Herhangi bir suçun ortaklarından birisi, çıkarları konusunda ortaklarıyla ters düştüğü vakit, beraber işledikleri günahları, kendisi işin içinde yokmuşçasına kılıfına uydurarak ortalığa döktüğünde, böylelikle eski dostlarının ipliğini pazara çıkardığında kahraman olabiliyor.
Onun neler yaptığı “ayrı bir inceleme” konusu yapılıp işlenen suçlara ne ölçüde dahil olduğuna bakılarak hesap vermesi istenilmez.
Bu konunun en çarpıcı örneklerinden birisi Galeazzo CİANO’dur.
Ciano, vaktizamanında İtalya’nın diktatör başbakanı Mussolini’ nin kızı Edde ile evlendi.
Başbakan Mussoli’nin damadı olmasının ardından kariyer basamaklarını hızla tırmandı.
Şangay Başkonsolosu olarak geçirdiği kısa sürenin ardından 1935 Haziran ayında basın ve propaganda bakanı oldu.
Aynı yıl, İtalya’nın Etiyopya’yı istilası sırasında gönüllü olarak katıldığı İtalyan Hava Kuvvetlerine, bombardıman filosu komutanlığına atandı. Bu görevi sırasında cesaret madalyası aldı.
1936’da ülkesine “Savaş kahramanı” olarak dönmeyi müteakip henüz 33 yaşında iken damatlık kontenjanından yararlanarak İtalya Dışişleri Bakanı oldu.
Bakanlık süresi boyunca ülkenin önde gelen fabrikalarından aldıkları rüşvetlerle (Pirelli, Alfa Romeo…) Mussolini ile beraber kendi servetine servet kattı.
Mussolini’nin işlediği her suça damat Ciano da ortak oldu. Parti içinde muhalefette bulunanları dövdürme ve faili meçhul cinayetler, general terfilerinde usulsüzlükler, Merkez Bankasındaki altın külçelerini zimmete geçirmeler, ülkenin önde gelen fabrikatörlerinden alenen rüşvet alarak onlara kolaylık sağlamalar…
Haliyle Mussoli’nin sağ koluydu. Müttefikleri Hitler ile yapılan tüm organizasyonlarda masadaydı.
İkinci Dünya Savaşı’nın, yaşadığı çağa denk gelmesi, görevi itibari ile onu daha değerli kıldı.
1939’da Almanya ile Çelik Paktı’nıimzaladı.
Pakta göre ülkelerden birisinin savaşa girmesi durumunda diğeri ona, askeri ve ekonomik bakımdan yardımda bulunacaktı. Bu gizli protokole göre her iki ülke de 1943 senesinden önce bir savaşa girmeyeceğini garanti ediyordu. Paktın imzalarını, ülkelerin dışişleri bakanları attı.
Henüz 1939 senesi dolmadan Hitler, Polonya’yı istilaya başladı.
Mussolini de ülkenin olumsuz ekonomisi nedeniyle kendisinden kopan vatandaşlarını, savaşın oluşturduğu milliyetçilik atmosferinden yararlanarak bir arada toplamak için en değerli dostu Hitler’in yanında olmak isteğini dile getirmeye başlaması üzerine, etrafında öbeklenen yalaka tayfasının desteği ile İtalya’nın savaşa girmesi kaçınılmaz oldu.
Her dediği, etrafındakilerce onaylanan Mussoli’ye damadı Ciano “Ordunun maddi ve manevi bakımdan feci durumda olduğunu, kömür, demir gibi madenler başta olmak üzere bir çok konuda dışa bağımlılığın getirdiği enflasyonun oluşturduğu ekonomik sıkıntıdan dolayı savaşa girilmenin mantıksız olduğunu” açıkça söylemekle kalmayıp ısrarla kabul ettirmek istese de işi yaramadı, İtalya savaşa girdi.
Zaten ekonomik yönden dipte olan İtalya, savaşta da ağır darbe alınca kanunlar gereği Yüksek Konseyde Mussolini’nin başbakanlığının feshi için oylama yapıldı ve fesih gerçekleşti.
Burası çok önemli. Çoğu kişi için züppe ve sığ bir şahsiyet olarak tanımlanan damat Ciano bu oylamada kayınpederinin başbakanlıktan düşürülmesi için oy kullanarak hayatını riske atıp İtalyan halkı için en zor zamanda dik duruş sergiledi.
Daha sonra Mussolini tekrar hükümetin başına geçerek aleyhine oy kullanan Ciano’yu idam ettirdi.
Damat Ciano nun bir özelliği vardı: Günlük yazmak.
Bakanlık yaptığı süre boyunca yatmadan önce her gün yaşadıklarını defterine yazmıştı.
Günlükleri o kadar değer kazandı ki, idam edilmeden önce kurtulması için karısı Edde tarafından yayımlanma tehdidiyle pazarlık aracı oldu.
Öyle ki, Hitlerin ekibi bundan çok endişelendi ve Ciano’yu günlük karşılığında ABD’ye gönderme planı bile yaptılar.
Kaygılandıkları kadar da oldu. Günlükler Nazi liderlerinin yargılandıkları Nürnberg Mahkemelerinde, “savaşı tasarlamak suçu” nedeni ile delil olarak sunuldu.
Her ne kadar ülkedeki hukuksuzluk ve yolsuzluk konusunda kayınpederi Mussolini ile beraber yol alsalar da sırf yazdığı günlüklerde yaptıklarının bir bölümüne ışık tuttuğu için tarih onu temize çıkardı.
Artık öyle bir seviyedeyiz ki, yaşananları ima yolu ile anlatma nezaketinden uzaklaşmak zorundayız.
Ne yapılanları üstüne alacak kimse var, ne de yaşananlardan ders çıkaracak kimse.
Şu ana kadar kaderleri Ciano ile aynı olan bizim damat Berat ALBAYRAK’ın babası; “Oğlunun kitap yazdığı için görünmediğini” söylediğinde kayıp 128 milyar dolar başta olmak üzere birçok konuyu kaleme aldığı beklentisine girmiştim.
Ancak yazılan kitap, kendisini aklamak ve AKP’nin yaptığı en büyük iş olan boş vaatlerden ötesine geçemedi.
Berat ALBAYRAK’ın yazdıkları, istifa ettirilen bakanların “Sayın Cumhurbaşkanı affımı kabul ettiği için şükranlarımı sunarım” cümlesindeki, tekrar makam verilme beklentisi için yapılan yalakalığın kitaba dönüşmüş hali.
Yaşadığımız hayatta hiçbir şey gizli kalmıyor, her şey er ya da geç ortaya çıkıyor.
AKP hükümetinin de yaptıkları ortaya çıktı/çıkacak. İşte birileri sana “artık çok geç” demeden önce sen de bir şeyler yapabilirsin.
Mesela “Gerçekler” isminde bir kitap yazarak, Erdoğan başta olmak üzere AKP hükümetinin yaptığı yolsuzlukları ve hukuksuzlukları açıklayabilirsin.
İnan bana, bu yapacağın ile sen ayrı tutulup, süper damat olabilirsin. Hala geç değil.
Kont Ciano da cesaretli birisi değildi. Gerçekten…