Kazakistan’da barışçıl bir şekilde başladıktan sonra, resmi rakamlara göre 225 kişinin ölümüyle sonuçlanan protestoların ardından polis, yaralılar dahil olaylara karışan herkesi araştırıyor. Güvenlik güçleri, gözaltına aldığı barışçıl protestoculara işkence yapmakla suçlanıyor. Hükümet, şiddet olaylarına karışmayanların endişe etmesine gerek olmadığını söyledi.
Üniformalı ve silahlı adamlar her yeri kontrol ediyor, yaralananları aradıklarını söylüyorlardı.
Olaylar durulduğunda Almatı’daki hastanede tedavi altına alınan Asel, protestolara katılan herkesi topladıklarını düşündüğü bu silahlı adamlarla yaşadığı tüyler ürpertici karşılaşmayı şöyle anlatıyor:
“Bir tanesi şöyle bağırdı, ‘eğer bir daha protestolara katılırsan seni öldürürüz'”.
Asel’i almaya çalıştılar fakat o yürüyemeyecek kadar kötü yaralanmıştı.
Pek çok insan gibi o da, Ocak ayının ilk günlerinde Kazakistan’da artan akaryakıt fiyatlarına karşı barışçıl bir şekilde başlayan protestolara katıldı. Dünyanın en büyük doğal kaynak rezervlerine sahip ülkelerinden Kazakistan’da halkın büyük bir kısmı bu zenginlikten faydalanamıyor.
Protestolar hızlı bir şekilde geniş kitlelerin katıldığı, Kazakistan’ın 1991’de Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını kazanmasından beri yaşanan en kanlı olaylara dönüştü.
Eylemcilerin hükümeti aşırı güç kullanmakla itham ettiği gösterilerde resmi rakamlara göre 225 kişi öldü ve çok daha fazla sayıda insan yaralandı. Yetkililer, olayların ardından yaklaşık 10 bin kişinin gözaltına alındığını söylüyor.
Pek çok kişi gibi 57 yaşındaki Asel de tutuklanmaktan ve şiddet olaylarına katılmakla suçlanmaktan endişe duyuyor.
Yaşananların ardından Kazakistan Başsavcılığı yaklaşık 700 ceza davası açtı. Sanıklardan bazıları terörizm, cinayet ve hükümeti devirmeye çalışmakla suçlanıyor.
Ancak insan hakları grupları, yetkililerin barışçıl göstericiler de dahil olmak üzere protestolara katılan herkese karşı sert baskı kurduğunu söylüyor.
Aktivistlerin belirttiğine göre, sadece Facebook üzerinden protestoları destekleyen kişiler bile alıkonuluyor, dövülme ve işkencelere maruz kalıyor.
Almatı’dan insan hakları aktivisti Bakhytzhan Toregozhina, “Masumiyet karinesi yok. Yetkililerin gözünde hepsi potansiyel terörist ve onları bunu itiraf etmeye zorluyorlar” diyor.
Almatı’daki ana meyda gerçekleştirilen protestolara katılan Muratbek Yesengazy şiddete karışmakla suçlanıyor. BBC’ye konuşan avukatı, Yesengazy’nin bacağındaki izlerin fotoğrafını gösterek onun gözaltında dövüldüğünü söylüyor.
Yetkililerse gözaltında dövme ya da işkence olmadığını savunuyor.
BBC’ye konuşan Almatı Polis Departmanı’ndan Saltanat Azirbek, şiddete karışmayan kimsenin endişelenmesine gerek olmadığını söylüyor ve gerçekler ortaya çıktıktan sonra serbest bırakılacaklarını da sözlerine ekliyor.
Barışçıl başlayan protestoların nasıl şiddet olaylarına dönüştüğü hala net olarak bilinmiyor. 4 Ocak’ta şenlik havasında toplananlar Kazakistan marşını söylüyor, siyasi taleplerde bulunuyordu.
Yerel gazeteci Timur Nusimbekov, Almatı’daki protestolarda çeşitli kesimlerden insanların oluşturduğu bir kalabalıktan söz ediyor: “Banliyölerden ve şehir merkezinden insanlar vardı. ‘Hipster’ ve genç çalışanlar vardı”.
Ortam yetkililerin kalabalığı dağıtmak için sersemletici el bombaları ve göz yaşartıcı gaz kullanmasıyla değişmeye başladı, bu durum polis ve göstericiler arasında çatışmalara yol açtı.
Ertesi gün, yani 5 Ocak’ta tansiyon daha da yükseldi. Almatı’daki meydanda, “Kimi göstericilerde bıçak ve av tüfekleri vardı” diyor Nusimbekov.
Bu kişilerin kim olduğu henüz belirlenemedi.
Almatı Polis Departmanı’ndan Azirbek, silahlarını ele geçirmek için polise saldıranların savaş tekniklerini bilen eğitimli kişiler olduğunu söylüyor.
Göstericilerse bu kimliği belirsiz provokatörleri suçluyor. BBC’ye konuşan eylemcilerden Konay Abdiyev, “Biz barışçıl bir şekilde protesto ettik” diyor ve ekliyor:
“Fakat sonra bir grup genç adam geldi ve doğrudan belediye sarayına koştular. Onları durduramadık. Arabaları ve camları yerle bir ettiler”.
Abdiyev, bu kişilerin maske takarak yüzlerini gizlediğini, saldırmalarından korktukları için onların gözlerine bakmaya bile cesaret edemedilerini belirtiyor.
‘Barışçıl protestoculara ateş ettiler’
Kısa süre sonra olaylar kontrolden çıktı. Kalabalığı yaran bir grup belediye binasını ateşe verdi. Meydan sersemletici bombaların ve açılan ateşlerin sesiyle yankılanmaya başladı.
Mermilerin vurduğu kişilerden biri de Asel’di:
“Bacağımdan kan aktığını hissedebiliyordum. Bayıldım ve sonra iki adam beni sürükleyip kalkanlarıyla korurken kendime geldim. Bana bağırarak eğilmemi söylediklerinde mermi sesleri geliyordu”.
Bir kamyonla hastaneye götürülen Asel o günü, “Kamyonda çok fazla kişi olduğunu hatırlıyorum. Acıdan inliyordum. Birileri yaralı ayağımın üstündeydi. Kimisi nefes almıyordu” diye hatırlıyor.
6 Ocak’ta meydanda aralarında ateşin son bulmasını isteyen çok sayıda yaşlı kadın ve erkeğin de bulunduğu göstericiler, barışçıl bir miting düzenlemeye çalıştı. Ellerinde, “Biz terörist değiliz, biz barışçıl insanlarız” pankartı vardı.
Fakat o akşam askerler zırhlı araçlarla geldiler ve meydanı iki taraftan kapattılar.
Saltanat Khamzina, “Bağımsızlık Anıtı’nın yanındaydık. İnsanlar Kazakistan bayrağı taşıyordu. Tek sıra oldular ve ellerini, silahlı olmadıklarını göstermek için havaya kaldırdılar” diyor.
Saat 19.00 civarında askerler ateş açtı.
Khamzina o anı şöyle anlatıyor: “Sanki havaya ateş ediyorlarmış gibi geliyordu ama arkamızdaki insanlar ölüyordu. Ön sıradakiler değil, onlar vurulmadılar. Muhtemelen aralarında keskin nişancılar vardı”.
Başka bir protestocu, Meirkhan Abdumanapov, Bağımsızlık Anıtı’nı siper aldığını, orada 50 yaşlarında bir adamın yaralandığını gördüğünü anlatıyor:
“Hareket edemiyor, inliyordu. 17 ya da 18 yaşlarında iki genç kız ve başka bir genç erkek üst üste yatıyordu. Hiçbir yaşam belirtileri yoktu”.
“O kadar öfkeliydim ki kendi kendime herkese barışçıl protestoculara ateş ettiklerini söyleyeceğime dair söz verdim.”
Öte yandan Almatı polisi Azirbek, güvenlik güçlerinin sadece kendilerini korumak için ateş açtığını söylüyor.
Kazak hükümeti ise hiçbir kanıt sunmadan, uluslararası bağlantıları olan “teröristleri” şiddet olaylarından sorumlu tutuyor. Ayrıca, eski Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ile ilgili bir iç güç sorunu olduğunu söylüyorlar.
Yaşananların sebebi ne olursa olsun, gazeteci Timur Nusimbekov “barışçıl göstericilerin, eylemcilerin ve gazetecilerin yağmacı ve haydutlarla karıştırılmaması gerektiği” konusunda uyarıyor.
Ona göre, yetkililer “Kazakistan tarihindeki en kötü şiddet olayına yol açan, yaptıkları büyük hataları” örtbas etmeye çalışıyor.
Kaynak: BBC Türkçe