2011 yılında patlak veren Suriye Savaşı sonucunda tarihte benzeri görülmemiş bir şekilde Türkiye de bu sorundan nasibini aldı ve görünen o ki 2023 genel seçimlerinin başlıca konularından biri de bu olacak.
İktidarın dış politikadaki tutarsızlığı, ‘‘ümmetçi’’ yaklaşım tarzı, sınırlara yönelik “açık kapı” tavrı, kendisine seçmen kazandırmak maksatlı iç politikadaki oy kaygısı başlı başına hem bu sorunun sebebi hem de neticesidir. Yıkıcı savaş sonrası ülkeyi terk eden 5.5 milyondan fazla Suriyelinin yaklaşık 1 milyonu Avrupa’ya ve 1 milyonu diğer komşu ülkelere sığınırken, 3.5 milyondan fazlasına ev sahipliği yapan Türkiye bu rakamlar ile dünyada en fazla ‘‘göçmeni’’ barındıran birinci ülke konumuna gelmiştir.
Öncelikle bu insanların konum ve statülerinin mülteci, sığınmacı veya vatansız olarak tanımlanamayacağını, genel anlamda “göçmen” ve hukuki anlamda “uluslararası koruma altındakiler” veya “geçici koruma altındakiler” olması gerektiğini söylemeliyiz. “Misafir” veya “muhacir” gibi hukuki/resmî olmayan duygusal veya dini söylemleri de doğru bulmadığımı başta belirtmeliyim.
Kısa sürede ülkelerine geri döneceği düşünülen Suriyelilerin kalıcı olduğu anlaşıldığında, mevcut ihtiyaca cevap vermeyen mevzuat yerine kapsamlı bir göç yasası hazırlanarak yürürlüğe konması önemliydi. Ancak sığınmacı sayısı ve bunun getirdiği problemler o kadar büyük ki bu düzenleme de Suriyeliler sorununu çözmek için yetersiz kaldı.
Bu yazımda önce Suriyeli göçmenlerin yaşadığı iş, sağlık ve eğitim gibi temel sorunlara değineceğim ve ardından çözüm önerilerimi sıralayacağım.
Sorunlar
- Öncelikle; Türkiye gibi işsizliğin yüzde % 11’den fazla olduğu (gençlerin % 19.3’ü) bir ülkede 3.5 milyon Suriyelinin olması beraberinde ciddi sorunlar getirmektedir. Suriyeli göçmenler, inşaat, tekstil ve tarım gibi sektörler başta olmak üzere işverenler tarafından ucuz işgücü olarak görülmekte. Bu durumda hem Suriyeliler ekonomik sorunlar yaşamakta hem de ülke vatandaşlarının yarısından fazlasının Suriyelilerin işlerini ellerinden aldığını düşünmelerine neden olmaktadır.
- Ülke genelinde kendi imkanlarıyla hayatlarını sürdürmekte olan milyonlarca Suriyelinin büyük bir kısmı ise barınma konusunda ciddi sorunlar yaşamaktadır. Kamplarda kalan az sayıdaki göçmenin haricindeki büyük bir kesim, değerinin çok üzerinde fiyatlarla kiraladıkları evlerde barınmaya çalışmaktalar.
- Yarısından fazlasını kadınların ve çocukların oluşturduğu Suriyeliler, eğitim ve dil öğrenimi konusunda ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Okula gitmeyen çocukların daha fazla istismar ve kötü muamele riski altında olduğu, fiziksel ve psikolojik gelişimlerini tamamlayamayacakları muhakkaktır. Bu durumda, adeta “kayıp kuşak” haline gelecek olan eğitimsiz Suriyeli çocukların ileride suç ve istihdam gibi konularda ciddi sorunlara neden olacağı öngörülmelidir.
- Sağlık güvencesi olmayanların sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur ve sığınmacıların çoğunluğu hastane ortamında başta iletişim olmak üzere sorunlar yaşamaktadır.
- Çok sayıda Suriyeli çocuğun taciz edildiği veya küçük yaşta evlendirildikleriyle ilgili haberler de medyaya yansımaktadır. Angelina Jolie’nin ziyaret ettiği kampta ortaya çıkan taciz skandalı ve sadece Kilis’te en az 5000 erkeğin Suriyeli kadınlarla evlendiği haberleri bunlara örnektir.
Suriyeli uyruklu göçmenlerin yaşadıkları sorunlar bir yana ileride ülkenin karşısına dikilecek olan dağ gibi bir problemler yumağı da karşımızda duruyor. Ülkenin içinden geçtiği sancılı sürece bir de ülke nüfusunun yüzde 5’ine tekabül eden sığınmacılar eklendiğinde hâliyle vatandaşın tepkisi de ağır olmaktadır. Bu tepkiler de yer yer ırkçılığın körüklenmesine ve Bolu Belediye Başkanının ve Zafer Partisi Genel Başkanının medyaya yansıyan söylemlerinde olduğu gibi toplumsal barışı tehdit eden tahrik edici durumların oluşmasına yol açmaktadır.
Suriye’deki savaşın bitmesi ve Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri kısa sürede mümkün görünmediği için eğer ki acil bir önlem alınmaz ise, Ankara’nın Altındağ ilçesinde Suriyelilere ekmek götüren yardım kamyonlarının yerli halk tarafından taşlanarak, yardım edilmesinin engellenmeye çalışılmasından çok daha ağır toplumsal sorunların ortaya çıkması muhtemeldir.
O halde Suriyelilerin , ülkede “misafir” ya da geçici olarak değil de uzun yıllar yaşayacakları düşünülerek sorunlara uzun vadeli kalıcı çözümler üretilmesi gerekmektedir.
Çözüm Önerileri
Suriyeli göçmenler sorunu veyahut ortaya çıkan göç dalgası daha iyi nasıl yönetilebilir sorusuna verebileceğim cevap ise kısaca aşağıdaki gibi olacaktır;
- Türkiye’nin en başta dünyadaki ve özellikle Avrupa’daki ülkeleri ve uluslararası kuruluşları sırtındaki yükü azaltmaya ve paylaşmaya zorlayarak, bu eşitsiz/adaletsiz durumu gidermesi gerekiyor. AB’den gelen fon çeklerini kullanma siyasetinin kalıcı olarak sürdürülebilmesine imkân yoktur.
- Açık kapı politikasının terk edilmesi veya zaten çok yüksek olan sayının artmasının önüne geçilmesi gerekiyor.
- En önemli ve acil çözüm yolu olarak başta dil ve eğitim olmak üzere entegrasyon süreçlerini etkinleştirmek gerekiyor. Göçmenlerin ülkelerine dönmelerini beklemeden acilen bu gerçeklikle yüzleşilmelidir. Eğitim, dil kursları ve meslek kurslarına acilen öncelik verilmelidir. Özellikle kadın ve çocukların, Türkçeyi öğrenmeleri topluma entegrasyon süreçlerini kolaylaştıracak ve hızlandıracaktır. Burada, sadece devlet okullarının değil, gönüllü sivillerin de harekete geçirilip, ‘‘dil kafeleri/dil koçluğu’’ gibi destekleyici argümanların kullanılması sağlanmalıdır.
- Göçmenlerin özel durumları hakkında toplumun bilgilendirilmesi ve ‘‘ırkçı/faşizan’’ yaklaşımlara prim verilmemesi hususu önemli bir gündem maddesi olarak ele alınmalı, hoşgörüsüzlük içeren her türlü söylemlerden uzak durulmalıdır.
- İktidar mültecilere yönelik ‘‘ümmetçi’’ bakışını, ‘‘din kardeşliği’’, ‘‘hicret’’ gibi din ve inanç eksenli duygusal ve popülist/siyasal söylemleri bir kenara bırakmalıdır.
- Türkiye ve Suriye’nin medeni kanunlarının farklı olması nedeniyle Suriyeli kadınların çok eşlilik ve medeni kanun hakkında bilgilendirilmesi ve Türk Medeni Kanunu’nun çok eşliliğe izin vermediğinin anlatılması gerekmektedir.
- Başta cinsel şiddete uğrayarak mağdur olan kadın ve çocuklara psikolojik destek verilmesi, kadın ve çocukların güçlenerek sivil hayata katılması sağlanmalıdır.
- Göçmenlere yüksek fiyatlarla sağlıksız koşullardaki konutların kiralanması önlenmeli, sığınmacıların insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli düzenlemelerin yapılması ve bu durumu istismar edenlerin cezalandırılmasını sağlayacak yasal düzenlemeler getirilmelidir.
- Suriyeli göçmenlerin toplum içerisine dağıtılarak gettolaşmalarının önüne geçilmelidir.
- Sorunun iç politikaya alet edilmeden ve gündem belirleyen ana unsur olarak görülerek siyasetçilere ve sivil topluma yapıcı mesajlar gönderilmelidir.
- Geçmişteki örnekler, özellikle bu konuyu uzun zamandır gündeminde tutan Avrupa ülkelerinin durumu iyi analiz edilmelidir. Örnek uygulamalar göç politikasına adapte edilmelidir.
Sonuç
Suriyeli göçmenler konusunda uluslararası evrensel hukuk kuralları işletilmeli ve üzerinde konsensüs sağlanan mantıklı çözümler geliştirilmelidir. İnsana yaraşır ve akılcı yeni bir göç politikası geliştirilmesi ve yukarıda örnek olarak verilen çözümlerin kademe kademe artırılarak etkin bir şekilde uygulanması gerekir. Aksi takdirde, halihazırda ‘‘göç’’ konusunda onlarca sorunla boğuşan Türkiye’yi, ilerleyen yıllarda çok daha büyük sorunlar beklemektedir.