Zamanın değişimini en iyi algılayan ve bu konuda en hızlı kendini yenileyen meslek gruplarından birisi de siyasetçilerdir. Hedef kitlelerine sunacakları vaatlerinin tutarlı ve sağlam olması için kendilerini sürekli yenilemeleri gerekir. Gelişen teknoloji ve değişen toplumsal yapıya göre, bu vaatlerini sunma yöntemlerini belirlerler.
Geride bıraktığımız 20 yılda bu işi en iyi AKP’nin yaptığını söylemek yanlış olmaz. Gerek halkı ikna eden vaatleri gerek televizyon ve gazete reklamları gerekse de seçim şarkıları rakip partilerden çok daha iyiydi. “Devletin imkanlarını kullanarak bunları yapmak kolay” diyenler olabilir. Buna ben de katılırım.
Ancak diğer partiler bu konuda o kadar kötüler ki bu durumu da yok saymak gerçeklerden kopmak olur. “Ekmek için Ekmeleddin” desem derdimi anlatmış olurum sanırım…
Vatandaşın Duymak İstediğini Söyle
Seçimleri sadece sloganlar ve reklamlarla kazanamazsınız. Bunun yanında halkı ve tabanınızı size oy vermelerini sağlayacak argümanlarla ikna etmeniz gerek. Bu durum Türkiye’de “karşındakinden daha iyi yalan söyle” veya “vatandaşın duymak istediğini söyle” şeklinde gerçekleşiyor. İşte burada AKP’nin hakkını teslim etmek lazım. O kadar iyi hayal satıyorlar ki, halk gerçek olmayacağını bildiği halde inanıyor. Çünkü bizim halkımızı ikna etmenin yolunun “acı gerçekler ve mantıklı hayaller” değil, “tatlı yalanlar ve ulaşılamaz hedefler” olduğunu biliyorlar.
AKP iktidarında geçen 20 yıldan fazla bir süre boyunca asla gerçekleşmeyecek birçok vaatlerine şahitlik ettik. Aslında AKP’nin asla gerçekleştiremeyeceği vaatler demek daha doğru olur. Bunların başında terörü bitirmek, ekonomiyi düzeltmek ve teknolojik gelişimler gibi konular geliyor. Terörden beslenen ve şehit edebiyatı üzerinden siyaset yapan, halkın parasını çalarak zenginleşen ve milleti üç kuruşa muhtaç eden, milletin cahil bırakılması ile ancak oyunu artırabileceğini söyleyen kişilerin bu sorunlara çözüm bulabilmesini beklemek en hafif ifadesiyle saflık olur.
Petrol ve Gaz Kaynağı Out, Uzay Yolculuğu In
Yerel seçimler yaklaşırken denenebilecek seçim vaatleri kombinasyonlarını gözden geçiren AKP ve Erdoğan cephesinde bu sefer “belediyecilik hizmetleri ve teknoloji hamlesi” ivme kazanmış durumda. AKP, özellikle geçen dönem kaybettiği İstanbul ve Ankara’da gerçekleşmeyen hizmetlerden ve çözülemeyen altyapı sorunlarından bahisle, bu şehirlerde yaşayan vatandaşlara “yeni bir sayfa” açmaları çağrısında bulunuyor. Oysa, bu belediyeler önceki 4 dönemde AKP’nin yönetiminde idi.
Daha önce bulduğumuz binlerce farklı petrol ve gaz kaynağının vatandaşın cebine faydası olmamış ki bu dönemde pek revaçta bir vaat değil. Ayrıca İsveç’in NATO’ya kabulü AKP lideri Erdoğan’ın tüm muhalefetine rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından onaylandı. Bu sayede şimdilik ABD ile arayı düzeltmiş olduğumuz için “Eyyy ABD, Eyy Biden” nidalarını duymayı bekleyen partililerin hevesleri kursaklarında kaldı. Geriye kalan tek değer, Erdoğan’ın ailesinden Damat Selçuk Bayraktar’ın öncülüğünü yaptığı “teknoloji hamlesi” kaldı.
İşte bu noktada devreye parayı koklayan adam girdi: Elon Musk.
Tüm ticari adımları, ilk ortaya çıktığında ekonomi çevrelerinde başarısız girişim olarak adlandırılsa da neticeleri itibariyle başarı elde etmiş sıra dışı bir yatırımcı. Uzaya turist gönderme girişimi, kendi halklarını teknolojik yatırımlar yaptığına inandırmaya çalışan otokrat liderlerin başvurduğu yollardan biri oldu. Liderler halklarını ikna ederken Elon Musk da bu yolla hatırı sayılır paralar kazanmaya devam ediyor.
Bu piyangonun vurduğu son talihli ise gerçekten ülkemizin içinde bulunduğu durumu özetler nitelikte. Tarihimize adını “Uzaya çıkan ilk Türk” olarak yazdıran Alb. Alper Gezeravcı aynı zamanda ülkemiz tarihinin “en pahalı Turisti” olarak da anılacaktır. Doğrusu, “Turist Ömer” veya “G.O.R.A’ ya giden Arif” bana daha sempatik ve kabul edilebilir geliyor. Hiç değilse hem cebimizden para vermemiş hem de rezil olmamıştık.
Elde Kalan Malzemeyle Ancak Bu Kadar
Uzaya gönderilen Alper Gezeravcı, muhtemelen TSK’da kalan ve gerekli testleri geçebilen tek pilot. Aksi halde böyle bir geçmişle bırakın uzayı, insan içine çıkmaması lazım. Sıra dışı mesleki ve özel hayatı ile kamuoyunda tartışılan ve dava dosyalarına konu olmuş bir figür. NATO görevi sırasında başka bir ülke görevlisi, evli bir bayan subayla ilişki yasaması sonucu dönemin Başbakanı Erdoğan’ın da onayı ile TSK’dan ihraç olmuş. Fakat 15 Temmuz sonrası yüzlerce yetenekli pilot meslekten ihraç edilip Hava Kuvvetlerinde eksiklik baş gösterince geri çağırılmış ve “mağdur” sıfatıyla görevine dönmüş. Yaşananlar tam da Erdoğan ve AKP’nin mental yapısına uygun ve karakter özeti niteliğinde.
Her fırsatta, yön belirtmeden “uçtuğumuzu” iddia eden AKP ve Erdoğan’ın inandırmaya çalıştığının aksine memleketteki birçok kişi biliyor ki bu bir teknoloji başarısı değil tamamen “parayı veren düdüğü çalar” hikayesi. Belki vereceğim örnek durumun daha net kavranması için faydalı olabilir:
Çocuğunuzun doktor olmasını istiyorsunuz. Fakat ne memlekette Tıp Fakültesi var ne de çocuğunuzda okuyacak kapasite. Siz de devletin parasını kullanarak oğlunuzu bir haftalığına yurtdışına gönderiyorsunuz ve özel bir üniversiteden diplomayı alıyorsunuz. Sonra da kasıla kasıla oğlunuzu ‘doktor’ ve kendinizi de onu okutan kişi olarak övüyorsunuz. Bu örneği yazarken aklıma başka bir olay geldi. AKP’nin daha yakın zamanda böyle bir dolandırıcılıkla yurtdışından özel bir üniversite vasıtasıyla bu şekilde diploma verdiği ortaya çıkmıştı. Doğrusu şaşırmamak elde değil. Daha insanlar bir konuda fikir üretemeden AKP’nin bunu yapmış olması gerçekten takdire şayan.
Öyleyse AKP’nin bir sonraki seçim sloganı benden olsun: Aklınıza bir hile mi geldi? Merak etmeyin “birileri” onu zaten yapmıştır!