ABD Başkanı Joe Biden, Rusya’nın Ukrayna karşısındaki saldırgan tutumu konusunda ciddi diplomatik çaba harcadı.
ABD yönetimi haftalarca Rusya’nın yaklaşan işgali hakkında uyarılar yaptı ve uluslararası düzenin tehlikede olduğunu söyledi, ki bunun doğru olduğu kanıtlandı.
Fakat Biden aynı zamanda, her ne kadar Rusya net bir şekilde istekli olsa da, ABD’nin savaşmak istemediği konusunda net bir tavır sergiledi. İş o noktaya gelirse de, ABD vatandaşlarını kurtarmak için bile Ukrayna’ya güç göndermeyi reddetti. Dahası ülkede askeri danışman ve gözlemci olarak görev yapan birlikleri geri çekti.
Ulusal güvenlik çıkarı yok
Öncelikle Ukrayna Amerika’nın komşusu değil ve orada bir ABD askeri üssü bulunmuyor. Stratejik petrol rezervleri ya da ticaret ortaklıkları da yok.
Ancak herhangi bir ulusal çıkar bulunmaması, geçmişte eski başkanları, başkaları adına asker ve para kullanmaktan alıkoymamıştı.
Başkan Bill Clinton 1995’te Yugoslavya’nın çöküşünü takip eden savaşa askeri olarak müdahale etti. Keza 2011’de Barack Obama, Libya iç savaşında büyük ölçüde insani ve insan hakları temelinde aynısını yaptı.
Eski Başkan George W Bush 1990’da hukukun üstünlüğünü savunarak Irak’ı Kuveyt’ten kovmak için kurduğu uluslararası koalisyonu haklı çıkardı. Biden’ın üst düzey ulusal güvenlik yetkilileri, Rusya’nın uluslararası barış ve güvenlik ilkelerine yönelik tehdidini tanımlarken benzer bir dil kullandı. Ancak, askeri operasyonlar değil, ekonomik yaptırımlar yoluyla cevap vereceklerini söylüyorlar.
Biden askeri müdahale yapmıyor
Bunun ABD Başkanı Biden’ın müdahaleci olmayan yapısıyla ilgisi var.
Biden 1990’larda Balkanlar’daki etnik çatışmalarla başa çıkmak için ABD askeri harekâtını desteklemişti. Ardından 2003’te Amerika’nın talihsiz Irak işgali için oy verdi. Fakat o zamanlardan bu yana ABD askeri gücünü kullanma konusunda daha ihtiyatlı hale geldi.
Obama’nın Libya’ya müdahalesine ve Afganistan’a asker göndermesine karşı çıktı. Ardından gelen kaos ve insani felakete rağmen, ABD güçlerinin geçen yılki Afganistan’dan çekilmesini kararlılıkla savunuyor.
Ayrıca 20 yıldır yanında çalışan ve onun dış politikasını şekillendiren üst düzey diplomatı Antony Blinken ulusal güvenliği askeriyeden çok iklim değişikliği ve küresel hastalıklarla mücadeleyle, ve Çin’le rekabetle ilgili olarak tanımlıyor.
Ayrıca Amerika halkı da savaş istemiyor.
AP-NORC’nin ABD’de yakın tarihte yaptığı bir ankete katılanların yüzde 72’si, ABD’nin Rusya-Ukrayna savaşında küçük bir rol oynaması veya hiç oynamaması gerektiğini söyledi.
Biden’ın, ara seçimler yaklaşırken dikkat etmesi gereken şey, artan enflasyon başta olmak üzere, ekonomik sorunlar.
Biden, Ukrayna’da Amerikan ve Rus birlikleri arasında doğrudan bir çatışma olması riskini alarak “dünya savaşı” kıvılcımı yaratmak istemiyor ve bu konuda oldukça açık.
Biden bu ayın başlarında NBC’ye yaptığı konuşmada, “Bir terör örgütüyle uğraşmıyoruz, dünyanın en büyük ordularından biriyle uğraşıyoruz. Bu çok zor bir durum ve işler hızla çılgına dönebilir” dedi.
Sorumluluğu yok
ABD’yi bu riski almaya zorlayan bir anlaşma yükümlülüğü yok. Herhangi bir NATO ülkesine yönelik bir saldırı, herkese yönelik bir saldırıdır, ancak Ukrayna NATO ülkesi değil.
Blinken, Amerikalıların bu kadar hararetle övdükleri değerler için neden savaşmayacaklarını, Ukrayna’nın NATO üyesi olmamasına bağlıyor. Çatışmanın Putin’in Ukrayna’nın NATO’ya girmesini istememesi ve NATO’nun buna karşı çıktığı için başlaması da büyük bir ironi.
Harvard Üniversitesi profesörü ve dış politika uzmanı Stephen Walt, ABD ve diğer NATO ülkeleri Ukrayna’ya herhangi bir askeri güç göndermezken, bu ülkeyi NATO üyesi yapmama konusunda Rusya ile uzlaşmaya varmamasının bir anlam ifade etmediğini belirtiyor.
Biden aslında Ukrayna ve Rusya sınırındaki NATO üyesi ülkeleri desteklemek için Avrupa’ya asker gönderiyordu ve halihazırda var olanları yeniden konuşlandırıyordu.
Ancak bu hafta Ukrayna’nın işgali, kazara ya da Rusya tarafından kasıtlı olarak daha geniş bir savaş olma ihtimaline dair endişeleri artırdı.
Rusya’nın kasıtlı olarak bunu istemesi NATO’nun karşılıklı savunma taahhüdünü harekete geçirecektir ve bu ABD kuvvetlerini bir savaşa çekebilir.
Çünkü Biden, “NATO ülkelerine girerse, müdahil olacağız” dedi.
Kaynak: BBC Türkçe