Suriyeli muhalif gruplara güçlü destek veren Türkiye, jeopolitik dengelerin değişmesiyle birlikte başka ülkelerle yaptığı dış politika açılımlarının bir parçası olarak ve iç siyasi gerekçelerin de etkisiyle Şam yönetimi ile ilişkileri bir süreç içinde yeniden onarmak istiyor.
Erdoğan: “Suriye’nin Başkanı ile de görüşme yoluna gidebiliriz”
Prag’daki Avrupa Siyasi Topluluğu’nun ilk toplantısının ardından düzenlenen basın toplantısında Erdoğan, bir gazetecinin “Suriye Devlet Başkanı ile bir görüşmeniz olması mümkün mü?” sorusu üzerine “Şu an itibarıyla böyle bir şey tabii söz konusu değil. Ama mümkün değildir gibi bir ifadeyi kullanmam da… alışılmış bir siyasetçi değilim. Dolayısıyla bir vakti, saati geldiğinde biz Suriye’nin Başkanı ile de görüşme yoluna gidebiliriz” yanıtını verdi.
Gelen bilgiler ışığında yapılan değerlendirmelerde iki ülkenin de karşı taraftan beklentilerinin olduğu ve ilişkilerdeki olası gelişmelerin bu konularda atılacak adımlara bağlı olduğu ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan ilişkilerdeki gelişme mutlaka liderlerin görüşmesine yetmeyebilir, bunun yerine ise bakan düzeyinde bir görüşme olabilir.
Putin Faktörü
Sürecin ve ilişkilerin geleceğini öngörmenin zorluğu ise denklemin kilit aktörlerinden birisi olan Putin’in durumuyla ilgili. Hem kendi ülkesinde hem uluslararası camiada pek çok ölümden sorumlu tutulan Putin’in zor zamanlar geçirdiği bir gerçek. Ancak Suriye’deki ve de Türkiye’deki Rus etkisi ve taraftarları asla küçümsenmemelidir.
Bitirmeden, şunu da bir ip ucu olarak not etmekte yarar var: Türkiye’nin Suriye politikasının yönünü öngörmek için hükümetin kontrolündeki medyaya göz atmak yeterlidir. Suriye devlet başkanının ismi Esad olarak zikrediliyorsa bir diyalog arayışı, Esed şeklinde ifade ediliyorsa hükümetin çatışma ve gündem değişikliğine ihtiyacı olduğu kabaca kestirilebilir.
(1.Bölümün sonu)
(2.Bölüm: Suriye’de Ne Oluyor Türkiye Ne Yapıyor -Devam edecek)