Kısaca Hizbullah Tarihi
Hizbullah, Lübnan’da 1982 yılında İsrail’in Lübnan’ı işgali sırasında kuruldu, ancak kökleri EMEL Hareketi isimli örgüte dayanır. EMEL Hareketi 1970’lerde İmam Musa Sadr tarafından Şii topluluğun haklarını savunmak amacıyla kurulmuştu. Emel, Şii direnişinin ilk büyük yapısıydı. Ancak İsrail işgali ve İran İslam Devrimi’nin etkisiyle EMEL’in içinden daha radikal bir grup ortaya çıktı. İran’ın desteğiyle kurulan bu grup Hizbullah adını aldı ve İsrail’e karşı silahlı direnişi benimsedi.
Hizbullah’ın Lübnan iç savaşında( 1975–1990) doğrudan çatışmalara müdahil olmaması onun ülke içindeki dengeleri lehine değiştirmesinde önemli bir nedendir. Kuruluş aşamasından Suriye İç Savaşı’na kadar Hizbullah kendisini yalnızca İsrail’e karşı bir direniş hareketi olarak konumlandırdı. Ancak Suriye İç Savaşı’nda Esad’ın yanında savaşa girerek bu çizgiyi terk etti. Bu durum Lübnan’daki Sünni nüfusun tepkisini çekerken, Hizbullah önemli askeri tecrübeler edindi. Ayrıca Esad rejiminin tam güvenini kazandı.
Lübnan nüfusunun Hizbullah’a bakışı da çeşitlilik gösterir. Sünni nüfus (%25–30) Hizbullah’a eleştirel yaklaşır; özellikle Suriye İç Savaşı’ndaki rolü ve Lübnan’da 1990 yılında imzalanan Taif anlaşmasına uymayarak silah bırakmaması büyük bir tartışma konusu olmustur.
Hristiyan nüfus (%30–35) ise bölünmüştür. Bazı Hristiyan gruplar Hizbullah’la işbirliği yaparken diğerleri örgütün Lübnan’daki etkisini tehdit olarak algılar.
Lübnan ordusu ile Hizbullah arasındaki ilişkiye gelirsek, Lübnan ordusu devletin ulusal savunma gücüdür ve Hizbullah’tan bağımsızdır. Ancak pratikte özellikle güney Lübnan’da, iki güç arasında dolaylı bir işbirliği gözlenmektedir. Lübnan ordusu genellikle Hizbullah’a müdahale etmekten kaçınır ve Hizbullah’ın İsrail’e karşı mücadelesine göz yumar. Hizbullah askeri açıdan Lübnan ordusundan daha güçlü olduğu için, özellikle güvenlik ve savunma konularında halkın azımsanmayacak kısmı Hizbullah’ı kabullenmiştir.
Hizbullah’ın Askeri Kapasitesi
Hizbullah’ın kara gücünün 20.000 ile 30.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Bu güç gerilla savaşı üzerine yoğunlaşmış, esnek ve mobil bir yapıya sahiptir. İyi eğitimli savaşçıları özellikle Lübnan’ın güneyinde ve Suriye’deki çatışmalarda tecrübe kazanmıştır. Kara gücü küçük hücreler veya mobil birimler halinde örgütlenmiştir. Ayrıca füze birlikleri, tank ve anti-tank birimleri ve özel kuvvetler gibi daha sofistike askeri birimlere de sahiptir. Kara gücü ayrıca yeraltı tünelleri mayınlar ve gizli üslerle desteklenmektedir.
Hizbullah’ın ana savunma ve caydırıcılık stratejisinin merkezinde roket ve füze saldırıları olduğu bir çok askeri uzmanın ortak görüşüdür. İsrail Lübnan’a giriş nedeni olarak da bu füze tehdidini göstermektedir.
Kısaca Hizbullah’ın roket füze envanterinde neler olduğuna bakalım.
- ATGM olarak da bilinen anti tank güdümlü roketi. Bu roketlerle Hizbullah 2006 savaşında İsrail’in en gelişmiş sistemlerle donattığı MERKAVA tanklarını vurmayı başarmıştı.
- 9 M 113 Konret 1000 milimetreden daha kalın zırhları delebiliyor ve etki menzili Yaklaşık 5 kilometre. Suriye iç savaşı sonrası Hizbullah’ın eline binlerce ATGM ve Konret geçtiği istihbarat raporlarına yansıdı.
- Bu füzelere ek olarak Milan ve TOW gibi Batı menşeli anti tank güdümlü mermileri ile ABD yapımı BGM-71 TOW füzesinin İran kopyası Tufan füzesinden de Hizbullah’ın envanterinde bolca bulunduğu biliniyor.
- Hizbullah’ın elinde etkili bir tanksavar silahı daha var ki; bu silahın elde ediliş hikayesi de ilginç. 2006 yılında İsrail’le giriştikleri savaşta Hizbullah üyeleri Spike MR 4. nesil güdümlü bir füzeyi sağlam ele geçirdiler. İsrail askerleri geri çekilirken füzeyi yanlarına almayı unutmuştu. Hizbullah vakit kaybetmeden füzeyi İran’a gönderdi ve İran bu füzeyi kopyalayarak ELMAS ismini verdi. Ateşlendikten sonra ,önce yükselen füze tankın en zayıf yeri olan taret bölgesine hızla iniyor. Menzili Dört kilometre olmakla birlikte 8 ve 16 km’lik versiyonları da bulunuyor. Hizbullah’ın elinde bu füzeden kaç adet bulunduğu bilinmiyor. İsrail bu gelişme sonrası tanklarının kule zırhlarını ileri teknoloji ile geliştirdi.
- Ukrayna savaşında kullanılan başka bir anti tank silahının da Hizbullah’ın elinde olduğu ABD istihbarat raporlarında yayınlandı. İsrail tanklarının gelişmiş savunma sistemlerini aşabilecek silah Rus mühendislerin geliştirdiği RPG30 isimli füze. Bu sistem iki füzeden oluşuyor. Kullanıcı füzeyi ateşlediğinde sistem ilk olarak bir yem atıyor böylece hedefteki tankın aktif koruma sistemi tamamen buna yoğunlaşıyor. Hemen ardından asıl füze ateşleniyor. Sistem yem füzeyle ilgilenirken ikinci füzeye 20 ila 40 milisaniyelik bir zaman kazandırıyor. İkinci füze bu süreden daha kısa zamanda hedefe ulaşırsa koruma sisteminin elinden bir şey gelmiyor. İran tarafından da üretilen bu füzelerin Hizbullah’ın elinde de olduğu tahmin ediliyor.
- Tankları durdurmanın bir başka yoluysa tanka karşı tankla savaşmak. Hizbullah’ın Lübnan sınırları içerisinde kaç tane tanka sahip olduğu bilinmiyor. Suriye’de savaşırken burada tank eğitimi alan militanları olduğu ve tank taburları teşkil ettiği biliniyor. Suriye’de Hizbullah’a ait 75 adet tankın bulunduğu da açık kaynaklara yansımıştı. Güney Lübnan’ın dağlık yapısı göz önüne alındığında Hizbullah’ın elindeki tankları İsrail tanklarına karşı kullanma ihtimali var.
Hizbullah’ın elinde 500 kg kadar harp başlığı taşıyabilen İran yapımı çok çeşitli balistik füze olduğu da biliniyor. Hizbullah’ın elinde çok farklı özelliklere sahip 10 binlerce roket ve füze olması önemli bir avantaj olsa da Demir Kubbe, Davud’un Sapanı ve Patriot gibi hava savunma silahlarından oluşan katmanlı İsrail hava savunma sistemini aşmak normal koşullar altında bu roketlerle çok zor. Hizbullah bu savunmayı sistemin karşı koyamayacağı düzeyde füze atarak aşmayı amaçlıyor. Tabi bu ne derece mümkün, o da tartışılır. İsrail’in hava ve istihbarat gücü bu füze yağmuruna anında karşılık verecek seviyededir.
Hizbullah’ın Akdeniz Komutanlığı ismini verdiği bir de deniz birimi vardır. Akdeniz Komutanlığı mütevazı olsa da 2006 Lübnan savaşında İsrail’in tam teşekküllü bir savaş gemisini vurmayı başardı. Gemi aldığı hasar nedeniyle savaş dışı kaldı. Bu olayda Çin yapımı C701 ya da C802 füzesinin kullanıldığı tahmin ediliyor. İran bu füzeleri Çin’den almış ve sonra kendi kopyalarını üretmeye başlamıştır. İlk versiyonda 120 km olan Menzil ikinci versiyonda 200 km’ye çıkarıldı. 2019’da yayınlanan bir videoda Hizbullah’ın elinde en az altı adet C802 füzesinin bulunduğu görülüyor. Bunları dışında insansız patlayıcı yüklü Jetsky gibi deniz araçlarının da olduğu biliniyor.
Hizbullah’ın elinde Ebabil serisi İntihar Dronları bolca bulunmaktadır.
Hizbullah-İsrail Savaşı’nın Seyri
Hizbullah ve İsrail arasındaki olası bir savaşta Hizbullah, Lübnan’daki coğrafi avantajı, yeraltı tünelleri ve gerilla savaşı taktikleriyle savunma kuracak ve fırsatını bulduğu her an elindeki füzeleri kullanarak İsrail şehirlerini hedef alacaktır. İsrail ise güçlü hava kuvvetleri gelişmiş istihbarat ve teknoloji destekli zırhlı kara birlikleri ile Hizbullah’a diz çöktürmek istiyor. Tabi burada coğrafi avantaj Hizbullah’ın.
İsrail Hava Kuvvetleri ilk aşamada özellikle Hizbullah’ın lojistik, silah deposu ve İran’a açılan kapısı olan Bekaa Vadisi ile istihbarat birimlerinden gelen gizli askeri noktaları bombalamaya başladı. Yukarıda ifade edilen koordineli füze saldırılarını önlemenin bir yolu da hava sahasını boş bırakmamaktır. Bu beklenen bir gelişmeydi. Verebildiği kadar zarar verdikten sonra zırhlı birliklerle desteklenmiş İsrail Kara Kuvvetlerinin Lübnan’ın güneyine girmesi bekleniyor.
Savaşın sıklet merkezînin Litani Nehri olacağı değerlendiriliyor. Litani Nehri, Lübnan’ın güneyinde önemli bir doğal bariyer oluşturur ve bu bölge Hizbullah’ın askeri faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir alan olarak bilinir. İsrail geçmişteki operasyonlarda Litani Nehri’nin güneyini Hizbullah’tan temizlemeyi hedeflemişti. Olası bir harekât bu bölgeye yönelik büyük çaplı kara saldırılarıyla başlayabilir. Nehir hattı Hizbullah’ın füze ve roket atışları için kullandığı birçok mevziyi barındırdığı için stratejik bir öneme sahiptir.
Sonuç
Hizbullah ve İsrail arasındaki başlayan savaş askeri kapasite bakımından İsrail lehine olsa da , coğrafi avantajlar ve savunma harbi Hizbullah’a avantajlar sağlayacaktır. İsrail, kural tanımayan savaş yöntemleriyle ve yıkıcı ateş gücüyle sivil alanları dahi hedef almaktan çekinmezken, Hizbullah’ın bu denli bir güce karşı nasıl bir direniş sergileyeceği büyük bir soru işareti. Gerilla taktiklerine dayanan savunma savaşıyla Lübnan’ın dağlık arazisinde bir süre daha direnebilirler. Ancak, bu kanlı çatışmanın sonunu belirleyecek olan şey, yalnızca askeri üstünlük ya da stratejik avantajlar değil; aynı zamanda uluslararası kamuoyunun tutumu ve bölgesel dengelerin nereye kayacağıdır.
Kaynaklar:
The Transformation of Hizbullah by Aurélie Daher” (Middle East Journal, 2011)
The Military Performance of Hizbullah in the 2006 War” by Anthony H. Cordesman
Hizbullah’s Political Strategy” by Augustus R. Norto
https://css.ethz.ch/en/services/digital-library/articles/article.html/9f6a70c3-fa15-4c4b-b9fe-bc4a5c7dce3f